4.BÖLÜM

684 19 1
                                    

  

           BIÇAK

    Saat 20:00'de Volkan işten geldi. Kapıyı çaldı. Açan olmayınca anahtarlarını kullandı. Bütün sesleri çok net bir şekilde duyabiliyordum. Volkan'ın kapıyı kapatması, anahtarları kapının yanındaki kaseye fırlatması. Hepsi hepsi çok net, sanki hemen yanımda kulağımın dibinde oluyordu.

- Canan....

-..........

- Ben geldim hayatım nerdesin?

     Volkan, ilk güne nazaran bu sefer daha deneyimliydi. Direkt beni sabah bıraktığı yere, mutfağa baktı. Orada yoktum. Sırasıyla banyo, yatak odası derken en sonunda merdivenlerden yukarı çıkıp kullanılmayan odaya geldi. Nihayet beni buldu.

- Aman Allahım Canan ne oldu sana?

      Volkan korku ve hayretler içerisinde beni bir yandan sarsıp diğer yandan da konuşturmaya çalışıyordu. Kas katı kesilmiş bedenimi sıcacık kucağına alıp yatak odasına götürdü. Onu çok net duyabiliyordum. Bilincim yerindeydi. Ama konuşamıyor, hareket dahi edemiyordum. Volkan beni yavaşça yatağa bıraktı. Çarpık ellerimi ve ayaklarımı incelemeye başladı. Tavana dikilmiş olan Kocaman irileşmiş gözlerime bakıyor ve neden böyle olmuş olabileceğini düşünüyordu. Artık olanlar konturolden çıkmıştı. Bütün bu olanların psikiyatristlerle alakası yoktu. Bu tamamen bir oyalamaydı. Volkan kolyeme baktı. Herhangi olağanüstü birşey yoktu. Kolyeme uzandı. Onu çıkartmaya çalıştı. Ama kolye çıkmıyordu. Volkan korkmaya başlamıştı. Kolyeyi kırmaya çalıştı, fakat başarılı olamadı. İçinden gelen öfkeyi hissedebiliyordum. İçindeki öfkenin yüzüne verdiği ifadeyle kolyemi avuçlarının arasına alıp sıkıca kavradı. Ve olan tüm gücüyle hızla çekti. Kolye yerinden oynamamıştı bile. Ama daha kötü birşey olmuştu. Ben kolyemi çıkartılmaya çalışıldığını anlayınca daha hırıltılı sesler çıkartarak derin derin nefes alıp vermeye başladım. Volkan tavana dikilmiş gözlerime bakıp bir yandan da kolyemi alma çalışmalarına devam ediyordu. Aklına parlak bir fikir gelmişti sanırım. Hızla yerinden kalkıp yatağın sol tarafındaki çekmeceyi açtı. Maket bıçağını aldı. Tekrar yatağın kenarına gelip yanıma oturdu. Yüzüme baktı. Beni yatağa yatırdığından beri yüz ifademde herhangi bir değişme olmamıştı. Yine aynı irileşmiş korkunç gözlerim tavana dikilmiş, çarpık ellerim, ayaklarım, çamaşır suyunda beklemekten tahriş olmuş gibi buruşuk kuru çatlak mor dudaklarım ve kirlenmeyi anımsatan yüzümdeki iri iri siyah lekeler gözlerimin altındaki siyahlıklarla orada öylece çaresizce yatıyordum. Volkan, kolyemi avuçlarının arasına aldı ve elindeki maket bıçağıyla içini açmaya çalıştı. İşte tam o sırada, ben tavana dikilmiş korkunç gözlerimi, ani bir hareketle ona çevirdim. Çürümüş, araları açık dişlerimi göstererek ona kızdığımı ifade eden birşeyler söyledim. Volkan korkuyla elini çekti.

- Sen kimsin, karımdan ne istiyorsun?

    Volkan'ın söylediklerini duyabiliyordum. Ona, beni kurtarmasını söylemeye çalıştım, fakat gırtlağımdan çıkan hırıltılı ses, onun birşey anlamamasını sağlıyordu. Volkan tekrar hiçbir şeye aldırmadan kolyemi açmaya çalıştı. Ben hızla ayağa kalktım. Volkan'ı boğazından tutup havaya kaldırdım. Volkan çaresizce ellerimde, benim kendime gelmemi bekliyordu.

- Canan... Benim...Eşin... Volkanım ben...

