6.BÖLÜM

583 21 6
                                    

TAVAN ARASI

Volkan başını iki eli arasına alıp çaresizce masanın yanında sandalyede oturuyordu. Murat duyduklarınin şokunu hala atlatamamıştı.

- O hocanın cinlerden biri olduğuna emin misin?

- Evet.

- Peki nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?

- Biz de boş değiliz herhalde. Ben askerden geldikten sonra bir röportaj okumuştum. Orada kötü cinler kıza musallat oluyorlar. Babası bir yerden hoca bulup getiriyor. İki gün sonra baktıklarında hoca evde ölü bulunuyor. Sonra babası başka bir hoca getirtiyor. Ölen hocanın evinde geniş çapli bir araştırma yapılıyor. Hocaya ait bir günlük buluyorlar.Ölen hoca Müslüman cinmiş. Kıza yardım etmek istediği için öldürmüşler.

- Nerde okudun bunu?

- Hani benim şu bi aralar bağımlısı olduğum bir dergi vardıya.

- Şizofrenik hayatlar?

- Evet orda okudum.

- Gerçek olduğuna emin misin? Bazen bende raytinglerim çoğalsın diye olmayan şeyleri yazıyorum.

- Yok bundan eminim. Daha sonra adamı aynı derginin radyo kanalına çıkarttılar. Aynı şeyleri orada da söyledi.

- Vay bee. Ben bunlardan nasıl geri kaldım yaa! Şimdi ne yapmayı düşünüyorsun?

- Ben Canan'ın ilk fenalaştığında internetten bir araştırma yapmıştım. Girdiğim sitelerden birinde bir yorum gördüm. Adam benim yaşadıklarımın aynısını karısıyla yaşamış.

- Eee!!

- Eesi işte, bir hoca bulmuş, çözmüş.

-Nasıl çözmüş?

- Bilmiyorum. Adam herşeyi yazmış bi onu yazmamış.

- Abi ne duruyorsun adama ulaşsana?

- Yorum yaptığı g-mailinden mesaj bıraktım. Cevap gelmedi.

- Ne zaman baktın?

- İki hafta önceydi herhalde.

- Abi kızma ama vallaha aklını yemişsin sen. Yani seni tanımasam bu rahatlığınla büyüyü senin yaptığını düşüneceğim.

- Ya ne yapabilirim ben. Kendi alemlerinden gelen cin bile yapamadı. Ben mi yapacağım?

- Yav abi sen kalk, ne dediğini bilmiyorsun. Çabuk mailine bak. Nerede bilgisayar?

Volkan bilgisayarı getirdi. Şifreyi girip maillerine baktı. Ama cevap gelmemişti.

- Al işte sana söylemiştim, ne yapacağız şimdi?

- Bilgisayarına bağlanıp adresini bulacağız.

- Nasıl yapacaksın bunu?

- Bilgisayarcı bir tanıdığım var ona soracağım.

Dedi ve apar topar dışarı çıktı. Volkan çaresizce yukarı çıkıp, Canan'ın yanına gitti. Canan olduğu yerde simsiyah yüzüyle yatıyor, Volkan onu gördükçe kahroluyordu. Murat kendinden emin bir şekilde bir işe girişmişti. Ama Volkan'ın hiç umudu yoktu. Bir buçuk saat sonra zil çaldı. Volkan umutsuzca kapıya gitti. Kendini olumsuz habere hazırlamıştı. Ama Murat adresi bulmuş bir şekilde ona uzattı. Volkan çok şaşırmıştı.Kaybolan umudu tekrardan yeşermişti.

- Adresi buldum. Al sen şu bilgisayarı, ben adamın yanına gidiyorum.

Volkan şaşkın gözlerle Murat'a bakıyordu. Nihayet kapıyı kapatıp bilgisayarını masanın üzerine bıraktı. Şimdi gözünü bir an bile olsun saatten ayırmayıp Murat'ın gelmesini dört gözle bekliyordu. Saatler dakikalar geçmek bilmiyordu.

1 saat sonra zil çaldı, gelen Murat'tı. Yüzündeki ifadeden anlaşılan, olumlu bir cevapla gelmemişti.

- Ne oldu?

