🚫ding dong! argo, az biraz da şiddet, yobazlık ve fransız taehyung uyarısı. ding dong!🚫
marketin otomatik kapısı aralandığında, tek kulaklığımda çalan kısık melodinin kasadan gelen ürün okutma zımbırtısının çıkardığı sistematik sese karışmayacağının sevinciyle bedenimi hafif çiseleyen yağmurun altına, dışarıya atmıştım. yüz hatlarımı ifadesiz tutmaya devam ederken, soğuk damlaların üzerimdeki yarım kollu tişört nedeniyle tenime usulca ilişmeleri hakkında içimden söylenmeyi tercih ediyordum. bir paket sigara almıştım, ötekisini daha henüz bitirmiştim. hiç eve gidesim yoktu, adımlarım nereye gitsem geriliyordu zira. biraz tüttürmek, biraz da serinlemek için kendimi sonbahar yağmuruna atmakta bulmuştum çareyi. saat gece yarısına doğru tıngır mıngır ilerliyor olsa da, bir erkektim ve toplum normlarına göre eve geç gitmem pek de bir şey ifade etmiyordu. lâkin kız kardeşim için yaratılmış katı kurallar da pek bir manasız geliyordu bana. biz denk değil miydik, aynı anneden doğmuştuk işte?
bunun üzerinde fazla durmadım. dursam da koskoca ülkenin günahını, sevabını ters yüz edecek hâlim yoktu ya? batman değildim. akşam yemeğinde aileyle sofraya oturmadığım için babamdan da paparayı yemiştim. lafla doyduktan sonra da kapıyı çekip çıkmıştım işte. böyle yaşadıkça, daima insanlar üzerindeki sorumluluklardan nefret edeceğim aşikârdı. nasıl da bunalmıştım ama.. üzerimdeki agresiflik tenimde bir ateş yakmış da, yağmur damlaları her değişinde bir buharla beraber "coss!" sesi çıkararak söndürüyordu beni. ne alemdi bu hava durumu da..
kafamda daima birden fazla düşünce olurdu ve bir pervaneye takılmış gibisinden öyle hızlı dönerlerdi ki hızlarına ben bile yetişemezdim. bu yüzden cümlelerim de, tavırlarım da pek tutarsız olurdu. kız kardeşim bir gün kafamın fazla ısınıp da patlayacağı hakkında alay ediyordu benimle ve her gün vuran migren ataklarım da bunu doğruluyor olmalıydı. beş para etmeyen beynim patlasa da olurdu, biraz sussa iyiydi.
elimdeki lacivert sigara paketini üzerindeki şeffaf jelatinden ayırırken, dilimle dudağımın kenarındaki yarayı yoklardım. ılık tükürüğümle birlikte sızlamaya başladığında, dudaklarımdan bir küfür döküldü. "sikik herif," diye tısladım dişlerimin arasından. kaşlarım, yine her zamanki gibi çatılmıştı. "yabana vurur gibi çalışmış suratıma." kendi kendime söylenip paketten bir dal çıkardım. bunu yaparken gözüm, parmak eklemlerimde, o tümseklerdeki kızarıklıklarda dolandı. sahi, ben de onu fena benzetmiştim. bu durum az biraz keyiflenmeme neden olmuştu zira hiç de altta kalmazdım. ona karşı duyduğum hırs daima sıcacıktı ve dünkü kavgamızda, kaşının patladığını gördüğümde içimin yağları erimişti doğrusu.
sigarayı dudaklarıma yerleştirip cebimde taşıdığım ateşle tutuşturduktan sonra derin bir nefesle birlikte burnumu da çektim. parmaklarım sigarama sardıktan hemen sonra ileriye, muhtemelen bizimkilerin de orada olduğunu düşündüğüm parka doğru adımlamaya koyulmuştum lâkin boğuk bir ses durdurmuştu beni. sesin tanıdıklığı, az önce onun aldığı hasarı düşünerek yükselttiğim keyfimi yeniden dağıtmıştı. eve yakın diye geldiğim marketin üst katında yaşıyor olduğunu hesaba katmamıştım. katsaydım da denk geleceğimize ihtimal vermiyordum zira taehyung bu saatlerde ekürileriyle birlikte basket sahasını işgal ediyor olurdu. derin bir iç çektim, daha çok bıkkın bir nefesti. henüz dünkü yaralarımız iyileşmeden yeniden ona dalaşmak istemiyordum. kendim içindi, ona kıyasla beyaz tenliydim ve daha hassastım. belli etmesem de haftalarca topallıyor, sırt üstü yatamıyordum bile.
"ne bu surat, gamlı baykuş?" diye söylemişti sırtıma sırtıma. "oyuncağını falan mı elinden aldılar, büyük abiler şekerini mi çaldı yoksa?" dudaklarımda kalan sigarayı dişlerimle kıstırmış ve omzum üzerinden yarımca ona dönerek göz göze gelmemizi sağlamıştım. "uğraşma benimle, taehyung, vurmayayım seni yerden yere." ses tonum ifadesiz de olsa, onun tehditimi yeterince net işitebileceğimi biliyordum. sonuç itibariyle aynı mahallede itişip kakışarak büyümüştük biz. birbirimize düşmanlık edip kin beslediğimizden en iyi de biz tanırdık birbirimizi.
![](https://img.wattpad.com/cover/245069407-288-k525935.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
litost. ✔
Fanfiction[👨❤️💋👨✨] [enemies to lovers taekook x düzyazı] serseriliğine dalaşırken birbirimizle, dudaklarımızda sigaralarımızla yumruk savururken bedenlerimize her şey en basit formundaydı ve ben bu karmaşada bile kaybolurken, ona beni tutuşturmaması içi...