Dördüncü Bölüm; Sebebini söyle.
Taehyung
"Sen üvey misin? Hara teyzem hangi ara evlendi?"dedim. Harbi yakışıklı çocuktu ama kuzenim olduğuna inanmakta güçlük çekiyordum.
"Ya niye inanmıyorsunuz ki? Gerçekten kuzeninim Tae."dedi bıkmış bir biçimde. İnanmak istemiyordum çünkü hiçbir akrabam beni sevmiyordu.
(Özür dilerim bölüyorum. Bu bölümde Tae'yi neden sevmediklerini anlatacağım.)
"Bana inanman için sana bir fotoğraf göstereyim."diyerek telefonunu çıkardı ve galerisine girdi. Fotoğrafı bulunca bana çevirdi.
"Bak bu babam,bu Hara,bu Jack,bu Thomas,Bu Joseph ve ben. Ben üvey olduğum için Jack,Thomas ve Joseph beni pek sevmezler. Hara'da pek yakın değil bana. O yüzden buraya taşındım. Parasal olarak iyiydik zaten."dedi.
"Oha! Şimdi senin kuzenin mi var!?"dedi Jimin. Şaşırarak ona baktım.
"Sanırım evet. Beni seven bir kuzenim var."dedim.
"Seni başka kimse sevmiyor mu? Akrabalarınızdan." Hoseok'a baktım. Sıkıntılı bir nefes verdim.
"Hayır. Sevmiyorlar."dedim.
"Neden peki? Bence...çok tatlı ve sevecen bir çocuğa benziyorsun."dedi. Gülümsedim.
"Annem gençken tecavüze uğramış. Ama öldürmemişler. Öldü sanıp bırakmışlar ama annem sadece bayılmış. Sonra hamile kalmış. Bana. Aldırmamış o zamanlar. Çünkü evlenmez ve ailesi ile bakar diye düşünmüş. Ama babamla zorla evlenmiş sonra. Babamla evlendiği zaman dokuzuncu ayına girmiş çoktan. Aldırmak mümkün değilmiş. Doğurmuş. Babamda onun kanından olmadığım için benden nefret ediyormuş. Bebekken annem kıyamamış ama ben büyüdükçe babamın ve diğer akrabaların dolduruşuna gelmiş. Benden nefret etmeye başlamış o da."diyerek anlattım. Bana baktı.
"Başka bir aileye verebilirdi ama-"
"Düşünmüş. Ama sonra neden veriyorum hizmetçi gibi kullanırım daha iyi demiş."dedim. Evet,böyleydi. Bunu bana babam anlatmıştı. Kendimden nefret edeyim diye. Ama bu benim suçum değildi.
"Herneyse hadi yürüyüşe devam edelim. Hatta bir kahve içer tanışırız."dedi.
"Olabilir,hadi gidelim."dedi Jimin. Kafamı sallayarak onayladım bende. Ayağa kalktım. Yürümeye başladık. Sonra bir kafenin önüne geldik ve durduk.
"Hadi gelin."dedi. Beraber girip bir masaya oturduk. Garson geldi ve siparişleri istedi.
"Ne içersiniz?"dedi. Jimin ile aynı anda söyledik.
"Sütlü kahve." Bu olaya küçük bir güldük.
"Tamam,sen bize üç tane sütlü kahve getir. Üç tane de buranın en güzel kurabiyesinden."
"Tamam,hemen getiriyorum."dedi ve gülümseyerek gitti garson.
"Aslında Kore'ye en son üç yaşındayken geldim. Ama bu kafeyi hiç unutamıyorum. Doğum günümü kutlamıştık,annemde buradaydı."dedi.
Bayağı bir konuşmuş,kahve içip kurabiye yemiştik. Numaraları bile almış,grup kurmuştuk. Çok da iyi anlaşıyorduk. İkide bir bizi izleyen biri varmış gibi hissediyordum ama etrafa bakınca kimseyi göremiyordum.
Ayağa kalkıp,sarıldım. Tam o anda yan taraftan sertçe bir sandalye çekildi. Saniyeler içinde sertçe çekildim ve kafamı sandalyenin kenarına çarptım. En son sadece benim değil,Hoseok'unda yerde olduğuydu.
