Parşömen

347 19 4
                                    

           Onlar harekete geçtikten hemen sonra yağmur yağmaya başladı.Sert bir yağmur değildi ama sisi biraz açmış gibi görünuyordu.Trish titreyerek kapüşonunu yukarı kaldırıp Talin'in yanında bir çatının yanına çöktü.Biraz nemden bir zarar gelmezdi,hatta büyük ihtimalle yağmur onların yaklaşırken çıkarabilecekleri seslerin duyulmasını önleyeceğinden faydalı da olacaktı.

      Kale önlerinde,herbiri yaklaşık elli metre boyunda olan dört kule gecenin içinde karanlık pençeler gibi yükseliyordu."Hedefimiz soldaki kulelerden birinin içindeki hazine odası"dedi Talin,sesi düşen yağmur taneciklerinin uğultusundan zar zor duyuluyordu.

    "Bu gece hiçbir plan yapmadım.Sadece gidiyoruz,bizi durdurmaya çalışan kim olursa susturacak,sonrada zorla odanın içine gireceğiz."

        Trish yağmur suyunun ellerini ıslatmasını ve kollarını nemlendirmesini hissederek sessizce oturuyordu.Sonra başını sallayarak onayladı.Talin hafifçe gülümsedi "İtiraz yokmu?" Trish başını iki yana salladı." Beni yanında getirmen için seni zorladım.Şimdi itiraz etmek bana düşmez." "Pekala o zaman ,bana yakın kal ve hançerlerini her ihtimale karşı ellerinde tut."

      Talin koşmaya başladı ve Trish de peşinden gitti.Talin doğrudan kalenin bodur,ambara benzeyen bir kesimine doğru koştu .Onlar yaklaşırken Trish ,işlemeli kapıya benzer bir geçidin yanında durmakta olan bir çift muhafız gördü.Talin göz açıp kapayıncaya kadar adamların tepesine binerek bir tanesinin karnına sert bir yumruk atarak duvara yapıştırmıştı.İkinci adam bağırmaya çalıştı ama Talin sıçrayarak iki ayağını birden adamın göğsüne indirdi.İnsanüstü bir kuvetle atılan tekme muhafızı duvara savurdu,sonra da adam yere yığıldı.Talin kapıyı iterek açtı.İçerdeki taş koridorlardan zayıf bir mum ışığı dökülüyordu.

        Talin içeri daldı.Trish kalbi küt küt atarak arkasından koştu.Bir hırsız olarak geçirdiği tüm zaman boyunca asla böyle birşey yapmamıştı.Onun hayatı gizli gizli soygun yapmak ve dolap çevirmekle geçmiş bir hayattı,baskınlar ya da gasplarla değil.Koridor boyunca Talin'i takip etti ve deriye sarmalanmış olan sapını terli avucuyla sıkıca kavradığı bıçağı endişeli bir şekilde çekti.Hemen ilerde bir adam koridorda belirdi,görünüşe göre bir tür muhafız odası olan bi yerden çıkmıştı.Talin öne sıçradı ve dirseğini askerin karnına gömdü,sonra da onu kapıya vurdu.Talin köşedeki metal bir şamdanı eline aldı,sonrada bununla hızla dönmeye başlayıp askerlere birer birer vurarak devirmeye başladı.Muhafızlar bağırarak ayaklandılar ve silahlarını çektiler.Bir asker Trish'e doğru döndü ve oda düşünmeden tepki verdi.Elindeki bıçaklardan birini adama fırlattı.Bıçak adamın etini delip geçti.Adam sendeleyerek yere düştü."Ben bir adam öldürdüm" diye düşündü Trish.Adamın kısık kısık nefes aldığını görünce rahatladı.

        "Işıkları söndür"diye bağırdı Talin.Bulunduğu noktaya yakın yerde olan mumu söndürdü. Oda karardı.Bir an sonra Talin onların arasına dalmıştı.Bıçaklar karanlığın içinde parladı.Adamlar çığlıklar attı.Sonra da ortalık bir anda sessizleşti.Talin etrafı ölümle çevrelenmiş olarak durdu.Ardından Trish'in yanına gelerek bir elini omuzuna koydu.Kadın sıçradı " Bunlar kötü adamlardı Trish,"dedi gözlerindeki yaşlara engel olamıyordu.Peki kötüyseler neden ağlıyordu.Bunu sorgulamaktan bir türlü vazgeçemiyordu.

     "Her adam kalbinin derinliklerinde bu lanetlenmiş imparatorluk'u korumak için silah kuşanmanın suçların en büyüğü olduğunu bilir."

      Trish uyuşuk bir şekilde başını salladı.Talin bir yan koridora daldı ve Trish de ona ayak uydurabilmek için hızla koşmak zorunda kaldı.Sol taraflarında açık,kemerli bir kapı vardı ve buradan küçük koridor fenerlerinden çok daha parlak olan bir ışık geliyordu.

       Sonunda varmak istedikleri odaya gelmişlerdi.Sıradan odaların aksine bu oda gümüş fresklerle kaplanmıştı.Talin içeri girdi.Odanın sağ üst köşesinde bulunan kasaya doğru hareket etti.Cebinden çıkardığı maymuncukla hemen işe koyuldu.Yaklaşık iki dakika sonra Lockar şehrinin en maharetli elleri kasayı açmıştı.Kasanın içinde sadece parşömen parçasını görünce şaşırdı.Aklına gelen soruları duymamazlıktan gelerek parşömeni aldı.

         Hızlı bir şekilde odadan dışarı çıktılar.Geldikleri koridordan hızlı adımlarla koşarken arkalarında beliren muhafızları ve kendilerine doğrultulan yayları görünce heyecanlandı."Trish,eğil!"diye bağırdı.Vızıldayan oklar kafalarının üzerinden geçer geçmez koşmaya başladılar.Sonunda kaleden dışarı çıktıklarında ayın hilal hali sanki onları selamlar gibi parlıyordu.Daha önceden ayarladıkları bir evin çatı katına girip saklandılar ve birbirlerine sarılarak bir an önce sabahın olmasını özlemle beklediler.

Miras Serisi 1.Kitap-Kehanetin YoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin