19

51.6K 3.4K 4.7K
                                    

Lütfen yorumlarda yalan yanlış spoiler vermeyin ve verenlere de inanmayın! Bu hikâye kendi isteğim üzerine düzenlenmiştir ve eski hâli gibi ilerlemeyecektir.

Bu arada geleneksel dileklerimiz:
Yorum yapan, yıldıza dokunan elleriniz dolarla dolsun, sevdiğinize ve istediğiniz işe kavuşun...

Bu arada geleneksel dileklerimiz:Yorum yapan, yıldıza dokunan elleriniz dolarla dolsun, sevdiğinize ve istediğiniz işe kavuşun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Acının şiddetli oluşu değil,
Sürekli oluşu yoruyor bizi."
~ Oğuz Atay ~

💲

Tüm uzuvlarımı gezen hâzin bir korku vardı. İleri doğru attığım her adımda bileklerime dolanan geçmişin sarmaşıkları, beni sürekli geriye doğru sürüklemeye çalışıyordu. Her defasında keskin bir bıçakla o sarmaşıkları kesmeme ve azimle ileriye atılmama rağmen, bu kısır döngüden bir türlü kurtulamadım. Galiba artık geçmişimle ve kim olduğumla ilgili kendimle barışmam gerekiyordu.

Dudaklarımdan onun ismi dökülmeden evvel, kaç dakika sadece burada donup kaldım bilmiyordum. Zira buz mavisi gözleri tenimde ne zaman dolanacak olsa, baktığı açıda kalan her bir zerrem buz tutuyordu. Üzerimde, hatta tüm insanların üzerinde kan dondurucu bir etkisi vardı. Şimdi Merve'nin üzerindeki o donuk ifadeyi ve gözlerindeki korkuyu anlayabiliyordum.

"Boris," diye fısıldadım, bakışları dudaklarımdaki hareketleri okudu ve tekrar gözlerime baktı.

"Добро пожаловать, Налан."
"Hoş geldin, Nalan."

"Что ты здесь делаешь?"
"Burada ne işin var?"

Koltukta bacak bacak üstüne atarak oturmuş, bir kolunu koltuğun tepesine yaymıştı. İlk dikkatimi çeken şey, ellerindeki siyah deri eldivenlerdi. Zihnimde canlanan ilk görüntü, Mehmet'in bana saldırırken giydiği o eldivenler oldu. Yani, bu eldivenler boşuna giyilmiyordu. Hele ki, yaz günü. Onları bir can almak için giymişti. Her zaman olduğu gibi.

"Beni kandırdın," dedim Merve'ye bakarak, "ondan korkup yaptın da, benden hiç korkmadın mı?"

"Özür dilerim," dedi başını iki yana sallayarak, "sen de biliyorsun, itiraz etme hakkım yoktu."

Yüzümü tiksintiyle Boris'e doğru çevirdim ancak hitabım Merve'ye idi. "Bizi yalnız bırak."

"Tabii, tabii!" dedi hemen ve tam gidecek ken, Boris'in ona seslenmesi ile beraber durdu. Onu durdurmasından ne kadar memnuniyyetsiz olduğunu, yüzünde görebiliyordum.

O aksanlı sesiyle, "Gitme, burada kal." diyerek yavaşça ayağa kalktı ve Merve'ye yaklaştı. Aramızda sadece iki metre varken, Merve'nin bedenindeki titremenin o yaklaştıkça biraz daha artmasına ânbeân şahit oldum. Merve'nin arkasına geçip, elini onun karnına koyduğunda, Merve sessiz gözyaşları dökerek başını iki yana salladı. "Bunu yapma, bebeğime dokunma lütfen!" diye yalvarışları fazla çaresiz, fazla sessizdi. Zira onun yerinde ben olsam, o eli benim karnıma değmeden kırılmış olurdu.

ZÂLİM  (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin