"9-c de boş""Tamam son üç sınıf kaldı gel ."
Yaklaşık 15-20 dakikadır Louis ile sınıfları geziyorduk ve bazen de sohbet ediyorduk. Hatta bana birkaç tane ilkokul anısını da anlatmıştı ve ciddi anlamda kahkahalara boğulmuştuk. Ama hala canım cicim değildik tabi ki de arada atıştığımız da olmuştu.
İkimiz birlikte sınıf sandığımız bir yere geldik ama sınıf değildi. Biyoloji laboratuvarı olması lazımdı çünkü duvarlarda insan modelleri vardı. İçeriye doğru ilerlediğimizde camdan dışarı baktım. Gece çok güzel görünüyordu. Zifiri karanlık ve sisli.
Yanımda onun varlığını hissedince sırıtmama engel olamadım. O da benim gibi dışarıya bakıyordu ve sonra bana döndü. Birkaç dakika boyunca ben gözlerimi kırpmadan dışarıyı izledim oysa beni. Garip bir an yaşıyorduk ve ikimiz de bu anı bozmamak için konuşmuyorduk. Kalp atışlarımın hızlandığını hissetmemle yaklaşan ayak seslerini duyduk.
Bizimkiler bizi arıyorlardı. Tam onlara burdayız diye seslenecekken Louis ellerini ağzıma kapatarak beni susturdu.
"Gel saklanıp onlara şaka yapalım."
Ben de kafamla onayladım çünkü elleri hala ağzımdaydı.
"LOUİS HARRY NERDESİNİZ OĞLUM CEVAP VERSENİZE"
"Ay acaba kaçırılmış olmasınlar."
"Sen çok film izliyosun he"
"Sen de hiç izlemiyosun galiba dünya artık eskisi gibi masum değil Zayn her an her şey olabilir"
"Tam bi felaket tellalısın."
Ayak sesleri iyice yaklaşıyordu Louis beni tutup aşağı çekti. Bir masanın altına ikimiz birlikte sıkışmıştık ve benim sırtım duvara yaslıyken Louis de bana doğru eğilmişti. Çok yakındık, fazla yakın.
Sonunda bulunduğumuz sınıfa girdiler ve Louis flaşı kapattı oda zaten gelenlerin ışığıyla aydınlanıyordu.Hala boş boş konuşmaya devam ediyorlardı. Ama biz sadece birbirimize bakıyorduk, onların ne konuştuğu umurumuzda bile değildi.
Gözlerinin içine bakıyordum ve her baktığımda sanki daha da derinleşiyordu gözleri. Çocukların telefonlarının ışığı anlık olarak yüzünü aydınlatıyordu ve benim o gözlere dalıp gitmeme sadece bir an bile yetiyordu. Tanrım sanırım bu basit bir hoşlanma değildi çünkü bu hissettiklerim basit olamaz. Şuan onu çok fazla öpmek istiyordum ama aklıma geçen gün geldiği için çekiniyordum. Ona 'rüyanda görürsün' demiştim ve bu sözü yutamayacak kadar gururluydum.
Adımların üç masa ötemize yaklaşmasıyla Louis mümkünmüş gibi biraz daha eğildi ve kokusu burnuma gelmeye başladı. Daha önce böyle güzel bir koku duymadığıma yemin edebilirdim ve ben koku hastası biriydim. Yanlışlıkla derin bir nefes almama karşılık sessizce güldü. Harika şimdi de kendimi utandırmıştım. Bunu bilerek yaptığına o kadar emindim ki sinir olup kafamı yan tarafa çevirdim ve Ed'in çığlığını duydum.
"AAAYY NE VAR ORDAAAAA???"
Arka tarafa çocukların yanına çığlık atıp koşarken biz de kahkaha atarak yerimizden kalktık ve bir anlığına diğerleri de yerlerinden sıçradı.
Louis flaşı tekrar açtı ve onlara baktığımızda hepsi korkudan bembeyaz olmuştu. Biz hala gülerken bu sefer renkleri beyazdan kırmızıya döndü. Bize çok sinirlenmişlerdi. Tek kelime bile etmiyorlardı.
"Tamam hadi konuşsanıza boku çıktı"
"Ya bizim böyle bi planımız yoktu çok korktuysanız özür dileriz de cidden konuşun artık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Drama // Larry
Fanfictionsizi sinir etmeyecek ama klişelerle dolu bir kurgu (smut içerir!)