1. Bölüm "Umut"

165 7 0
                                        

12 yıl sonra

Kuş sesleri, duyduğum en güzel şarkıydı belki de. Her sabah uyandığım da onları duymak günümün iyi geçeceğini hissettiriyordu. Her günümü acılarla dolu hatıralarımla yaşadım. Yatağımdan doğrulup her zaman olduğu yerde olan puf terliklerimi ayaklarıma geçirdim. Ayağa kalkıp pencereye doğru yürüdüm.

Güneş sayesinde vücudum ısınmıştı. Kollarımı kaldırıp güzelce gerindim. Başıma giren ani sancıyla dengemi kaybettim. Kafamın içini oyuyorlardı sanki. Kaybettiğim gözlerin ağrısıydı bu, gözlerim giderken küçük bir hediye bırakmıştı bana.

Gözlerimle beraber annemi de kaybetmiştim. Yaşadığımız her şey babamın suçuydu. Kazanın olmaması mucize olurdu herhalde. Sarhoştu ve hala içiyordu. Defalarca uyarmamıza rağmen içiyordu, sürekli içiyordu. Sonunun ne olacağını bile bile gidiyorduk.

Annem gitmişti.

Annemin yanına gitmem gerekirken ben bu hayata tıkılıp kalmıştım. Kendimi bile tanımıyordum ben. Hayatımda ki insanları hayallerimle yaşatıyordum,tıpkı kitap okur gibi, karakterleri sen çiziyorsun ve sen yaşatıyorsun. Kaza olduğunda tamı tamına 5 yaşındaydım. Yıllar çabuk ama bir hayli zor geçmişti benim için. Ne kadar büyümüştüm? Güzelleşmiş miydim? bilmediğim onlarca şey var ve ben her sabah yeni bir soru ekliyorum. Her sabaha böyle uyanıyorum annemi hatırlayarak. Yıllar geçmesine rağmen acım dinmiyordu. Sahiden, gözlerimi kaybetmeseydim bu kadar acır mıydı canım? Her dakika hatırlar mıydım o günü? Babamla yıllardır görüşmüyoruz. Biliyor suçlu olduğunu defalarca donör için aramıştı beni. Sonuç mu? Hiç değişmiyor hep aynı.

Hüsran.

Yalnızlık ve mutsuzluk kelimelerinin bu kadar birbirini tamamladığını bilmiyordum önceden.

Mutluyduk biz, zorluklar yaşasak bile birlikteydik biz. Arkadaşlarım doluydu etrafımda, oyunlar oynar, ara sıra kavga ederdik. Mutlu bir çocuktum ben.

Şimdiyse bir kaç kişi kaldı hayatımda. Onlarda her şeye rağmen yanımdaydılar, her zaman.

Telefonun çalmasıyla kulaklarımı sese odakladım. Neredeydi bu lanet alet. Komidinin üstünden bir şeyler yuvarlandı, birkaç uğraştan sonra telefonumu buldum.Yeşil olduğunu bildiğim tuşa bastım. Babamın sert sesi, yumuşak bir tavırla konuşuyordu.

''Liva, bulduk. Bu sefer gerçekten bulduk kızım.'' yine aynı kelimeler.

Umutlanmamış gibi görünsemde bu cümleyi her duyduğumda midemdeki kelebekler kanatlarını çırpıyor ve göğe yükseliyordu. Biraz bekledim.

''Yine aynı şeyleri yaşamak istemiyorum baba. Artık yoruldum. Umutlanıp umutlanıp yere çakılıyorum. Yapma, artık yapma. lütfen.'' diye haykırırken güçlü bir ses duydum. İlk kez babam bu kadar emindi.

''Kızım, bu sefer her şey farklı olacak inan bana. Artık göreceksin. yıllardır çektiğimiz bu acılar bir nebze de olsa dinecek. Belki silinmeyecek kalplerimizden ama ben biraz da olsa rahatlayacağımıza inanıyorum.''diye bir solukta söyleyivermişti. Gerçekten böyle mi olacaktı ?

''Yıllardır çektiğimiz acı değil baba, yıllardır çektiğim. Ne dersen de bu acı değişmeyecek. Annemi geri getirebilir misin?Söylesene baba, getirebilecek misin ?''

Yine kahrolasıca gözlerimden yaşlar akıyordu. Durmuyor, akıyor ve akıyordu. Elime geçirdiğim bardağı fırlattım. Paramparça.

''Hemen seni almaya geliyorum Liva. Bu şekilde bir yere varamayız. Her şeyin farkındayım. Yıllardır çektiğin acının da, yıllardır çektiğim acının da farkındayım. Hazırlan yarım saate oradayım.''diyerek telefonu kapattı.

Her zamanki halim, yine umutlanmıştım işte. Hanife teyzeyi yanıma çağırıp tarif ettiğim giysiyi giymeme yardım etmesini rica ettim. Her ne kadar inkar etsemde babamın biran önce gelmesini istiyordum.

Sahi kaçıncıydı bu bekleyiş? 7 miydi ? emin değilim belki daha fazla.Hüsranlarla sonuçlanan bekleyişler.Belki de her şey bugün yeniden başlar dediğim kaçıncı gündü bu ?Yıllar geçmesine rağmen babam hep aynıydı. İhtiyacım olan tek şeyin bir çift göz olduğunu sanıyordu. Aslında sevgiye de ihtiyacım vardı benim, her ne kadar onu itsemde ona ihtiyacım vardı. Özledim, her zaman özledim. Hiçbir günüm geçmedi özlemsiz.

KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin