Steve Rogers ve Bucky Barnes'in hikâyeleri.
🥀Göz göze geldiğimiz günden beri hep sen kazanıyorsun.🥀
[Bazı Bölümleri MCU İle Bağlantılı, Bazı Bölümleri MCU İle Bağlantısızdır]
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
💥
Steve etrafına bakınırken aynı zamanda da anlamsızca kaşlarını çatmıştı. Sam'in aklına uyup Romanya'ya gelmiş ve bu saçma partiye katılmıştı. Çevresindeki herkes vampir gibi giyinmişti ve en komiği burada bulunan herkes vampirlerin gerçek olduğunu düşünüyordu.
Clint, Steve'e yaklaşıp "Sence şuan aramızda vampir olan biri var mıdır?" diye sorduğunda sarışın genç gözlerini devirdi.
"Vampir diye bir şey yok Clint. Bir filmin ya da kitabın içinde değiliz." dedi önündeki kokteyl bardağını alırken. Kumral adam, Steve'in dudaklarına götürdüğü bardağını elinden aldı.
"Transilvanyadayız dostum. Efsanevi bir şehir."
Steve sakin bir şekilde alt dudağını yalayıp cebinden telefonunu çıkarttı. Ama bununla beraber telefonu sertçe elinden alınmıştı.
"Buraya eğlenmeye geldik. Telefon ile ilgilenmek için değil. Git biraz yeni insanlarla tanış. Hem kim bilir belki bir vampir ile karşılaşırsın."
Clint oradan uzaklaşırken Steve arkadaşının arkasından bağırdı. "Ben sizin gibi hayal dünyasında yaşamıyorum!"
Clint'in devam ettiğini gördüğünde içine derin bir nefes çekip önüne döndü. Herif giderken kokteyl bardağını da götürmüştü. Steve söylene söylene mini bara gelip bir içki aldı.
"Biliyor musun? Bence de vampirler gerçek değil."
Steve kendisiyle konuşan adama döndü. Diğerlerinin aksine vampir kıyafetleri giymemişti ama baştan sonra siyah giyinmişti. Uzun saçlarını arkasında topuz yapmıştı ve adam gerçekten çok etkileyici bir yüze sahipti.
Steve "Haklısınız bayım." dedi. Daha sonra içkisini alıp bir bar sandalyesine oturdu. Adam da onun yanına oturup kendisine bir içki söylemişti.
