beşinci bölüm

259 26 16
                                    

sınavları, dersleri ve birkaç şeyi de hallettikten sonra ilham perilerini yatağımın başucuna bağladım. Artık kaçamazlar ve bana zorla ilham vermek zorundalar.

nico birkaç yıl önceki kendine baksa kış mevsiminden nefret ettiğini görürdü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

nico birkaç yıl önceki kendine baksa kış mevsiminden nefret ettiğini görürdü. ama şimdiki hâli kış mevsimini oldukça güzel buluyordu. will'e sokulabilecek bir fırsatı da oluyordu hem.

"bence bahçeye çıkıp kardan adam yapmalıyız." dedi will, nico'nun kafasını göğsünden kaldırırken. nico homurdanarak kafasını kaldırdı ve gerindi. "ben çabuk hasta oluyorum."

"bir doktorun sevgilisisin nico. ayrıca, sıkıca giyinip sana yaptığım çayları içersen pek de bir şey olmaz." will nico'nun karşı koyamadığı o gülümsemelerden birisini atınca nico reddedemedi.

"sence nasıl bir kardan adam yapmalıyız?" dedi nico boğuk bir sesle. yüzünü atkısına gömmüştü. will eldivenli elini çenesine koymuştu. "insansı prens yapalım. şapkası da hamburger kutusundan olsun."

"sen şaka mısın will? heykeltıraş değiliz biz."
"biliyorum. denemekten zarar gelmez." will gülümseyip ellerini çırptı. "hem onu sana benzetelim."
"will, eğer kardan adamı bana benzetmeye çalışırsan seni öldürürüm."
"bebeğim bugün yataktan ters kalkmış." will kıkırdayıp kara eğildi ve kendi kendine şarkı mırıldanmaya başlarken ayakları yapmaya başladı.

nico'nun yüzü kırmızıydı ama bunun sebebi soğuk muydu yoksa will'in ona "bebeğim" demesi miydi bilmiyordu. sessizce yanına geldi ve o da "insansı kardan prens"i yapmaya koyuldu.

"keşke leo ve diğerleri de burada olsaydı. çok çılgınca şeyler yapardık."
"hm, sanırım. özellikle leo ve percy varsa." dedi nico bacağı düzeltirken. "bu arada, kollarını nasıl yapacağız bunun will?"

"hiçbir fikrim yok. heykeltıraş değilim ben." will nico'nun kaşlarını çatmış suratına bakıp gülümsedi.

"bugün amma da sinir bozucuyum." nico sinir olamıyordu. will'e karşı sinir olamazdı da. will onun gözünde çok mükemmeldi. yine de renk vermemek için hıhladı. "evet, kesinlikle."

sessizce kardan adamı yapmaya çalışırken ortalarında yere düşen kartopu ile ikisi de duraksadı.

"merhaba, aşk kuşları!" yolun diğer tarafından renkli saçlı kadın ikinci bir kartopu fırlattı. will'in suratında parçalananınca kadın kahkaha attı. nico kabul etmeliydi bu oldukça güzel bir atıştı.

will yüzündeki karı silip elini salladı. "sana da merhaba kayla!"

kayla ıslık çalarak karşıya geçerek bahçelerine girdi. "texas çocuğu bu soğukta dışarı mı çıkıyor?" will güldü. "bu hava bir kanadalı için sıcak olmalı." italyan nico bu sohbete katılamıyordu ne yazık ki.

"sen nasılsın ölü adam?" kayla nico'ya döndü. "hâlâ ölüyüm maalesef." nico başını iki yana salladı.

will nico'nun omzuna kolunu attı ve kafasını kafasına yasladı. "zombiler her zaman çekici gelmiştir." nico pembeleşmemek için kendini zor tuttu. will'in ona iltifat etmesine alışması gerekiyordu oysa!

kayla eğilip kartopu yaptıktan sonra bir elinden bir eline atmaya başladı. "her neyse, austin ile dolaşacaktık. daha fazla geç kalırsam içimi o müzik aletleriyle falan deşer."

"iyi eğlenceler." dedi will gülümseyerek.
"size de aşk kuşları. yürümeye başlarken kartopunu onlara attı ama bu sefer hiç kimseye çarpmadı. "tüh!"

"yüzün acıdı mı kartopu çarptığında?" nico bir süre daha kayla'nın arkasından baktı ve will'e döndü. "hayır, iyiyim merak etme. ben doktorum." nico ona bakakaldı. "will doktor olup canı acıyan ve yaralanan bir sürü kişi var."

will, pfflayıp yüzüne eğildi ve nico'nun burnunu bupladı. "benim için endişeleniyor musun sen?" gülümsedi. ah, o gülümseme dünyadaki tüm buzları eritebilirdi.

"hayır," gözlerini kaçırdı nico ve sonra will'in omzuna vurdu, "tabii ki de senin için endişeleneceğim, sen sevgilimsin." nico will'in boynuna sarıldı. küçük kıkırtıyla nico'nun omzuna gömüldü will.

"seni seviyorum mcdonald's prensi."

remember me'solangeloHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin