Günlerden cumaydı ve son dersteydik. En sevdiğim (!) ders olan Biyolojide beynim sıraya akmak üzereydi ve ben de dakikaları sayıyordum. Hala 25 dakika vardı ve 25 dakikanın kaç saniye olduğunu hesaplamaya çalıştım. Öyle olursa daha güzel sayardım çünkü.
Ben hesap kitapla uğraşırken duvar kenarında oturan Louis'e kaydı gözlerim. Yanındaki Zayn ile kağıda bişeyler yazıp birbirlerine veriyorlardı. Zayn komik bişey söylemiş olacak ki Louis sessizce gülmeye başladı. O kadar güzeldi ki gülerken sanki mümkünmüş gibi daha da güzel oluyordu.
Ben onu sapık gibi izlerken arkasında oturan Liam'la göz göze geldik ve bana sırıttığını gördüm. Hiçbir şey olmamış gibi ona 'ne bakıyosun' bakışını atıp önüme döndüm ve canım sıkılınca birkaç bir şey karaladığım defterimi açtım.
Duygularımı çok yoğun yaşadığımda genelde bu deftere bir şeyler yazardım. Üzüldüğümde, sevindiğimde, korktuğumda, kendimi yalnız hissettiğimde.
Defterimi açtım ve yeni bir sayfaya geçtim. Sonra da içimden geçen şeyi bu sefer şarkı sözü olarak yazmak istedim. Gözlerimi kapattım ve aklıma onunla olan anılarım geldi.
Pek fazla anımız olmayabilirdi ama tonlarca anımı bu birkaç tanesine değiştirebilirdim.
Maybe you should kiss me at midnight or sunrise
I think i am falling in love with your ocean eyes
Onu düşünerek yazdığım bu iki satırdan sonra hocanın masama yaklaştığını duymamla defteri kaldırmaya çalıştım ama çok geçti."İki saattir burayı dikkatli dinleyin çok önemli diyorum ama Bay Styles'ın umrunda mı? Asla. Hem benim dersimden daha önemli olan şey neymiş bi bakalım." Önümdeki deftere elini uzattı. Defteri çekmeye çalışsam da kadına sinirden bir kuvvet geldi ve defteri o aldı.
İçimden nolur yüksek sesle okumasın diye Tanrıya yalvarsam da şans hiçbir zaman benimle olmadığı için gerizekalı hoca sırıtarak yazanları tüm sınıfa okudu. Okuması bittiğinde defteri masama bıraktı ve ben ona kıpkırmızı bir şekilde bakarken konuşmaya başladı.
"Vay vay vay! Demek Bay Styles aşık olmuş. Kimmiş bu okyanus gözlü söyle bakalım."
Sınıftaki tüm mavi gözlüler üzerlerine alınıp bana döndü. Hatta önde oturan kızın bakışları hiç hoşuma gitmedi.
Bir anlık gelen fikirle konuşmaya başladım.
"Ben yazmadım bu sözleri bir şarkının sözü sadece." Bulduğum bu yalanla kendimi tebrik ederken şeytanla atıştığımı gözardı etmiş olmalıyım çünkü hemen ardından gelen soru sırıtışımı bölmeyi başardı.
"Hangi şarkıymış o? Söyle biz de dinleyelim." Şimdi sırıtarak bakan oydu. Ama yer miyim ben bunu?
"Adını bilmiyorum geçen gün izlediğim filmde çalıyordu."
Sınıftaki bakışlar tenis maçı izliyor gibi bir bana bir hocaya gidiyordu ve şuan herkes hocadan bir atak bekliyordu.
"Hmm anladım. Peki filmin ismi neydi? Ben de izleyecek film arıyorum da."
Siktir. Bu kadın şeytanın ta kendisi. Normalde mantıklı bir cevap düşünürdüm ama Louis'in bakışlarını üzerimde hissediyordum ve bu düşünmeme hiç yardımcı olmuyordu.
"Hocam ben çıkayım en iyisi." Diyip eşyalarımı toplamaya başladım. Zaten son dersti o yüzden bir sorun olacağını düşünmüyordum. Çantamı koluma taktıktan sonra Ed ve Niall'a öpücük gönderdim ve hızlıca sınıfı terk ettim.
**************
Yatağımda uzanıp elma yiyorken aynı zamanda instagramda geziniyordum. Birden Liam'ın yeni gönderisini gördüm ve sırıtarak incelemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Drama // Larry
Fanfictionsizi sinir etmeyecek ama klişelerle dolu bir kurgu (smut içerir!)