     Volkan kesik kesik konuşabiliyordu. Onu hızla yere fırlattım. Koşarak mutfağa indim. Ben mutfakta bıçak ararken Volkan, arkamdan gelip beni etkisiz hale getirmeyi başardı. Ellerimi ve ayaklarımı bağladı. Tekrar yatak odasına çıkardı. Beni yatağa bağladı. Ağzımdan çıkan hırıltılı tiz sesimle;

- Seni öldüreceğim!

diye bağırdım. Volkan, o konuşanın ben olmadığını anlamıştı.

- Sen kimsin?

- Öldüreceğim seni...

- Karımdan ne istiyorsun?

- Karının ruhu, bedenimde can çekişiyor...

- Onu rahat bırak...

- Onun ruhunu ateşlerin içine sürükleyeceğim. Ben ve arkadaşlarım, onun kanını emecekler...

     Volkan duydukları karşısında neye uğradığını şaşırmıştı. Derhal çalışma odasına gidip bilgisayarını açtı. Biraz araştırma yaptı. Doğru düzgün işe yarar birşey bulamadı. Tam vazgeçecekken girdiği bir sitenin yorumlarında bir yazı gördü.

      "Merhaba ben Fatih. Yaklaşık bir ay önce benimde başımdan böyle bir olay geçti. Eşim uzun süre huzursuzdu. Sürekli bana bir sesler duyduğunu söylüyordu. Ama ben pek aldırış etmedim. Taki bir gün işten gelip onun yamulmuş ellerini ve ayaklarını görene kadar. Sonunda bunu bir arkadaşimla paylaştım ve o bana büyü olabileceğini söyledi. Gerekenleri yaptık. Şimdi herşey yolunda gidiyor."

       Volkan aradığını bulmuştu. Evet Canan'ın başına gelen de böyle bir şey olmalıydı. İyi de bunun çaresi neydi. Adam herşeyi yazmış ama nasıl kurtulduğunu yazmamştı. Adamın g-mailini bulup ona bir mail gönderdim. Ama cevap gelmedi. O gece yattım. Sabah ilk işim Fatih'i bulmak olacaktı. Yukarıya çıkıp Canan'a baktım. Uyuyordu. Dünya güzeli bir kadın, nasıl bu hale gelmişti. Gözlerimin önünde böyle hızla değişiyor olması ne kadar tuhaftı. Canan çok güçlü bir kadındı. Mücadeleci bir ruha sahipti. Ona bu yüzden aşık olmuştum. Hiç bir güç kolay kolay onu deviremezdi. Ama şimdi nasıl olurda böyle çaresizce elleri ayakları yatağa bağlı, zayıf, zavallı biri gibi yatıyor olabilirdi ki? İnanılır gibi değildi.

- Kurtaracağım seni Canan. Kurataracağım aşkım...

     Volkan'ın söylediklerini duymuştum. Volkan aşağı indi. Oturma odasında kanepede yattı.

   "Ben bağlı olduğum iplerden kurtuldum. Aşağı indim. Mutfağa gidip bayramlarda et kesmek için kullandığımız bıçağı aldım. Sessizce Volkanın yattığı kanepeye yaklaştım. Volkan uyuyordu. Belli ki bu gün olanlar onu çok yormuştu. Uzun bir müddet başında öylece bekledim. İçimde her ne varsa o şey beni tamamen ele geçirmişti. O şey ne isterse bedenim oraya gidiyordu. Evet beden bana ait değildi artık. Bıçağı iki elimle kavradım. Yukarıya kaldırdım. Bıçak yukarıda başımın üstündeydi. İçimdeki Volkan'a olan öfke, büyüdü büyüdü. Artık hiçbir şey düşünemez olmuştum. İçimde sadece bir kin ve öfke vardı. Hiçbir şey düşünemiyordum. Sadece aklımda tek bir düşünce vardı. O bıçağı hızla Volkan'ın karnına batırmak ve doyana kadar kanını emmek. Evet sıçak kırmızı kan. Gözümde belirdi bir anda. Ağzım sulanmıştı. Günlerdir birşey yemiyordum. Volkanın zorla yedirdiği birkaç lokmayıda işkenceyle geri kusuyordum. Açtım. Ve şimdi Volkan ellerimdeydi. Şimdi tam sırasıydı. Bıçağı hızla indırdim ve........"

BÜYÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin