Merhabalar...Yeni bir kurguyla karşınızdayım👏👏👏
Gidişat angst olacak hatta bayağı bayağı angst olacak. Taehyung bebişime çok acı çektireceğim. Ağlayacaksınız belki ama sonu mutlu bitecek. O yüzden gönül rahatlığı ile okuyabilirsiniz.Umarım okunur ve sevilir.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Sizleri çok ama çok seviyorum. 💞💞💞~
Yavaşça açtım gözlerimi. Kuşların cıvıltılı ötüşleri doldurdu kulaklarımı. Araladığım gözlerim masmavi bir gökyüzü gördü. Bir elma ağacının altında yeşil çimenlerin üstünde uzanıyordum. Neden buradayım ya da ne yapıyorum hiçbir fikrim yok. Sanki birini beklerken uyuyakalmış gibiyim.Usulca kollarımdan destek alarak doğruluyorum. Ne kadar zamandır burada yattığımı bilmiyorum. Yatmaktan belim tutulmuş. Kollarımı iki yana açarak esnetmeye çalışıyorum.
Gözlerimle etrafı tarıyorum. Karşımda küçük durgun bir göl var. Çevrede ağaçlar dolu, orman gibi bir yerdeyim. Hava çok temiz, derin bir nefes alıyorum. Burası cennet gibi bir her. Güneşin parlak ışıkları göle yansıyor.
Bir süre bu güzel manzaraya öylece bakakalıyorum. Sonra yerden kalkıyorum. Neden buradayım hâlâ bilmiyorum. Birilerini görebilme umuduyla etrafa bakıyorum. Kimsecikler yok. Göle doğru bir iki adım atıyorum. Tam o sırada arkamdan biri adımı sesleniyor.
"Jungkook..."
Bu ses... Öyle güzel öyle derin ve buğulu bir ses ki gözlerim huzurla kapanıveriyor. Adım sesleri duyuyorum. Bana doğru geliyor. Bana geliyor...
Adım sesleri iyice yaklaşıyor ve tam karşımda duruyor. Ağır ağır açıyorum gözlerimi. Onu görüyorum. Öyle güzel ki... Hafif hafif esen rüzgar kumral kıvır kıvır saçlarını dalgalandırıyor. Yüzünde küçük bir tebessümle bakıyor bana. Gözleri pasparlak. Güzelliğiyle mest oluyorum. Üzerinde ince vücuduna bol gelen beyaz bir gömlek var. Altında ise yine bol ve beyaz kumaş bir pantolon. İlâhi bir güzellik bu... Güneş ışıkları esmer teninde parlıyor.
Bir anda adı doluyor aklıma. Onu tanıyorum, biliyorum. "Taehyung..." diye fısıldıyorum adını. Gülüşü büyüyor. "Sevgilim." Diyor güzel sesiyle. Ben de gülümsüyorum ona. Onu seviyorum, beni seviyor. Gitmemiş, bırakmamış beni. Burada işte.
"Seni seviyorum." Diyorum. Gülüşü siliniyor yüzünden. "Seni özledim." Başını öne eğiyor, suçlu bir çocuk gibi. Hiçbir şey söylemiyor. İçime bir korku salınıyor. Korkuyorum. "Gitmemişsin, bırakmamışsın beni." Kaldırmıyor başını, göstermiyor güzel yüzünü bana. "Gitme Taehyung, sakın bırakma beni." Diye fısıldıyorum.
Başını kaldırıyor. Yüzü gülmese de gözleriyle gülüyor bana. "Gitmem..." diyor. İçim rahatlatlıyor. Ona güveniyorum. "Seni asla bırakmayacağım Jungkook." Derin bir nefes bırakıyorum. Sevgilime yaklaşıyorum ve onu belinden kavrayıp kendime çekiyorum, sımsıkı sarılıyorum. O da kollarını boynuma doluyor. Burnum boynuna yaslanıyor, kokusunu içime çekiyorum. Çok güzel kokuyor.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Driftwood | Taekook
Fanfiction"Sen bende eksiktin..." Ceo Jungkook Sekreter Taehyung Driftwood: Suların sürüklediği ağaç dalları. ~22.06.2021