"Hadi, çabuk ol!"
Eddy sabahın dördünde krallığa gelip beni kaçırma fikrini ortaya sürmüştü. Ama biraz emrivaki davranmıştı.Tamam, çok fazla emrivaki davranmıştı.
Aslında benim için hiç sorun değildi çünkü gerçekten bıkkınlık gelmişti. İnsanlar bir kraliyet ailesinden olup krallıkta yaşamanın harika bir şey olduğunu düşünüyor ama öyle değil. Eğer bir Ateş Krallığında yaşıyorsanız, hapı yuttunuz demektir. Çünkü burada herşey ateşten ve ateşten olmayan biri geldiğinde, şeyy galiba o biri artık olmuyor. İnsanalara dokunduğumuz an yanmamaları için büyük bir koruma gerekiyor ve bu koruma sadece Buz Krallığında var. Evet Buz Krallığı. Bizim en büyük ve ölümüne savaş verdiğimiz bir krallık. Merak etmeyin arkadaşım Eddy onlardan biri değil. Zaten onlardan biri olsaydı burada çoktan erimiş olmalıydı yada çok fazla güç kullanmaktan baygın düşmüştü.
"Bekle beni Eddy! Şu eldivenleri babamın hazinesinden almam gerekiyor."
"Çabuk ol!"
Evet yanlış okumadınız. Eldiveni hazinede saklıyoruz. Gücümüzü korumamız için gerekli çünki daha sonra değineceğim. Eldivenleri aldıktan sonra Eddy ile var gücümüzle kaçtık. Eddy sevgilim falan değildi sadece arkadaşımdı. Gerçekten. Ona sarıldım ve
"İşte başardık!" Dedim
"Evet şimdi bir çadır yeri bulmamız gerekiyor, ormanlık nasıl?"
Bir çadır kurup çadırda yaşıyacaktık en azından hayatımızda bi farklılık olmadığı sürece.
"Bir mağaranın yanı olsun bence yağmur yağarsa yıldırım çakabilir." Dedim, ölmek istemiyordum.
"Evet haklısın."
Yola koyulduk ve şuanki amacımız bir mağara bulmaktı. Ama yaklaşık beş saattir yürümemize rağmen bir şey bulamamıştık. Şuanda keşke bir melek yada peri olsaydım diye geçiriyordum aklımdan. Eddy'de aklından onu geçiriyor olmalı ki bana böyle dedi,
"Keşke uçabilseydim"
"Evet keşke bende.."
"Hadi, çabuk ol!"
Yavaş yavaş tembellikle yürürken Eddy'nin sesiyle irkildim.
"Ne oldu?"
"Bir mağara buldum, koş!"
Eddy atletik, çevik, enerjik ve kaslı vücuduyla koşarken ben uzun ince ve asla atletik olmayan bir vücutla onun koşmasını koşarak izliyordum.
"Bekle, ben senin kadar hızlı falan değilim."
Eddy bir an duraksadı ve gelip elimi tutarak koşmaya devam etti. Fazla hızlı koşuyordu ona yetişemiyordum ve birazdan yuvarlanacağımı biliyordum. Yinede sesimi çıkarmadım.
Mağaraya ulaştığımızda mağaranın değişik bir görünümü olduğunu farkettim.
"Eddy, ben içeriye giremem"
"Neden?"
"Çok soğuk içerisi" mağaranın içerisi çok soğuktu Eddy benden böyle bir şey isteyemezdi. Ölürdüm.
"Tamam"
Sessizlik oldu belliki Eddy düşünmeye çalışıyordu.
"Hey, neden ateş atıp içeriyi ısıtmıyorsun?"
Aslında bu güzel bir fikirdi hem bende açılmış olurdum. İşte şimdi havama girmiştim.
Başımla onayladım. Ama bir an duraksadım.
"Ya mağara erirse?"
Bu aklıma nereden geldi bilmiyordum.
"O zaman çok fazla güç kullanma."
Cevap basit ve netti.
Gücümü ellerimde topladım. İç güdüsel olarak başımı havaya kaldırdım ve gözlerim kapalı bir şekilde havaya baktım. O an içimde parti oluyordu. O his, yani gücün toplanma hissi insana bir mutluluk hormonu salgılıyordu ve ben bundan zevk alıyordum bu yüzden ateş etmeyi seviyordum. Aynı gondol ve uçağın kalkarken ve inerken verdiği his gibiydi.
Elimden ateş çıkmaya başladı bunu hissediyordum, gözümü açtım ve ellerimi yumruk şeklinde yapıp mağaraya yöneldim. Ateşi seviyordum sonuçta bir ateş prensesiydim. Ateş içeriye giriyordu ve sönmeye başlıyordu. Ateşim sönmüştü. İnanamadım. Ağzım açık kalmıştı daha önce hiç böyle bir olay yaşanmamıştı.
Ağzım açık öylece bakakaldım sadece..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Sevgilim
RandomBir ateş kız ve normal insanın maceraları içinde kaybolacaksınız