Model | vmin

》aşk elma çöpü gibidir.

Sorum karşısında afallayan yüzü, beni bulduğunda, sorumda gayet ciddi olduğumu fark etmiş gibi benden uzaklaşmıştı biraz.
"Bir anda nereden çıktı bu?"

"Ben hiç daha önce aşık olmadım. Ama mesela biseksüel olduğumu bir çocuktan etkilendiğimde anlamıştım. O aşk mı oluyor?"
Gözlerimi kısarak düşünürmüş gibi konuştuğumda, bir anda muhabbete girmişti.

"Aşk değildir o."

Kaşlarımı çatarak yükselişine anlamsız bakışlarımdan yolladığımda, ensesini tek eliyle kaşıyarak duvarlara bakınmıştı.
"Yani.. o kadar basit birşey değil."

"Ne o zaman?"
Kollarımı göğsümde birleştirerek ona daha çok yaklaştığımda, benden uzaklaşmış ve en sonunda ayağa kalkmıştı.

"Elma var mı ya? Canım çekti de."
Mutfağa doğru ilerlemeye başladığında, kaşlarımı çatarak arkasından bakıyordum. Elma mı? O nereden çıkmıştı şimdi?
Ayaklanıp ben de peşinden gittiğimde, buzdolabını yokluyordu. Ah.. bu ne biçim misafirdi böyle?

"Orada değil, şu plastik dolapta olacaktı. Ayrıca Tanrı aşkına bir anda elma nereden aklına geldi?"
Kalçamı dezgaha yaslayarak söylendiğimde, bana yandan bir bakış atmış ve dolaptan elma çıkarmıştı.

"Sen misafirlerine böyle mi davranıyorsun?"

"Misafirlerim daha önce hiç elmaya diretmemişti."

"Şunu yıkar mısın lütfen?"
Kırmızı elmayı ağzıma kadar soktuğunda, kafamı geri çekmiş ve elinden elmayı alarak lavaboya dönmüştüm. En kırmızısını almış bir de..

Yıkayarak peçeteye kurulamış ve ona uzatmıştım. O ise oturduğu mutfak masasından uzanarak elmayı almıştı.
"Şimdi bana öğretecek misin?"

"Neyi?"
Çiğneyerek konuştuğunda, gözlerimi devirmiştim.

"Aşkı Taehyung aşkı. Gerçi bu durumda hiç ciddiye alınacak gibi durmuyorsun ama.. Baksana, unut gitsin."
Daha fazla açıklama yapmak istemiyordum. Karşımda katır kutur elma ısırırken, bütün zevkim kaçmıştı. Resmen hayattan soğutmuştu.

Ona arkamı dönerek gidecekken, bir anda "bekle" demiş ve beni durdurmuştu.
Ona doğru döndüğümde ise, gülümsemiş ve elindekini göstermişti.
"Çöp nerede?"

"Ah cidden.."
Elindeki çöpü alarak lavabonun içine bırakmış ve ona ikinci kez arkamı dönerek oturma odasına doğru hareketlenmiştim.

"Aşk Jimin.. karşındakinin ruhunu görmek istemektir."
Dediği şeyle durduğumda, biraz durmuş ve devam etmişti.
"Onun hakkında daha fazla şey öğrenmek, onun için mutlu görünebilmek, onun gibi düşünebilmektir.. Onun hissettiğini hissetmek, o gibi olmak ve.. gerektiğinde ondan vaz bile geçebilmektir."

Yavaşça ona doğru döndüğümde, lavabonun içinden elma çöpünü almıştı. "Bu bir bütün elmaydıya, aşk dediğin şey bunun kabuğudur işte. Kimisi midesine yapışmasından korkar. Kimisi ise bunu bile bile yer. Aşık birisi, kendini düşünmeden, aşk için bu kabuğu yiyendir."

Hayranlıkla ona bakarken, o, çöpü tekrar lavaboya bırakmış ve ellerini cebine sokarak bana dönmüştü.
"Şimdi anladın mı Jimin?"

Kafamı hızla sallayarak onu onayladığımda, kalp ritmim hızlanmıştı. Söylediği şeyler çok güzeldi.
Aşk, çok güzeldi.
Ve çok cesaret isteyen birşeydi.
"Peki, sen nasıl bu kadar iyi tanımlayabiliyorsun?"

Merakla sorduğum şeye karşın hafifçe gülümsediğinde, daha fazla bekletmemiş ve derin bir nefes vererek mırıldanmıştı.
"Aşığım da ondan."

Kaşlarım havalandığında, ayağımın bağları çözülürmüş gibi olmuş ve yerimde sarsılmıştım. Bana bir adım yaklaşarak kolumu tuttuğunda, güç verircesine sıkmıştı.
"İyi misin?"

Yutkunarak kafamla onayladıktan sonra, kare gülüşünü sergilemişti gözlerime.
"Bir an düşeceksin sandım. Üstelik daha o kişinin sen olduğunu söylememiştim bile."

"Siktir oradan lan."
Bir anda bacaklarımdaki kaslar giderek boşluğa düştüğümde, kalçamın kırıldığını hissetmiştim. Ama şuan ki olan duygum arasında onunla ilgilenemiyordum.

"Jimin, iyi misin? Bana bak, bu kaç?"
Eliyle '3' yapıp gözüme soktuğunda, nefes alamadığımı hissetmiştim bir an. Lan o az önce.. bana?
Ne?
Oha!
Taehyung bana aşık mıydı şuan?
Siktir lan.

"Hey! Burada kal.. Jimin gözlerini kapatma, korkutuyorsun beni.."
Yanağıma hafifçe vurduğunda, tek dizinin üstünde olduğu için diğerinden güç almış ve oturur pozisyona gelmiştim.

"Taehyung anneni bir güzel öpüyorum şuanda.."

Elimle saçlarımı geri atarak anlımdaki teri sildiğimde, yüzümde istemsiz bir gülüş vardı. Daha önce bana böyle diyen birçok kişi olmuştu ama.. bunda öyle hissetmiyordum.
Farklıydım.
Heyecanlı hissediyordum.

"Sen yani az önce bana aşık mı olduğunu söyledin?"
Defalarca kez duymak istiyordum ondan.
Çok hoşuma gitmişti.
Resmen Taehyung beni sevdiğini söylemişti.

"İnan söylemese miydim diye düşünüyorum.."
Elini yumruk yapmış ve kafasını ona yaslayarak kuşkuyla beni süzüyordu.

"Pişman mı oldun yoksa benden?" Gözlerimi ona sabitleyerek dudaklarımı oyuncu bir edayla büzdüğümde, gözlerini devirmiş elinin tersiyle vurmuştu dudaklarıma.

"Yapma şöyle."

"Böyle mi?"
Yine aynı şekilde ona doğru yaklaşmaya başladığımda, beni iterek kalkmıştı yerden.

"Ördek misin sen?"

Dediği şeye karşı kahkaha atarak ben de onunla birlikte ayağa kalktığımda, şuan ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Evet, o beni seviyordu tamam. Ama ben onu seviyor muydum emin değildim.
Onu gördüğümde heyecanlanıyordum, duygularını önemsiyordum ve.. onun için ondan vaz bile geçmiştim..

"Taehyung.."
Mırıldandığımda, bana doğru dönmüş ve 'hım'lamıştı.
Yarım bir şekilde duvara baktıktan sonra gözlerimi onunla buluşturmuştum.

"Ben sana aşık olup olmadığımı bilmiyorum. Sen nasıl anladın?"

"Uzun zamanımı aldı Jimin. Ama son noktayı bugün koydu. Jungkook kızarık gözleriyle geldiğinde Talya ile konuşurlarken duydum bugün gidiyor olduğunu ve sanki içimde olan bir parça da gidiyormuş gibi hissettim. Senin artık ofiste olmayacağın günler geldi geçti önümden ve.. sana ne kadar alışıp, sensiz yapamayacağımı anladım. Bu duygular masum duygular değildi, bunu anlamak zor değil-"

"Bana zaman ver Taehyung. Bana zaman ver ki, ben de senin beni sevdiğin gibi seni sevebileyim. Sana şuan aşık mıyım bilmiyorum, ama senin yokluğunda delireceğimi biliyorum. Bunu anlamam için, bana zaman verir misin?"

İlk cümlelerimde şaşırmışsa da, sonradan sıcak bir gülümseme kaplamıştı yüzünü.

"Sana zaman veriyorum Jimin. İstediğin bu olsun yeter ki."

×

Bakalım ne olacaq amünyüm¿