IV

312 24 17
                                    

Ormanda bir süre daha oturduktan sonra kalkıp eve doğru yürüdüler. Artık yavru kedileri de vardı! Eve girdiklerinde Harry kucağındaki kediyi yere bıraktı. Hemen mutfaktan süt alıp kendi -şuanlık boş- olan odasına götürdü. Kedi keyifle sütünü içerken Harry de bir süre onu izledi. Danielle tuvaletten gelen su seslerine bakılırsa banyodaydı. Louis de üniformasını giymeye odasına gitmişti. Yavru kedi sütü etrafa sıçrata sıçrata içerken Harry kediyi sevmekten kendini alamıyordu. Turuncu çok tatlı bir kediydi.

"Senin adın Larry olsun."

Evet minik Larry, Louis ve Harry arasında gelişen bağın ilk kanlı canlı ürünüsün. Kendini nasıl hissediyorsun? Umarız iyisindir!

Louis giyindikten sonra mutfağa girdi. Hala kahvaltı etmemişlerdi. Harry'i ortalıkta göremeyince çocuğa seslendi. Harry kediyi bırakıp hemen sesin sahibine koştu. Yavru kedi de olsan Louis Tomlinson etkisinin önüne geçemiyorsun işte. Harry mutfağa girince Louis ona kocaman gülümsedi.

"Kahvaltıda ne istersin?"

Harry omuz silkti. Dışardan gören çocuğun 'seni' diye bağıran iç sesiyle cebelleştiğini asla fark etmezdi. Eh Louis'de fark etmedi.

"Tost yapayım o zaman?"

"Evet çok iyi olur. Teşekkürler."

Louis tost ekmeklerini çıkarırken gülümsedi.

"Rica ederim."

Louis üç tane tost hazırlayıp makinede bastığı sırada Danielle içeri girdi. Kızın saçları havluya sarılıydı, dışarı çıkmak için giyinmişti.

"Dani? Nereye bu saatte?"

"Merkeze tatlım. Kahvaltıya. Biz bugün erken kalkacağız diye kızlara yazdım. Plan yaptık hemen."

Louis ağzına peynir atıp başını salladı. Ağzındaki bitince mutfaktan çıkan karısı duysun diye sesini yükseltti.

"Biraz beklersen ben bırakabilirim seni."

"Otobüsle giderim!" karısı ona geri cevap verirken Louis ağzına bu sefer salatalık atmıştı.

Tostlar ve kahve hazır olduktan sonra Louis ve Harry mutfaktaki masaya beraber oturdular. Danielle yukarıda saçını yapıyordu. Masaya sessizlik hakimdi. Louis konuşmadığı sürece Harry de konuşmuyordu. Arada bir birbirlerine kaçamak bakışlar atıyorlardı. Göz göze geldiklerinde de hafifçe gülümseyip kahvaltılarına devam ediyorlardı. Louis yemeğini bitirip kahvesini yavaş yavaş yudumlarken bir yandan da ekmeğiyle oynayan Harry'i izliyordu.

"Sen evde mi kalacaksın bütün gün?"

Harry bakışlarını ekmeğinden çekip kendisine odaklanan mavi gözlere sabitledi. Louis'nin gözlerine her baktığında çocuğun içi titriyordu. Kısaca omuz silkti genç adamın sorusuna. Louis kahvesi bitince yerinden kalkıp fincanıyla tabağını yıkamaya başladı.

"Benimle gel istersen. Hem odanın alışverişini de yaparız."

Harry de yerinden kalkıp artık parça pinçik olmuş ekmeği tezgaha bıraktı. Tabii Louis'e yakın olmayı ihmal etmedi.

"Olur."

Louis ona döndüğünde iki gündür olduğu gibi yine aralarında mesafe kalmayacak şekilde birbirlerini konumlandırmışlardı. Harry Louis'nin mavi gözlerinin saniyelik dudaklarına indiğini gördü.

"Lou! Çıkıyorum bebeğim ben."

Danielle'nin sesiyle toparlanıp aralarına mesafe koydular. Louis kendini, aldatan koca; Harry de kendini metres gibi hissetti bir süreliğine. Harry her ne kadar üstüne çok düşünmese de Louis'nin canı epey sıkılmıştı. Dün de yaptığı gibi hem kendine hem de içten içe kabul etmese de Harry'e bir şeyleri kanıtlamak adına mutfağın kapısına gelmiş kadının dudaklarını öptü. Karısının dudaklarıyla daha fazla oyalanmak istese de kendini hemen çekti. Resmen karısını öpmek Louis'nin içinden gelmemişti. Danielle son kez kocasının dudaklarına öpücük bırakırken Louis kadına karşılık vermedi. Geri çekilip kendisine bakan karısına gülümsemeye çalıştı.

FOSTER FAMILYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin