ekim, 2021
Evsiz'i yazmaya başladıktan bir yıl sonra buraya geri dönmek duygusal hissettiriyor...
Merhaba hepinize, benim tatlı okuyucularım :')
Evsiz benim için çok kıymetli, çok derin, çok farklı... İlk defa uzun solukta yazdığım kitap. Eskiden yazma deneyimlerimde bir hikayeye başlar ve yedi, sekiz bölüm sonra sıkılırdım. Evsiz için de başta büyük bir hevesle başlamıştım. İlk üç, dört bölümü öyle hızlı, öyle büyük bir hevesle yazmıştım ki hala hatırlıyorum yazarken hissettiğim duyguları, kulağıma değen şarkıları... Sonra, sonra diğer kitap yazma deneyimlerimde olduğu gibi Evsiz'de de duruldum, yedinci sekizinci bölüm derken hevesimin yavaş yavaş yok olduğunu hissettim. O noktada benim sevgili okuyucularım araya girdi. Özellikle Prenses. Bu kitap eğer yirminci bölümlere kadar gelmişse en büyük sebeplerinden biri Prenses... Ve tabii sonra Sevgi. İkisi de benim için yerleri ayrı iki insan. İkisine tüm kalbimle teşekkür ediyorum. Tabii onlar hariç çok fazla kişiyle konuşma fırsatım oldu, bazı konuşmalar, yazılanlar hala aklımda. Yazdıklarım hakkında söylediğiniz her şey için hepinize teşekkür ederim. Hepinize minnettarım. İyi ki bu yolculukta benimle beraberdiniz... :') Diğer yazarların okurları nasıldır bilmem ama benimkiler baldan bile güzel :) Güzel fıstıklarım, hepinizi çok seviyorum.
Ah, bu yazı biraz özsöz gibi oldu. Amacım o değildi ama uzun, upuzuun bir aradan sonra hissettiklerimi, mahcubiyetimi, minnettarlığımı yazmak iyi geldi. Biraz duygusalım çünkü üzgünüm, bir nevi Evsiz yarım kaldı, sonunu getiremedim. Getirmeyi inanın çok istedim fakat Evsiz'i yazmaya başladığım insanla, beş altı ay sonra kişiliğim çatışmaya başladığında öyle bocaladım ki ne bir adım atabildim ne de kaçabildim. Öylece durmak ve kafayı yemekle meşguldüm bir süre. Girdiğim çatışma öyle amansızdı ki gerçekten 'aman' bile diyemedim. O zamanlara şahit olan çok kişi var, yaşadığım çatışmayı çok fazla dile getirmiştim, çıkmazın ortasında debeleniyor ve bir nevi herkesten fikirlerime zarar vermeyecek bir öneri bekliyordum. Fakat sonunda herkesin mutlu olabileceği bir öneri yoktu.
Yapacak bir şey yoktu.
Yirmi beşinci bölümü verdiğim sözü tutma amacıyla yazdım ve bölüm bir iki hafta kadar durduktan sonra on beşinci bölümden itibaren yazdığım on bölümü kaldırdım. Kaldırırken en çok sizin o güzel yorumlarınızı düşünüyordum. Canım sıkılınca öylesine bir bölüme girip yorumlarınızı okuyup gülemeyecektim... Neyse. Olsun.
Herkesin mutlu olabileceği bir yol yoktu. Herkes mutsuzluktan bir pay aldı ve biz de mutsuzluğu paylaştık... :')
Bu yazıyı yazma amacım, kitaba giren yeni okuyuculara kitabın yarım olduğunu söylemek üzerineydi.
Kitap yarım.
YKS'ye hazırlanan bir mezun öğrenci olarak bölüm yazabileceğimi de düşünmüyorum... Ki yazsam bile eski tadını alır mıyım bilmiyorum.
Evsiz'in yarımlığı gibi bu yazıyı da yarım bırakıp gidiyorum, kendinize çok iyi bakın.
Merhaba herkese.
Kitabımı okuyacak olan herkese önceden birkaç şey söylemek istiyorum.
Ben bir hikaye yazmaya çalıştım, hala da yazıyorum aslında.
Fakat bu hikayede yazdığım her karakterle empati kurmaya çalışarak yazdım ben bunları, yazarken herkesi hissettim, içindeki iyilik ve kötülüğü, merhameti ve acımasızlığı, günahlarını ve sevaplarını...
Her karakterin kafasının içine girmek istiyorum, öyle zor tutuyorum ki kendimi, dur diyorum kendime en sonunda. Sırma'nın ve Devran'ın hikayesi bu.
Kitapta ilk iki bölüm, yaklaşık altı bin kelime, Sırma'nın kaçış ve hayatta kalma mücadelesini, içsel dalgalanmalarını anlatıyor.
Çünkü Sırma da bir dalga. Deniz diyemiyorum onun için, hiçbir zaman bir bütün olamadı kendi içinde. Sırma olsa olsa durgun bir dalga olur. Devran'ın kıyılarına çarpan... Fakat durgun dalgalardan da korkmalı insan, fark etmeden alıp götürür sizi, yavaş yavaş çeker dibine...
Kitabın üçüncü bölümünde Devran'la tanışabilirsiniz. Eğer direkt Devran ve Sırma'nın hikayesine geçiş yapmak istiyorsanız üçüncü bölüme gidebilirsiniz.
Eğer bölümleri üç bin kelimede tutup yazarsam kitap ne kadar uzar bilmiyorum, kafamda en fazla yirmi bölümde bitirmek var çünkü.
Uzun uzun, dallandırıp budaklandırmadan yazmak istiyorum.
Kitapta yetişkin içerik sahne olmayacaktır.
+18 bir sahne yok.
Eklemek istediğim son şey, ben kadına şiddet olaylarına değinmek istedim. Başlarda çok fazla maruz kalabilirsiniz bunlara. Bazı sahneleri yazarken kalbim ağrıdı, nefret ettim... Ben, onca yanlışın içinde aklını, biraz da şansını kullanarak geleceğini kendi seçen bir kadının hikayesini yazdım. Umarım siz de empati yaparak yorum yazarsınız.
Diyeceklerim bu kadar.
Herkese iyi okumalar diliyorum.
saulepleureurr
Ekim, 2020.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVSİZ
Romance(Ara verilmiştir. Sebepleri 'sad story' bölümünde mevcuttur.) "Tamam, tamam bulmayacaklar seni... İzin ver bana, saklayayım seni." Öyle kurdu ki bu cümleyi... Öyle bir cümle kurdu ki fark etmeden... Onun için ne anlama geldiğini bilmesem bile kalbim...