7 Gün Önce
"Ne kadar istiyorsun?"
"300 bin dolar istiyorum."
"Seri katiller iyi kazanıyor anlaşılan. Kabul. Paranın yarısını şimdi vereceğim. Kalan kısmını ise Steve'in cansız bedenini gördükten sonra vereceğim."
Uzun saçlı adam kafasını sallayıp içi para dolu çantasını arabaya koydu ve evine doğru sürmeye başladı. Hazırlık yapsa iyi olacaktı.
6 Gün Önce
Sarışın adam görüş alanındaydı. Beyaz bir t-shirt ve bir baksır ile ıslak olan saçlarına kurutma makinesi tutuyordu. Bucky ise pencereden onu izliyordu. Aslında şuan istese Steve'in hayatına son verebilirdi bir kurşun ile. Ama bunu yapmak yerine adamı izlemeyi tercih etti.
Sarışın adam saçlarını kuruttuktan sonra ellerini sarı saçlarına geçirdi ve onları dağıttı. Bunu gören Bucky'nin dudakları istemsizce yukarıya doğru kıvrılmıştı. Steve'in eşofman giyip, telefonu ile konuşmasını izledi uzun uzun. Sarışın adam lambasını kapatıp yatağına yattığında Bucky silahı ile arabasına geri dönmüştü.
5 Gün Önce
"Ah, çok özür dilerim."
Steve'in yüzündeki telaşlı ifadeye baktı Bucky. Daha sonra dudaklarına içten bir tebessüm yerleştirip elinin tekini adamın kaslı omuzuna koydu.
"Önemli değil."
Steve gülümseyerek kafasını salladı ve hızlı adımlarla arabasına binip gözden kayboldu. Bucky ise elindeki bıçağını iyice kazağının içine soktu.
4 Gün Önce
"Dur! Onu yeme!"
Sarışın adam korku ile elindeki kaşığı masaya düşürmüştü. Lokantadakiler tamamen Steve ve Bucky'e bakarken uzun saçlı adam Steve'in önündeki tabağı alıp yüzüne yalan olduğu belli olmayan bir gülümseme vardı.
"Tabağında kıl vardı." diye ufak bir yalan söyledi. Steve büyümüş ve iyice mavileşmiş gözleri ile kafasını sadece sallamakla yetinmişti.
Bucky bir şey demeden oradan ayrıldı ve içinde zehir olan tabağı alıp bir poşetin içine attı. Daha sonra gözlerini kapatıp yüzünü ellerinin arasına aldı.
"Ne oluyor sana? O senin görevin. Onu öldürmelisin. Bu işi çabuk bitir."
3 Gün Önce
"Neden ağlıyorsun?" diye sordu Bucky, telaşla Steve'e bakarken. Sarışın adam ağlamaktan kızarmış olan gözlerini Bucky'e çevirip alt dudağını hafifçe yaladı.
"Büyük erkek kardeşim..." dedi titrek bir sesle. "Onunla tartıştık."
Bucky, Steve'i ürkütmeyecek bir şekilde yanına oturdu ve hafifçe titreyen adamın omuzundan tutup boyun boşluğuna yaslandırttı kafasını.
"Ne tesadüftür ki 3 gündür seninle karşılaşıyorum..." dedi. Oysaki bilerek geliyordu onun yanına. Steve kafasını yavaşça salladığında Bucky diğer kolunu da onun vücuduna sardı. "Üşümüşsün..." dedi tenine dokunurken. Steve bir şey demediğinde Bucky kendi ceketini çıkartıp adamın omuzlarına koydu.
"Burada biraz uyuyabilir miyim?" diye sordu Steve kısık ve yorgun sesiyle. Bucky büyük bir şekilde tebessüm edip sarışın adama daha fazla sarıldı.
"Uyuyabilirsin."
2 Gün Önce
"Günaydın, Prenses."
Sarışın adam kaşlarını çatıp etrafına bakındı. Bilmediği bir evdeydi ama karşınsındaki adamı tanımasa bile biliyordu.
"Ne oldu? Neden buradayım?"
"-3 derece havada sadece ince bir kısa kollu t-shirt ve ince bir eşofman ile bankta ağlamak seni fazla yormuş olmalı ki boynumda uyuyakaldın. Daha sonra seni uyandırmamaya dikkat ederek evime getirdim."
"Ö-özür dilerim. Seni rahatsız etmek istememiştim."
"Etmedin. Şimdi nasılsın?"
"İyiyim, teşekkür ederim."
"Yemek hazırladım. İster misin?"
"Ben artık gitsem iyi olacak."
Steve ayağa kalkıp Bucky'nin önünde durduğunda kumral adam içten ama buruk bir gülümseme ile kafasını salladı.
"Daha sonra görüşürüz, sarışın."
1 Gün Önce
"Ne istiyorsun benden!?"
"Senden nefret ediyorum!"
"Neden!? Ne yaptım ben sana!"
"Sen doğduktan sonra ailem beni hiç sevmedi! Şirketi bile sana bırakacaklar!"
"Ben o şirketi istemediğimi söyledim! Benim için senin mutluluğun daha önemli!"
"Ne?"
"Bir kez olsun beni dinlemedin ki. Senin aksine ben senden nefret etmiyorum. Benim abimsin, canımsın, kanımsın. Nasıl nefret edebilirim ki? Şirketi sana bıraktım. Bunun için dilekçe. Kendi hisselerimi bile sana geçirdim... Hem biliyorsun, şirketten anlamıyorum."
"Steve, kardeşim."
"Yıllardır tek duymak istediğim şey buydu."
"Ben çok büyük bir hata yaptım."
"Ne?"
O Gün
"Tek amacın beni öldürmek miydi?"
Bucky karanlık sokakta sadece durdu öyle. Kendisine kırgın gözlerle bakan maviliklere uzun süre bakamıyordu.
"Bir şey söyle!"
"Özür dilerim."
"Bak, karşındayım. Hadi öldürsene."
"Steve...-"
"Çok güzel. Adımı da biliyorsun."
"Yapamadım. Elime birçok fırsat geçti ama yapamadım."
"Doğruyu söyle. Kaç defa denedin?"
"Her gün. Hatta kucağımda uyurken bile. Kalbine bir silah dayadım ama yapamadım. Yatağımda uyurken yastığı yüzüne getirdim ama kıyamadım. Arkadaşların ile gülerken kafanı hedefledim ama o güzel gülüşün vermedi buna izin. İlk defa yapamadım."
"Neden?"
"Bunun cevabını biliyorsun."
"Senden duymak istiyorum."
"Sana aşık oldum. Öldürmem gereken birine aşık oldum."
Steve birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra hızlı adımlarla Bucky'e yaklaşıp dudaklarını dudaklarına bastırdı ve kollarını adama doladı.
7 gün tam tamına bir ömre bedel oldu.
Her daima yan yana geçirdikleri bir ömre...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🥀ѕтυcĸy oɴe ѕнoтѕ 🥀
FanficSteve Rogers ve Bucky Barnes'in hikâyeleri. 🥀Göz göze geldiğimiz günden beri hep sen kazanıyorsun.🥀 [Bazı Bölümleri MCU İle Bağlantılı, Bazı Bölümleri MCU İle Bağlantısızdır]