Gözlerimi açtığımda belimde ve başımda korkunç bir ağrı vardı.
Yavaşça yerimden doğruldum en son uçurumdan düştüğümü hatırlıyordum ama belliki bir kaya parçasının üstüne düşmüştüm çünkü uçurum baya yüksekti yani o uçurumdan düşüpte ölmemek imkansızdı.
Avazım çıktığı kadar bağırarak
"Lanet olsun!"
Bir ses bana karşılık vermişti,
"Mızmızlanmayı kes ve şu ipi tut"
Bu Eddy' di. Yukarıdan kafama uzanan bir ip sarktığını gördüm.
"Nasıl tırmanmamı bekliyorsun? Kedi kız gibi çevik falan mı olduğumu sanıyorsun?"
"Hadi yapabilirsin"
Düşecektim. Biliyordum ama yinede bir umut falan burda kalmaktan daha iyiydi.
Yerimden zıpladım ve ipi yakaladım.
Kendimi ittirerek ipe tırmanmaya başladım.
"Sakın aşağı bakma"
Yarısına kadar tırmanmışken söylenir mi bu ya?
Tabiki aşağı baktım. Başım dönmeye başlamıştı çok yüksekti.
"Gerçekten mi?"
Eddy omuz silkti. Benim sinirlerim bozulmuştu tırmanmaya devam ediyordum.
İp kopmaya başlıyordu bu nasıl bir talihsizlikti?
"Eddy, ip kopmaya başlıyor!"
"Tamam merak etme sana yardım edeceğim bekle beni burda"
Eddy ipi bir ağaca bağlamıştı. Bende bir elimle ipi tutarken diğer elimle uçurum taşını tutuyordum.
İp daha fazla sağlamsızladığında ayağımı bir taşıni üstüne attım.
"Çabuk ol!"
Eddy' i beklerken yanımdan bir ip daha sarktığını farkettim.
"Hadi, buna tutun seni çekeceğim!"
Diğer ipe tutundum ve gözlerimi kapadım.
Gözlerimi açtığımda Eddy' nin yanındaydım.
Biraz ayıldıktan sonra yola devam ettik.
Baya bi yol aldıktan sonra gerçekten çok yorulmuştum. Nefes nefese kalmıştım ve ayaklarımı sanki hissetmiyordum.
"Lütfen, lütfen artık bir yerde oturalım.."
"Saat geç oldu. Yatacak bir yer bulmalıyız"
Akşam olmuştu. Bir konaklama yeri bulmalıydık dışarıda yatamazdık. Bir sürü şey olabilirdi:
Eldiven çalınabilirdi(çalınabilecek başka bir şey yoktu) organ mafyaları tarafından kaçırılabilirdik falan.
Hava iyice kararmıştı. Bütün umutlarımızı kesmiş, bir bank ararken ışığı yanan bir ev gördüm, hemen Eddy'e söyledim. Eve doğru koşmaya başladık, muhtemelen bizi evlerine almayacaklardı.
Hızlı koşmuştuk bu yüzden evin yanına yetişmemiz kısa sürdü ama evde zil yoktu.Tık tık tık
Her zaman bunu yapınca çıkan o 'tık'sesini sevmişimdir, halada seviyorum ve seveceğim-neyse gelecek hakkında konuşmayayım-
Cevap yoktu.
Kimse kapıyı açmamıştı, yada kapıyı açmak için gelen bir ayak sesi yoktu.
Bu sefer daha sert tıklattım kapıyı. Elim acımıştıTık tık tık tık tık
Biraz daha beklemeye karar verdik, yaklaşık beş dakika sonra
"Kat, hadi gidiyoruz. Eminim bir bank buluruz.."
"Bekle Eddy, biraz daha kalalım"
"Sanki açacaklar ya kapıyı"
Boynumu büktüm, başka bir şey diyemedim. Yürümeye devam ediyorduk arkamızdan bir sesin bize seslediğini duydum,
"Hey, hey! Birine mi bakmıştınız?"
Arkamı döndüm ve Eddy' i dürttüm.
Oda arkasını döndü ve konuşmaya başladı, benim konuşmama izin vermiyordu. Eddy' e sinir olmuştum.
"Bu evin sahibi siz misiniz?"
"Evet. Buyrun?"
"Kalacak bir yerimiz yok, eve gidiyoruz daha uzun bir yolumuz var. Bir gecelik kalabilir miyiz?"
Karı koca sanki hiç duymamışlar gibi ellerindeki poşetlerle evlerine doğru yürümeye devam ettiler. Sadece birbirlerine fısıldadıklarını görmüştüm.
Eddy bana fısıldadı
"Boşver, şurada iki bank var. Gel oraya gidelim"
Az ilerdeydi banklar.
Üşümeye başlamıştım, üfleyince nefesim görünüyordu soğukta. Neredeyse donacaktı.
"Ben üşüdüm Eddy"
Eddy çantasından bir ceket çıkardı ve omuzlarıma koydu. Ceket sıcak tutuyordu iyice sarıldım cekete.
Banka geldiğimizde oturdum ve biraz havaya baktıktan sonra uzanarak kendi içimdeki hayal dünyama daldım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Sevgilim
RandomBir ateş kız ve normal insanın maceraları içinde kaybolacaksınız