Adonis: Yunan mitolojisinde en yakışıklı Tanrıdır. Bu yüzden öldürülmüştür ama Adonis yeniden doğmuştur.
Bir insan olarak...
×
Gecenin bir vakti tuhaf sesler duymuştu sarışın adam bahçesinde. Gözlerini sertçe ovuşturduktan sonra aşağıya indi ve büyük camlı kapıyı açtı. Sağına soluna baktıktan sonra kimsenin olmadığını gördü.
Omuzunu silkip arkasını döndükten sonra büyük kapıyı kapattı ve tekrardan odasına çıktı. Tam yatağına yatacaktı ki ağzının kapanması ile gözlerini korkarak açtı. Yanağında bir nefes hissediyordu.
"Şhtt. Şimdi elimi çekeceğim ve bağırmayacaksın. Kabul mu?"
Steve kafasını hızla aşağı yukarı salladıktan sonra ağzındaki el yavaş yavaş çekildi. Steve arkasını döndüğünde gördüğü siyah gözler ile kaşlarını şaşkınca havaya kaldırdı.
"Nesin sen?" diye sorarken sesi titremişti. Karşısındaki adam dudağının sol tarafını havaya kaldırıp "Hayatını elinden aldığın biri." dediğinde Steve kaşlarını çattı.
"Beni hatırlamıyorsun değil mi sevgilim?" dedi adam parmağının tersi ile Steve'in yüzünü okşarken. Gözleri artık siyah değil buzun en güzel mavisini almış gibiydi. Steve gözlerini yavaşça kırpıp adamın güzel gözlerine baktı. Uzun uzun baktı. Sanki bu gözler hayatının bir parçasıymış gibi hissetti.
"Ah! Adonis. Güzel sevgilim benim. Güzelliğinden hiçbir şey eksilmemiş."
Steve'in kaşları anlamsızca çatıldı. Adonis bir efsane değil miydi? Öyleyse bu adam neyden bahsediyordu?
"An-anlamadım?" dedi Steve kısık bir sesle. Adam iki eliyle de Steve'in yüzünü tutup okşamaya başladığında, Steve gözlerini kapatıp kafasını adamın avucuna bastırdı. Ne güzel bir tendi bu. Kendi tenine değmesini istiyordu sebepsizce.
"Hep seni aradım durdum. Beni bırakıp giden bir adamı aradım durdum. Babalarımız benim tüm güçlerimi elimden aldılar senin yüzünden. Gururumu ezdim ve seni aradım. Ama şimdi sen beni tanımıyorsun. Kalbim çok ağrıyor sevgilim."
Steve hızla gözlerini açıp yakışıklı adama baktı. Neyden bahsettiğini anlamıyordu ama yanlış anlaşılma olduğunu düşünüyordu.
Garip bir yanlış anlaşılma.
"Bayım, ne dediğinizi anlayamıyorum." dedi gözlerini açarken. "Kimsiniz siz?"
"Bucky. Tek aşkın. Ruhunun yarısı."
Steve hafifçe titredi. Adamın nefesi her yüzüne değdiğinde kalbinin ılık ılık akmaya başladığını hissetmeye başladı.
"Kim olduğun hakkında en ufak bir fikrim yok ama bana çok tanıdık geliyorsun." dedi elini adamın güzel yüzüne götürürken. Kumral adam yüzündeki eli tutup bir öpücük bıraktı ve kalbinin üzerine getirdi.
"Gerçekten hatırlamıyor musun beni Grant?"
"Adım Steve."
"Senin birçok ismin var Adonis. Ama ben sana hep Grant derdim."
"Ben bir insanım."
"Hayır, değilsin."Steve birkaç adım geriye gidip kafasını iki yana salladı. Tüm bunlar rüya olmalıydı.
"Hafızanı almışlar. Bunu nasıl tahmin edemedim?" Bucky kendi kendine konuşurken Steve tekrardan adama döndü. Bir şey söylemek için ağzını aralamıştı ki, bahçesine düşen bir yıldırım ile korkarak sağa doğru gitti ama Bucky hızla onu tuttu.
"Zeus, bu!" dedi Bucky, Steve'i arkasına alırken. "Onu kızdırdık."
"Zeus mu!? Tanrım! Neler oluyor burada!? Uyanmak istiyorum!"
"Bu bir rüya değil Steve. Her şey gerçek."
"İmkansız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🥀ѕтυcĸy oɴe ѕнoтѕ 🥀
FanficSteve Rogers ve Bucky Barnes'in hikâyeleri. 🥀Göz göze geldiğimiz günden beri hep sen kazanıyorsun.🥀 [Bazı Bölümleri MCU İle Bağlantılı, Bazı Bölümleri MCU İle Bağlantısızdır]