Yüzümdeki çiziklerin acısı yüzünden mızmızlanarak beni bekleyen Omii'nin yanına geldim.
"Yakaladılar, tam bir eşkiyaydı."
Gülüp çantamı bana uzattığında; çantamı tek omzuma yerleştirip dağılmış saçlarımı düzeltmeye çalıştım.
Altı üstü kusmuştum neden böylesine dayak yemiştim ki?"Nasıl yakalandın?"
"Sıkıştırdılar."
Omii önden gitmeye başlayınca bende onu takip etmiştim.
"Saçmalığa baksana, rahat rahat kusamıyorum bile."
"Hâla kızın haklı olduğunu düşünüyorum."
Arkadan gelmeyi bırakıp tam yanına, hatta önüne geçtiğimde kaşlarımı çattım.
"Sen bana asla hak vermezsin ki zaten."
"Haklı değilmişsin demek ki."
Gözlerimi devirip ters yürümeyi bırakmış, bu sefer cidden yanına geçmiştim.
Hava kararmıştı, muhtamelen saat onu geçmişti.
Otobüs durağında beklemeye başladığımızda ben oturmuştum o ise ayakta kalmıştı."Acıyor mu?"
Bir kaç dakika sessizliğin ardından sorduğu soruyla elim istemsizce yüzümdeki tırnak izine gitti.
Hayvan gibi acıyordu hemde."Biraz."
Güldüğünde bana biraz yaklaşmıştı. Tepkisizce yapacağı şeyi izliyordum. Elini yanağıma koyup baş parmağıyla yaranın üzerini hafifçe geçtiğinde sırıtmıştı.
"Hak ettin."
"Şerefsiz."
Ne kadar sessizce söylesemde duymuştu, ona hakaret etmem ne kadar hoşuna gidiyorsa bu daha çok gülmesine sebep olmuştu.
Elini yanağımdan çektiğinde bir kaç saniyeliğine alıştığım sıcaklığın yok olması beni biraz üzmüştü."Neyse, bizim ev buralara yakın zaten yürüyerek gideyim ben."
Ayağa kalkıp yolun tersini gösterdiğimde yaslandığı demir sütundan doğrulmuştu.
"Bırakayım mı?"
"Hayır tabii ki, çocuk muyum ben?"
"Bırakayım."
"Bana küçük çocukmuşum muamelesi yapıyorsun."
Yürümem için omzumu ittirdiğinde onu zorlamadan yürümüştüm.
"Öylesin çünkü."
Yolun yarısını itirazlarımı sıralayarak geçirmiştim, o ise dinliyormuş gibi görünerek.
Eminim ki tek bir kelimesini bile dinlememişti.
Sonra ne kadar gururum incinsede kızların beni nasıl dövdüğünü anlatmıştım.
Resmen eve geldiğim için mutsuz gibi hissediyordum."Teşekkür ederim."
Aniden anlattığım şeyi teşekkürle böldüğümde bir kaç saniyeliğine gülmüş geri dönmek için adımlarını geriletmişti.
"Rica ederim."
Evin önünde beklerken onun benden uzaklaşmasını izliyordum.
Ya şimdi yada hiçti."Omii!"
O bana daha yeni dönmüşken dudaklarına atlamamla hiçbir tepki vermesine izin vermemiştim. Dudaklarının üzerine yumuşak bir baskı yaratmıştım. Aynı yumuşaklıkla alt dudağını dudaklarımın arasına almış yavaşça öpmüştüm. O kadar hızlı gelip yavaş hareket eden tek insan olabilirdim.
Bunu sadece bununla sonlandırmayı düşünsemde belimde hissettiğim eliyle onun biraz olsun bile şaşırmadığını fark etmiştim. Bir kaç saniyeliğine ayrılan dudaklarımızı tekrar birleştirmişti. Sadece ne yapacağımı bilemeden üstünlüğü eline almasına izin vermiştim. Hiç vakit kaybetmeden dilini damağımda gezdirmişti. Bir kaç saniye boyunca bunu yapmış, ardından dilini dilimin altında hissetmiş; ağzımı aralama gereği duymuştum. Her geçen saniye başlattığım french kiss'i derinleşitiriyordu.
Ben ise ona teslim olmaktan başka bir şey yapamıyordum.
Bir süre sonra nefes nefese ayrıldığımızda utançtan ölmek üzereydim ama sırıtmama engel olamıyordum."Kalktı mı artık?"
"İndirecek misin?"
Sırıtmama sırıtmayla karşılık verince istemsizce yutkundum.
Osamu haklıydı...
Sakusa'dan hoşlanıyordum ve kölesi dahi olurdum.
Bir kez daha dudaklarına atladığımda gerilen dudakları sayesinde güldüğünü hissetmiştim.
Bunun sonunu düşünmemiştim bile.Geliyor gelmekte olan😔😷
ŞİMDİ OKUDUĞUN
asexual
FanfictionAtsumu, Sakusa'nın aseksüel olduğuna inanmıyordu. [sakuatsu] [haikyuu] [for: yunalai☆] [tamamlandı]