"Oha"
Şaşkın yüz ifadesine kıkırdayıp kendi etrafımda bir tam tur attım. "Bunu daha önce de giymiştim ve hala her defasında şaşırıyorsun."
"Güzelliğine alışmamı bekleme benden." Yanıma yaklaşıp kollarını belime sardı ve kafasını boynuma gömüp derin bir nefes aldı. Ben de kollarımı boynuna sardığımda bir süre öyle kaldık.
Geçen yıl üzerinde gül desenleri olan siyah transparan gömleğimi ilk giydiğimde gideceğimiz yere gidememiştik çünkü Louis çok etkilendiği için olayın sonu yatakta bitmişti.
Yine aynı şey yaşanmasın diye geri çekilip dudaklarımı dudaklarına bastırdıktan sonra hemen kapıya koştum. Ben ayakkabılarımı giyerken hala beni süzüyordu. "Hadisene Louis bizi bekliyorlar."
Kaşlarını iki kere kaldırıp bana öpücük attıktan sonra o da ayakkabılarını giydi ve evden çıktık. Bizim arabalarımız Londra'da olduğu için Jay'in arabasını kullanıyorduk. Arabaya bindiğimizde kemerimi bağladım ve bizimkilere çıktığımızı haber vermek için mesaj attım. Louis dikiz aynasını düzeltirken yanağına kısa bir öpücük kondurup şirince gülümsedim. O ise tam aksine muzip bir bakış atınca koluna vurdum ama umursamayıp dudaklarımızı birleştirdi.
Geri çekilip beni süzdükten sonra gömleğimin açık olan dört düğmesinden en alttakini ilikledi. "Bu böyle açık olursa gideceğimiz yere varamayabiliriz."
Bakışlarımı kızarmış dudaklarından ayıramadan "Belki de evde kalmalıyız." dedim. Normalde olsa anında kabul edeceği şeyi beni şaşırtarak reddetti.
"Ne kadar cazip bir fikir olsa da arkadaşlarımıza söz verdik. Hem merak etme erken ayrılırız." diyip göz kırpınca ben de şaşırdığımı belli etmemek için güldüm.
Kendi yerine geçip arabayı çalıştırdığında radyoyu açıp çalan şarkıya eşlik etmeye başladım.
***********
"Buraya geleceğimizi bilmiyordum."
Burası Louis'nin eskiden sahne aldığı yerdi. Aynı zamanda burada bana şarkı söyleyip bir nevi hislerini belli etmişti. Etrafta gözlerimi gezdirirken pek değişmemiş olduğunu gördüm. Sadece masaların yeri değişmişti sanırım.
Louis elini belime sarıp beni arkadaşlarımızın olduğu masaya yönlendirirken ben hala etrafı inceliyordum. Louis'yle çıkmaya başladıktan sonra da neredeyse her hafta hep beraber buraya gelip Louis'nin söylediği şarkıları dinliyorduk. Belli etmemeye çalışsam da duygulanmıştım.
"Hoşgeldiniz çifte kumrular."
"Sus Niall biziz çifte kumrular."
Louis Ed'e gıcık bir gülümseme gönderirken hepsiyle selamlaştık. Yerlerimize oturduğumuzda içeceklerimizi sipariş edip sohbet etmeye başladık.
Yaklaşık bir saat boyunca havadan sudan konuşup gülüştük.
"Bayan Calder'ın Ed ve Niall yüzünden bayılmasını hatırlıyor musunuz?" Liam'ın dediği şeyi hatırlayıp güldüğümüzde Zayn, Ed'e "Hadi anlat da gülelim." dedi ve Ed anlatmaya başladı.
(Ed's POV)
Bayan Calder'ın dersinde çok sıkıldığım için kafamı masama dayamış çantama bakıyordum. Ron nefes alsın diye açtığım boşluktan Ron'u görmeye çalışırken yanımda oturan Niall'ın alttan elimi tutmasıyla yüzümü ona çevirdim.
"Neye bakıyorsun havucum?"
Bana taktığı lakaptan dolayı tuttuğum elini sıkıp cevap verdim. "Ron'umuza bakmaya çalışıyorum." Kafasını salladıktan sonra elimi tutmayı bırakmadan önüne döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Drama // Larry
Fanfictionsizi sinir etmeyecek ama klişelerle dolu bir kurgu (smut içerir!)