As bayrakları asss🇹🇷💲
Acı çekmeyi seçmiş birine, kimse doğru yolda olmadığını ıspat edemez. Bu yüzden insanların inadını kırmak, atomu parçalamaktan daha zordur. Misal, Albert Einstein de, ön yargılar için aynı şeyi söylemiştir. Hiçbirimiz özgür değiliz. Ön yargılarımızın kölesi, inadımızın esiriyiz.
Akrep ve yelkovan birbirini kovalıyordu, ben ise içimde kovaladığım o kötü düşüncelerin, beni her sustuğumda yeniden ağlatmasına karşı koyamıyordum. Günler, haftalar, hatta aylar ve belki de yıllardır içimde tuttuklarımı bir şekilde boşaltmazsam, sanırım şişerek koskocaman bir buluta dönüşecek ve sonra yağıp, tamamen kaybolacaktım.
Evin dış kapısından yükselen o açılma ve kapanma sesi, beynimin içinde yankılandı. Hıçkırıklarımı, elimi ağzıma kapatarak susturdum. Elimden gelen sadece bu oldu. Adım seslerini duydum, onun botlarının sesini tanıyordum. Saate baktım, gecenin on biri olmuş. O, daha yeni gelmiş.
Doğrulup oturduğumda, o da koltuğun etrafından dolanıp önüme geçti. Gözlerim acıyordu, kirpiklerimi aralarken bile zorlanıyor, başıma giren şiddetli sancı yüzünden yüzümü buruşturuyordum. Onu gördüm, sonra da yeşil gözlerini. ''Nalan?'' diyerek hemen önümde, sehpanın üzerine oturdu ve ellerini yanaklarıma koydu. Baş parmaklarıyla yanaklarımı silip, ''Ben geciktim diye mi bu gözyaşları?''
Başımı onaylar anlamda salladım ve yine ağlamaya başladım. Sadece bu değil tabii. Beni kendine çekip sarılmadan evvel yanıma oturdu. Küçücük bir çocuk gibi ellerimle yüzümü kapatıp hıçkıra hıçkıra ağladım, nedenini, niyesini kendime bile itiraf edemediğim bu gözyaşlarının müsebbibi belki de sadece bendim. Bir elini dizlerimin altından geçirip beni kaldırarak dizlerinin üzerine oturttu ve sırtını geriye yaslayıp, kollarını beni sararak birleştirdi. ''Ah Nalan.''
Hıçkırıklarım durdu ve onu dikkatle diledim.
''Benim gibi bir adam için, tek bir gözyaşına bile değer mi sence?''Ellerimi yüzümden çektim, başımı göğsünden kaldırıp yeşil gözlerine baktım. O ağlamıyordu belki, ama öyle bir ifade ile bakıyordu ki, ağlasa daha iyiydi. ''Değer,'' dedim, sanki benden bunu beklemiyormuş gibi kaşları kıpırdadı. ''Hangimiz mükemmeliz ki? Hangimiz tamamen masumuz? Senin için gözyaşıma değmez ise, benim için üzülmene de değmesin o zaman.''
Saatlerdir ağlamama rağmen, sesim zerre kadar titremeden, gayet net bir ses ve temiz kafayla söyledim bunu. Onun cevabı fazla gecikmedi.
''Ama sen beni üzmüyorsun, seni üzen, kıran, bazen de çok daha ileriye giden benim.''
Umrumda bile olmadı, duydum sadece, işte o kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÂLİM (KİTAP OLDU)
General Fictionİlk kitap Odessa Yayınevi ile kitaplaştırılmıştır. "Sen nasıl bir insansın ya?!" Diye bağırdım. "Böyle biriyim, çünkü sen kibarlıktan anlamıyorsun." Kendimi tutamadım ve yüzüne tükürdüm. Gözlerini kapatıp açtı ve ensemi bırakıp, polisler gelmeden ön...