Murat, başarısızlığın vermiş olduğu yorgunlukla içeriye girdi. Ceketini kanepeye gelişi güzel fırlattı. Ellerini beline koyup dudaklarını ısırdı. Volkan kapıyı kapatıp yanına geldi. Murat;

- Adam o evden taşınmış. Bilgisayarını da değiştirmiş.

Volkan sanki böyle bir haber bekliyormuş gibi, hiç oralı bile olmadı. Masaya dönüp alaylı bir tavırla örtünün deliklerini parmagına geçirip, abuk subuk hareketler yapıyor, ağzını oraya buraya yamultuyordu. Murat, yüzünü Volkan'a çevirdi. Volkan'ın bu rahat tavrını görünce;

- Valla sen iyi değilsin. Sende de var bir şeyler. Ne yapacağız diye sormayacak mısın?

Volkan;

- Aç mısın? diye sordu.

Murat, Volkan'ın bu vurdum duymaz tavırları karşısında hayrte düşmüştü.

Volkan;

- Lahmacun mu, döner mi? diye sorusunu yineledi.

Murat alaylı bir tebessüm edip Canan'ın yanına gitti.

Canan, Cananlıktan çıkmış artık korkunç bir yaratığa dönüşmüştü. Kapı çaldı. Ama bakan olmadı. Murat aşagı inip kapıyı açtı. Volkan yine dediğini yapmış dürüm sipariş etmişti. Murat kapıyı kapatıp Volkan'a seslendi.

- Abi siparişin geldi.

- Lavabodayım geliyorum. Sen başla.

Yemeklerini yedikten sonra Volkan ceketini alıp kapıya doğru ileredi. Bunu gören Murat sordu;

- Nereye?

- Nalbura.

- Niye?

- Canan'ı iplerle bırakacak değilim herhalde. Kelepçe, zincir vs. sağlam birşeyler alacağım. Bu gece de tepemde elinde bıçakla bir kadın görmek istemiyorum.

dedi ve gitti. Murat gerçekten anlam veremiyordu. Volkan gelene kadar neler yapabileceğini düşündü aklına parlak bir fikir geldi. Volkan gelir gelmez bunu ona söyleyecekti.

Akşam saat 10:20 civarlarında kapı çaldı. Gelen Volkan'dı.

- Nerdeydin bu saate kadar?

- İş yerinde..

- İş yerinde?

- Evet..

- Senin karın içerde yatak odanda hızla canavara dönüşürken sen iş mi düşündün?

Volkan cevap vermedi. Oturma odasına geçti. Deri kanepelerden birine uzanıp derin bir uykuya daldı.

Volkan yine korkunç bir kabusla yattığı yerden sıçrayarak kalktı. Nefes nefese kalmıştı. Saate baktı. 2:00'yi gösteriyordu. Tekrardan başını yastığa koydu. Canan'ın iniltileri duyuluyordu. Yattığı yerden doğruldu. Anlaşıldı, yine ona uyku yoktu. Ama içi rahattı. Hiç değilse ansızın başında eli bıçaklı bir kadın görme korkusu yaşamıyordu. Kendisinin karısıni zincirlediğine inanamıyordu.

Volkan bu düşünceler içerisindeyken tavan arasından tıkırtılar duydu. Derhal yatağından fırladı. Murat'a baktı. Uyuyordu. Volkan, soğuk kanlılığını muhafaza ederek merdivenlerden yukarı çıktı. Canan'ın iniltileri ve tavan arasındaki tıkırtılar devam ediyordu. Volkan tavan arasına geldi. Yaşadıklarından bezmişcesine içeri girdi. Uğultular çoğaldı. Etrafında hızla dönen karaltılar, sanki onu delirtmeye çalışıyordu. Volkan;

- Yeter artık ne istiyorsunuz ? diye bağırmaya başladı. Karaltılar Volkan'ın etrafında halka oluşturmuş hızla dönüyorlardı. Volkan bitkin bir şekilde "yeter artık, yeter, yeter" diyerek dizlerinin üzerine çöktü ve avazı çıktığı kadar bağırarak ağladı.

- Yeteer, yeteeer, yeteerr

BÜYÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin