Keyifle okuyun efenim :))
Korhan duşunu alıp aşağı inmişti. Yemekler de neredeyse hazır sayılırdı. Sadece tatlılar kalmıştı, onlarıda yapıp soğuması için dolaba kaldıracaktım. Üst dolaptan iki farklı tencere indirip tezgahın üzerine bıraktım. Korhan güzel bir şarkı açıp yanıma geldi.
" Ben ne yapacağım güzelim?"
" İki farklı puding istedi. Birini ben yapacağım diğerini sen. Yemekten önce yapıp dolaba koyalım. Soğuk servis edelim."
" Ulan benim için bile bu kadar uğraşmıyorsun." Korhan homurdanıp buzdolabının önüne giderek içini açıp iki kutu süt aldı.
" Aşk olsun Korhan. Ne nankör adamsın sen. " Dedim yalandan alınır gibi yaparak. Elindekileri tezgaha bırakıp arkadan sıkıca sarıldı bana. Başını omzumun üstüne koyup güzel gözlerini bana çevirdi.
" Olsun güzelim aşk olsun. Ama fırsat vermiyorlar. Her gün bir şey oluyor. Bizim normal günümüz olmayacak mı hiç anasını satayım." Kıkırdayıp kollarının arasından çıkmak istedim ama bu kez daha sıkı sardı.
" Biraz daha sıkı sarılırsan nefes alamayacağım ve öteki tarafa yolcu olacağım. " Dedim zorlanıyormuş gibi. Kollarını gevşetti ama bana sarılmayı bırakmadı.
" Allah korusun de. Daha bizim yaşayacak bir sürü günlerimiz var. Daha evlenmedik, çocuğumuz olmadı. Ben seni ikinci, üçüncü, dördüncü çocuk için ikna edeceğim daha. Sonra onlar büyüyecek, torunlarımız olacak," Hayalleri beni gülümsetirken beni kendine çevirip alnını alnıma yasladı." Ve ben son nefesimde bile sana hep böyle bakacağım. Yanımdayken bile hep sana hasret olacağım. Allah senin acını bana göstermesin Hare. Düşüncesi bile nefesimi kesiyor güzelim. Bir daha bu güzel ağzına ölüm alma. Kelimesi bile yakışmıyor sana."
Gözlerimi kırpıştırıp ellerimi kaldırarak onun yüzünü avuçlarımın arasına aldım. Hafif uzanan sakalları elime batıyordu, bunu umursamadım ve kor gibi yanan avuç içlerimi onun tenine sürttüm.
Uzun kirpiklerin altından bana baktığında, yutkundum yavaşça. Onun gözleri mi dolmuştu?
" Korhan? Gözlerin doldu." Diye fısıldadım.
" Ben bir an bir aptallık edip hayal ettim. Senin, senin öldüğünü düşündüm." Dedi zorlukla kelimeleri dilinden dökülürken. Bunun için gözleri dolmuştu. Düşüncesi bile onu böylesine etkilemişti.
" Korhan." Uzanıp onu kendime çekerek öpmeye başladım. İlk başta bir an afallasa da sonrasında daha tutkulu bir şekilde karşılık verdi. Alt dudağımı çekip dudaklarının arasına çekip emdiğinde, tırnaklarımı onun boynuna bastırdım. İkimiz de aynı anda inledik. Korhan ellerini aşağı indirip kalçalarımdan tutarak beni birden havaya kaldırdığın da hızlı bir refleksle ellerimi boynuna doladım. Beni tezgahın üstüne bıraktığında bile öpüşmeyi bırakmamıştık.
" Doymuyorum. Sana hiçbir zaman doymayacağım." Dedi nefes nefese benden ayrıldığında.
Hem nefesimi kesip hemde bana yeniden nasıl nefes oluyordu?
Bu adam bana aklımı kaybettirecekti. Sevgisiyle, varlığıyla her şeyiyle.
" Korhan bir şey diyeceğim." Dedim kısık sesle. Başını söyle der gibi salladı.
" İnşallah çarpılmayız. Mutfaktayız ya." Dediğimde Korhan bana ciddi misin sen der gibi baktı. Dudağımı büktüm.
" Gerçekten mi Hare? Ulan sana o kadar romantik şeyler söylüyorum. Sen bunu mu diyorsun? Anlaşıldı bu ilişkinin odunu da sen olacaksın. İn aşağı başımın belası in. " Geri kucağına alarak beni aşağı indirdiğinde omuzuna vurup kaşlarımı çattım yalandan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARE
Teen FictionEn dibe battığını düşünen genç bir kız, nefes almak istiyordu ama boğazında hep bir el vardı. Görünmez bir el, geçmişin kanlı gölgesi. İçinde ki küçük kızı korkutan ve yaralayan eller. Genç kız bir mucize istedi,ilk defa kendine inanmak ve güvenmek...