Altıncı Bölüm; Tatlı.
(Jungkook hastaneden çıktı. Ve bir şeyler hatırladı. Hızlı gelişti,biliyorum. Üzgünüm🥺)
Taehyung
Jungkook hyungun birşeyler hatırlamasının üstünden bir hafta geçmişti ve biz eve gelmiştik. Yoongi hyunga söylediğim gibi Jimin ile eşyalarımı getirip yerleştirmişlerdi.
Jungkook hyungun koluna girip hala daha yavaş yürütüyordum. Tamamen iyileşmişti ama,aniden bir şey hatırlarsa bayılabilirdi. Bu yüzden dikkatliydim.
Yavaşça anahtarı takıp,çevirdim. Çantaları omzuma alıp,içeri girmesi için elimle 'buyur' işareti yaptım. Yavaş yavaş içeri girdi. Kapıyı kapatıp arkama döndüğüm zaman Jungkook hyung çoktan salonun kapısına gelmişti. Oysaki Yoongi hyung,iki-üç yıl önce küçük bir dairede oturduğunu söylemişti.
Peşinden koşarak salona gittim. İçimi bir heyecan sarmıştı. Hatırlaması beni çok mutlu ediyordu. Kalbim bir başka atıyordu onunla. Neden?
"Hyung hatırladın!"dedim. Bana anlamaz gözlerle baktı.
"Salonun yerini hatırladın!"diyerek omuzlarına hafif baskı uygulayarak yerimde zıpladım.
"Tabii ki salonun yerini hatırlıyorum,burası benim evim."dedi tek kaşını kaldırarak. Yerimde sevinçle bir çığlık atıp,ona sarıldım. Gerçekten çok mutlu oluyordum onun en ufak bir şeyi hatırlamasına.
"Peki başka ne hatırlıyorsun hyung?"diye sordum onu oturturken.
"Yoongi hyungla nasıl ve ne zaman tanıştığımı,mimar olduğumu,telefon şifremi,kredi kart numaralarımı,Yoona'yı,"dedi parmakları ile sayarak. Beklenti ile baktım gözlerine. Bir şey daha hatırlamaya çalışıyor gibiydi.
"Ee,hyung? Başka?"
"Se-seni de hatırlıyorum Tae."dedi. Gözlerim doldu. "Sonunda"dedim içimden.
"Benim hakkımda ne hatırlıyorsun?"dedim. Fazla yormak istemezdim ama,beni hatırlıyorsa bazı anılarımızı da hatırlardı.
"Çileğe bayıldığını,çilekli süte bir zaafın olduğunu,çikolata ve çilek kokulu bir parfüm kullandığını,Diyetisyenlik okuduğunu hatırlıyorum."dedi. Bunları kesin Yoongi hyungtan öğrenmişti.
"Peki,beni görünce ne hissediyorsun?"
"Tae...bilmiyorum sana aşıkmıydım ama,seni görünce kalbim hızlanıyor,ellerim terliyor,midemde garip bir his oluşuyor,bana bakarken gözlerinde hayatımın son bulmasını istiyorum,o gözlerinde olan minik parıltılı yıldızlar sadece bana özel olsun,kimse bakmasın istiyorum. Bu duyguları daha önce yaşamadım ve bilmiyorum. Yani normal mi?"dedi. Gözlerimi öyle güzel anlatmıştı ki bana...
Bir tane gözyaşı düştü yanağımdan...
Hızlıca ona sarıldım ve onu sarılarak boğmak istesem de,incitmeyecek şekilde sarılmakla yetindim.
"Herşey zamanında olur hyung. Birgün anlarsın ne olduğunu."dedim. Gözyaşlarımı silerek ona baktım. Tam ağzını açacakken onu susturdum.
"Ne soracağını tahmin ediyorum hyung. Bunlar mutluluk gözyaşları. Sen en ufak bir şey hatırlasan çok mutlu oluyorum. En ufak anımızı hatırlasan öyle çok seviniyorum ki,anlatamam. Ve bir tek benim gözlerimde yıldızlar varmış gibi anlatıyorsun. Bence gökyüzündeki tüm yıldızlar senin gözünde. Öyle güzel gözlerin var ki...Beni benden alıyor."dedim ellerini tutarak. Bana bakıp gülümsedi ve sarıldı.
"Herşey için teşekkürler Tae. Ayrıca artık bana hyung demesen? Kendimi yaşlı hissediyorum."dedi gülerek.
"Pekala,nasıl istiyorsan öyle olsun."diyerek ona baktım ve gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rain On Me || Taekook
Fanfiction"Bana yağmurlar yağdırabilir misin?" "Yağdırırsam,o yağmurdaki gökkuşağım olabilir misin?" |Başlangıç;27 Ekim 2020| |Bitiş;5 Şubat 2021|