8.BÖLÜM

494 19 2
                                    

     CANAN NEREDE?
    
    

     Sesleri duyar duymaz hoca yukarı çıktı. Yatak odasına geldiğinde benim yerimde, kırılmış zincirler ve hocanın yaptığı muskadan başka birşey yoktu. Hoca, Murat ve Volkan öylece boş yatağa bakıyorlardı. Volkan;

- Canan... Canan nerede? diye yutkunarak sordu.

Hoca sinirli bir şekilde Volkan'ın yakasından tutup sarsarak;

- Beğendin mi yaptığını?

Volkan çok korkmuştu. Hoca;

-Onu götürdüler.

Volkan;

- Ki, kim götürdü?

Hoca Volkan'a döndü. Sert bir bakış attı. Onu ensesinden tutup tavan arasına çıkarttı.

  - Bak çocuk, burda yalnız değilsin sen. Bu evde kaç kişiyle yaşıyorsun sen biliyor musun? Durumunuzun ne kadar ciddi olduğunun farkında değilsiniz siz. dedi. Sonra Murat'a dönüp;

- Yaptığım karışımı getir bana;

Murat karışımı getirdi. Hoca birşeyler okudu üfledi. Sonra Volkan'ın ensesinden tutup silkeleyerek;

- Hazır misin?

Volkan ürkek ve suçluluk ifadesiyle;

- Ne, neye? diye sordu.

Hoca;

- Bu evde kaç kişi olduğunuzu görmeye.

Volkan daha cevap vermeden, hoca yaptığı karışımı etrafa, birşeyler okuyarak döktü. Volkan'ın kalbi yerinden çıkacakmış gibi oldu. Bir sürü siyahi yaratıklar, sayısızca... Hepsi ona bakıyordu. Volkan gözlerini kapatıp dizleri üzerine çöktü. "Canan" diyerek ağlamaya başladı. "Özür dilerim Canan, beni affet!"
      Volkan'ı ensesinden tutup kaldırdı.

- Bana bak, şimdi beni iyi dinle. Diyeceğim herşeyi harfiyyen yerine getireceksin. Aksi takdirde buradan hiçbirimiz sağ çıkamayız. Duydun mu beni?

- Duydum...

- Geçen seferkinde de duymuştun.

       Hoca tavan arasında Volkan'dan bir örtü istedi. Hoca Volkan'ın getirdiği beyaz örtüyü yere serdi. Üzerine oturdu. Volkan ve Murat'ta çember şeklinde oturdular. Hoca ortaya, okuduğu suyu ve sirkeyi koydu. Bir kâsede karıştırdı. Sonra Canan'ın yakasından çıkarttığı muskayı istedi. Volkan muskayı getirdi. Hoca suya birşeyler okudu. Ateş yakıp suya attı. Hoca okumalarını şiddetlendirdi. Biranda okumayı kesip korku dolu gözlerle Volkan'a baktı. Volkan olduğu yerde irkildi. Hoca;

- Canan'ı götürüyorlar. dedi.

Volkan'ın korkudan adeta dili tutulmuştu. Birşey sormak hiç aklına gelmemışti. Murat sordu;

- Nereye?

Hoca biçimsiz top kafasını Volkan'ın ürkek suratından çevirip, Murat'a döndü.

- Toprağın altına sürüklüyorlar. Diri diri.

Volkan'a dönerek;

- Ve bunların hepsi senin yüzünden oldu. dedi.

Murat;

- Peki geri getirebilecek miyiz hocam?

- Çalışacağım...

Hoca suya okumaya devam ediyordu. Okumalarını kâh şiddetlendirip, kâh yavaşlatıyordu. Volkan ve Murat, artık bu işin biran evvel sonuçlanmasını istiyorlardı. Ne güzel herşey düzelecek, Volkan ve Canan'ında diğer aileler gibi bir hayatı olacaktı. Ama Volkan her zamanki gibi bunuda tam zirveye ulaşacakken mahvetmişti.Hoca okumalarını kesip muskayı aldı. Muskayı suyun içerisine attı. Volkan ve Murat'a dönerek;

- Şimdi beni iyi dinleyin. Canan onların elinde. Diri diri toprağa sürüklüyorlar. Yerin en altına. Ben bu muskayı önce ona göndereceğim. Eğer işler yolunda giderse onlarla beraber Canan'da buraya gelir. Murat sordu;

- Peki ya gitmezse?

- Eğer gitmezse sadece onlar gelir ve buradan sağ çıkma ihtimalimiz yüzde 1e düşer. Sizden istediğim, onlar her halükarda buraya gelecekler. Eğer korktuğunuzu anlarlarsa sizde kalıcı bir hasar bırakabilirler. Ne olursa olsun, sakın gözünüzü açmayın ve yerinizden kımıldamayın.

Volkan ve Murat tamam anlamında başlarını salladılar. Herkes gözlerini kapattı. Hoca muskayı suyun içine attı. Bir şeyler okumaya başladı. Az sonra muska suyun içerisinde kayboldu. Hoca muskayı bana göndermeyi başarmıştı. Şimdi asıl merak edilen şey, ben gelebilecek miydim? Hoca hiç ara vermeden okumalarına devam ediyordu. Az sonra beklenen yaratıklar gelmişti.  işte korktukları başlarına gelmiş, ben yanlarında yoktum. Şimdi her şey iki kat daha fazla zorlaşmıştı. Volkan ve Murat, hocanın dediklerini aynen yapıyorlardı. Etrafta bir sürü karaltı vardı. Ben ise öyle acı çekiyordum ki? Bütün kemiklerim iliklerine kadar o acıyı hissediyordu. Toprağın altında nefes alamayıp defalarca boğulup tekrar diriliyordum. Aynı acıyı tekrar tekrar yaşıyordum. Ruhum bedenimde değildi evet, o yaratığın bedenindeydi. Ama ben o acıyı hissedebiliyordum. Volkan,  üzerinde bulunan ağırlıktan dolayı neredeyse düşüp bayılacaktı. Hoca hiç durmadan bağırarak okumalarına devam ediyordu. Biranda uğultu koptu. Birşey Volkan'ı yakasından tuttu havaya kaldırdı. Volkan'ı duvara fırlattı. Volkan tam gözünü açıp bağıracaktı ki, hocanın tembihlerini hatırladı. Gözünü açmadı, korktuğunu belli etmedi. Bu sefer o yaratık Murat'a yaklaştı. Hoca hızlı birşekilde başını Murat'a çevirdi. O yaratık Murat'ı boğazından tutup havaya kaldırdı. Bir müddet havada tuttu. Sonra yere fırlattı. Murat'ta hocanın söylediklerinden dışarı, bir harf dahi çıkmamıştı. Ortalığı bir kükreme sesi kapladı. O yaratık yerde düşmüş yatıyordu. Hoca gözünü açtı. Okumalarını yüksek sesten fısıltıya indirdi. Önündeki sudan hepimizin üzerine döktü. Volkan'ın korkudan tirtir titrediğini gören hoca gülerek;

- Artık gözlerini açabilirsin sorumsuz oğlan. diye kinayeli konuştu. Volkan gözünü açtığında yerde yatanın biricik karısı Canan olduğunu gördü. Meğer o gelen yaratık Canan'mış. Onun ruhunu ele geçirmişler. Kendi bendenlerinde hapsetmişler. Volkan koşarak yerde yatan Canan'a sarıldı. Ağladı ağladı. Canan gözünü açtı. Yorgun, bitkin, halsiz bir şekilde dudaklarını kıpırdattı;

- Banyo... Sadece banyo yapmak istiyorum. Volkan gülerek ağlamaya devam etti. Karısının başını göğsüne bastırarak!

- Geçti artık hayatım herşey bitti.

     Hoca, Murat'a, Volkan'a ve bana bir muska yazdı. Bunu boynumuzdan çıkartmamamızı sıkı sıkı tembihledi. Sonra sırasıyla evdeki bütün gizli büyüleri bulup yaktı. En son kolyeye baktı. Hoca bana elini uzatıp kolyeyi vermem için işaret yaptı. Ben kolyeyi çıkarttığim anda üzerimde bir hafifleme hissettim. Boynumda bir boşluk oldu. Volkan;

- Ben denedim çıkaramadım hocam, dedi

- Evet sen çıkaramazsın zaten, söz vermiş çıkartmamak için. Ancak kendisi çıkartabilir.

Murat!

- Peki büyüyü yapan kim? diye sordu.

Hoca gülümsedi.

-  Yapılan biliyor. Dile getirmeye gerek yok dedi.

   Evet gerçektende Volkan'da, bende büyüyü kimin yaptığını çok iyi biliyorduk. Ama bilmediğimiz tek şey Melis bunu neden yaptı? Volkan'la birbirimiza baktık. Volkan gülümsedi. Odaya gidip çekmeceyi açtı. Bir kutu çıkarttı. Bana getirdi.

- Bunu sana almıştım. Şu tavan arasında seni ilk baygın gördüğüm gün. diyerek kutuyu açtı kolyeyi çıkarttı. Bana taktıktan sonra birbirimize sarılarak ;

- Teşekkür ederim Volkan. Herşey için teşekkür ederim. Seni çok seviyorum.

- Bende canım bende....

       

BÜYÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin