23 ✘

3.5K 431 172
                                    

🍒

Serçelerin cıvıltısı açık pencereden duyuluyordu. Güneş, sanki hiç kış aylarında değilmiş gibi sıcacık ısıtıyordu ve sabahın ilk saatlerinde gökyüzünü aydınlatıyordu.

Perdelerin arasından vuran Güneş ışığı yatakta yatan bedenin, örtünün üzerinden bile bacaklarını yakıyordu.

Jungkook, kolları arasına sığınarak uyumaya devam eden deniz erkeğinin saçlarına bir öpücük kondurup yataktan kalktı. Sabahın soğunu ince ince içeriye sızdıran rüzgarı kesmek için pencereyi örttü. O sırada onun yokluğunu farkeden Taehyung korkuyla gözlerini açıp "Jungkook," diye mırıldandı.

Jungkook, arkasını dönüp bütün gece uyuyamadığı için gözaltları çöken çocuğa baktı. Onu rahat uykusundan uyandırdığı için kendisine kızarken hızla yatağa girdi ve onu bulamadığı için korkan Taehyung'u kolları arasına aldı.

"Korkma, buradayım ben."

Nemli yanaklarından tutup burnuna bir öpücük kondurdu uzun saçlının.

"Yine kabus mu gördün?" dedi yumuşak bir tonda. Sanki beş yaşındaki bir çocuğa soruyor gibiydi.
Jungkook'un sorusunun ardından Taehyung usulca başını salladı.

"Kaçıncı kabusum, sayamadım." Sesi yeni uyandığı için kısık çıkıyordu.

Jungkook, Taehyung'un kendini suçladığını biliyordu. Donggyu'yu öldürdüğü için pişman olmalıydı. Müstakbel nişanlısını öldürmesi Taehyung'un suçu değildi. Tüm suç kendisinindi Jungkook'a göre.

"Sen, en doğrusunu yaptın Taehyung." Kendinden emin bir sesle konuştuğu sırada güzel deniz erkeğini rahatlatmak istercesine kemikli parmaklarını uzun, beyaz saçların arasından geçirdi.

Taehyung ise sıkıntılı bir nefes verdi. "Öyle mi diyorsun? Sonuçta artık bir katilim." dedi omuz silkerek.

"Benden korkmuyor musun?" diye devam etti ardından.

Jungkook'un ağzından biraz öfkeli bir kıkırdama duyuldu.

"Kendin hakkında böyle düşünmeyi bırak. Sen katil değilsin."

Jungkook'un otoriter ses tonu Taehyung'un yerine sinmesini sağlarken üzerindeki baskınlık hissi yanaklarını kızarttı.

"Senden korkmuyorum Taehyung. Sen benim hayatımı kurtardın."

Taehyung'un yüzünde hüzünlü bir tebessüm yer edinirken dayanamayıp kollarını Jungkook'un boynuna doladı. İki yanda yatağa yaslı duran eller de ince beli sardığında burnuna dolan okyanus kokusuyla derin bir nefes aldı genç olan.

"Biliyorum, özür dilerim."

"Neden özür diliyorsun?"

"Seni sinirlendirdiğim için."

Jungkook yavaşça Taehyung'tan ayrıldığında elleri hâlâ deniz erkeğinin belindeydi. Aklına gelen fikirle sırıtmaya başlaması ve bakışlarındaki yoğunluk, Taehyung'u olduğu yerde titretti.

"Eğer bir öpücük verirsen özrünü kabul ederim."

Taehyung onun bu hallerine gülerek göz devirirken Jungkook'un, kızarmış yanaklarını görmemesi için başını başka tarafa çevirdi.

Önündeki beden ona beklentiyle bakmaya devam ederken dudaklarını Jungkook'un yumuşak yanağına bastırdı. Hemen kendini geri çektiğinde yataktan kalkarak odanın kapalı kapısına doğru ilerledi.

"Hadi kahvaltı yapalım, çok acıktım."

Jungkook ise sadece yanaklarına sürtünen dudaklarla mızmızlanır gibi ses çıkardı.

Submarine | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin