Pelerinim altından kavradığı kalçalarımı iri ve güçlü avuçları arasında sıktığında, nefesim kesilmiş ve parmak ucuma yükselmiştim. Vücudumuz birbirine yakın ve yanıyorken, nefeslerimiz birbirine çarpıp geri dönüyordu. Ve Kim Taehyung, hâlâ ilk hamleleri benden bekliyordu.
Kollarımı ensesinde birleştirip yüzünü yüzüme çektiğimde, aylak sırıtış yerini korumaya devam ediyordu. Ve bu beni sinirlendirmeye başlamıştı.
Daha fazla beklemeyerek dudaklarını hızla dudaklarım arasına aldığımda, birkaç saniye beklemiş ardından karşılık vermeye başlamıştı. Her iki dudağını emip ve ısırarak öperken, kafalarımız ileri geri gidiyordu. Tek elimi ensesinden çekip yanağına getirdiğimde, tutarak öpüşüme devam ediyordum. Kalçalarımda olan ellerini sıklaştırarak hızla kucağına aldığında inleme ile karışık bir ses çıkarmıştım. Masasına yaklaşarak bir eliyle kalem kutusu ve A4 kağıdı gibi olan eşyaları yere savurarak beni oturttuğunda, önce dudaklarımdan ardından benden ayrılmıştı. Ona şaşkınlıkla bakarken, işaret parmağını göstermiş ve kararan bakışlarını benimkilere dikmişti.
"Bir dakika bebeğim.."
Gözlerimi birkaç kez kırpıştırarak yürüyen bedeni izlediğimde, kapıya gittiğini fark ettim. Bir dakika.. o cebinden anahtar mı çıkarmıştı?
Kapıyı 2 kere kilitleyerek zorlaşan adımları ile tekrar bacaklarım arasında yer aldığında, bu sefer o önce davranmış ve zaten yapışık olan vücutlarımızı belime koyduğu elleriyle iyice yapıştırmıştı. Kalın dudaklarımı lolipop emermiş gibi sırasıyla tadarken, ben ellerimi yanaklarına koymuş ve suratını mümkünmüş gibi daha çok kendime çekiyordum.
Nefesleri hızlandığında ayrılmış ve eliyle beni göğsümden iterek masaya yatmamı sağlamıştı. Gözlerim istekle onu süzerken, o masaya teker teker dizlerini koymuş ve üzerimde yer edinmişti.
"Taehyung masa kı-"
Sözlerimi dudağı ile keserken, memnuniyet belirten bir ses çıkarmış ve emmeye başlamıştım. Taehyung cidden çok güzel öpüşüyordu..
Ellerimi çıplak göğsünden kaydırıp okşayarak pantolonuna getirdiğimde, sert karnı kasılmıştı. Kemerini usta ve profesyonelbir şekilde hızla çözdüğümde düğmeyi de aynı şekilde çözerek pantolonu dizlerine indirmiştim.
Alt dudağımı ısırarak çekiştirdiğinde, şişik olan göğüslerinde avuçlarımı açmış, ve tam anlamıyla sarmaya çalışmıştım (!)
Nefessiz kalan dudaklarımızı ayırdığımızda Taehyung beklemeden ellerini hızla pantolonuma atmış ve açmaya başlamıştı. Üzerime yapışık olan deri pantolonu hızla indirdiğinde gözlerim şokla açılmıştı. Boxerım üstünden kalçalarımı avuçlayıp kendine bastırdığında, hissettiğim büyük şeyle inlemiştim. Ah.. şuan deli gibi beni becermesini istiyordum.
Şaşıracağı şeyi yapıp masada hızla yüz üstü dönüp kalçamı kabarık erkekliğine yasladığımda, arkamda olandan artık nefes sesi gelmiyordu. Hızla ve sert bir şekilde altında köpek pozisyonunu alarak kendimi ona bastırırken, ağzından bir siktir kaçmıştı. Onu delirtiyordum. Ve bu hoşuma gidiyordu.
Ellerini belime atarak boxerımı çektiğinde, gozleri önüne serilen kalçam onu çıldırtmış olacak ki, âdeta hırlamaya başlamıştı. Deliğimde hissettiğim ani parmaklarla 'ah'lasam da, bunun hoş hissettirdiğini fark etmem uzun sürmemişti. Sonuçta ilkim değildi.
Soktuğu iki parmağı makas hareketleriyle desteklediğinde, çıkartmış ve hızla içime girmişti. Masada öne doğru gittiğimde, arkamdan belime tutunmuş ve beni kendine bastırarak iyice girmişti içime. Hissettiğim zevkle inim inim inlerken, o tam tersi olarak boğazından gelen hırıltıyla kulağıma nefesini veriyordu.
Her giriş çıkışında dizlerim titrerken, kendimi iyice ona bastırmaktan alıkoyamıyordum. Belimde olan elleri kayarak aletimi bulduğunda, gözlerim oraya gitmiş ve benim de zor durumda olduğumu görmüştüm. Görmese bile sanki görüyormuş gibi beni çekerken, aynı anda içime girmeyi de ihmal etmiyordu. Daha fazla dayanamayarak boşaldığımda, o da içimden çıkarak masaya boşalmıştı.
Kollarım ve dizlerim yorgunlukla kendini bıraktığında, masada dönerek yüzümü ona çevirmiştim. Saç dipleri terlemiş ve alnı ıslanmıştı. Ama keskin bakış ve gergin dudakları yerini koruyordu. "Çok iyiydin."
Yüzüme doğru bakarak fısıldadığında, gülmeme engel olamamıştım. "Biliyorum."
O da benim gülüşüme yalnızca ufak bir sırıtışla yanıt verdiğinde, 'gerçek' bir cevap beklediği ap açık ortadaydı.
Ama ben ona bunu söylemeyecektim.
"Tamam o halde, ben odama gidiyorum."
Hiçbir şey demeden yalnızca her iki tarafımda olan kollarından birini kaldırdığında, sürünerek oradan çıkmış ve yerdeki kıyafetlerimi alarak hızla giyinmiştim. O da benim gibi masadan inerek pantolonunu giydiğinde, telefonunu almış ve numarayı çevirerek beklemeye başlamıştı. Bu esnada ise masadaki menileri temizliyordu.
"Alo, Jihoo. Yeni bir masa siparişi ver. Bu arada, bir tane de gömlek gönder. Kahve döküldü."
Duygusuz bakışlarını bana çevirdiğinde, hâlâ burada ne yaptığımı sordum kendi kendime. Daha sonra ise hızla kapının önüne geldim. "Şey.. açabilir misin?"
Tekrar ona döndüğümde, kitaplığa koyduğu anahtarı alarak yanıma geldi ve kilidi çevirirken söylendi. "Bana söylemek istediğin birşey var mı?"
İşte, hâlâ onu övmemi istiyordu. Ah.. Egoist Taehyung.. Ona asla çok iyi seviştiğini söylemeyecektim.
"Hm.. hatırladığım kadarıyla yok Bay Kim."
Omuz silkerek cevapladığımda, hızla odadan çıkmış ve kendi odama ilerlemeye başlamıştım. Dudaklarımı ısırmama mani olamadan sırıtırken, yaşadığımız şeyi düşündüm. Bu cidden güzeldi.
▪
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