___________________________________
Jimin
"Tae!"diye şok içinde bağırarak yere oturup baygın olan arkadaşımın kafasını kucağıma aldım. Sonra o adama baktım. Bu...
Jungkook?
Hoseok'a vurmuştu ve Hoseok ani bir şok ile yere düşmüştü. Elimi kaldırmıştım ki elimin kan olduğunu görünce bağırdım.
"Manyak herif ne yapıyorsun?! Tae ve Hoseok'a neden zarar verdin aptal!? Jungkook niye yaptın?!"diyordum gözlerim dolu bir şekilde. O ise sadece gözüme baktı. Sonra gözleri elime indi. Donup kalmıştı.
"Aman Tanrım! Tae!"diye bağırarak yere çöktü. Ağlıyordu...Ben bile ağlamazken iki gün önce tanıştığı biri için ağlıyordu.
"Yaptıktan sonra mı ağlıyorsun köpek?!"diye bağırdı yabancı biri.
"Siz karışmayın."dedim sakin ses tonum ile.
"Ambulansı ara."dedim Jungkook'a. Bu saatten sonra hyung diyeceğimi sanmıyordum. O iki arkadaşıma zarar vermişti. Telefonu çıkarıp aradı ve kapattı.
"Geliyorlar."dedi. Donmuş duruyordum. Son günler neden hep bir macera vardı?
Hoseok'a baktım. Önünde eğildim.
"İyi misin Hoseok?"dedim. Gözüne buz tutuyordu.
"İyiyim. Sadece biraz ağrıyor. O kim? Tae'nin sevgilisi falan mı?"dedi.
"Ne? O mu? Değil. Sadece bir...tanıdık."dedim.
"O zaman niye bana vurdu? Ah!" Gözü sızlıyordu.
~
Ambulans gelince Hoseok ve ben ambulansa bindik. Jungkook ise arabası ile önden gitti. Giderken bir kaç soru sordular bana. Doğrusu ile cevapladım.
___________________________________
Taehyung
"Ah,gözüm."
Gözlerim ışığa alışsın diye biraz bekledim. Yan tarafımdan gelen sesleri boğuk duyuyordum.
"Tae,iyi misin kuzum?"dedi Jimin.
"İyiyim. Kafam ağrıyor biraz."dedim. Yatakta doğruldum ve Jungkook hyungu gördüm.
"Burada ne işin var Jungkook hyung?"dedim. Jimin ona baktı. Sonra çatık kaşları ile bana baktı.
"Seni o düşürdü Tae. Hoseok'un da gözünü morarttı."dedi. Duyduklarım ile bir an duraksadım.
"Neden yaptın hyung?"dedim sakince. Cevap vermedi,yere bakıyordu.
"Neden...Yaptın...Dedim?!"diyerek biraz sinirli olduğumu gösterdim.
"Bo-boşver."dedi. Boşver mi? BOŞVER Mİ?!
"SEBEBİNİ SÖYLE!"diye bağırdım. Sinirlenmeye başlıyordum. Herkesi panik haline sokmuştu,bizi rezil etmişti,en önemlisi bana ve kuzenime zarar vermişti.
"Beni geçtim. Kuzenime neden vurdun?!"
"Ku-kuzenin mi?"diyerek şaşkınca baktı.
"Neyim sanmıştın?"dedim.
"Ben...özür dilerim."diyerek odadan çıktı.
Son günlerde neden hep bir aksiyon vardı?
_______________________________
Bu da dördüncü bölüm. Biliyorum biraz karmaşık ama sizin aklınızda soru işareti bırakmak istemiyorum. Bazıları yapar ya hani,en heyecanlı yerde bırakırlar. Ben öyle yapmak istemem daha net bir hikaye istediğim için olayları erken açıklamak bana göre en iyisi.
Sizce hızlı mı ilerliyor?
(Bu arada dün hipoglisemi yüzünden hastaneye yattım. Şu an iki kolumda da damar yolu olduğu için zor yazıyorum.)
Umarım beğeniyorsunuzdur.
❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rain On Me || Taekook
Fanfiction"Bana yağmurlar yağdırabilir misin?" "Yağdırırsam,o yağmurdaki gökkuşağım olabilir misin?" |Başlangıç;27 Ekim 2020| |Bitiş;5 Şubat 2021|