23.BÖLÜM

43 9 33
                                    

Zaman üfler mi sahiden yaralarının üstünü?

Hatırlatma*
_ Bundan sonra senin patronun o. O sana görev verecek.

Yok artık!

Kapıyı kapatıp giderken boş boş arkasından bakıyordum.
Evde uğraştığım yetmiyor birde burada patronum olarak mı uğraşacağım?
Saçmalık!

_ Merak etme Bong Soo. Saçma dizilerdeki gibi sana defalarca çay ve kahve falan istemeyeceğim. Sadece çalışacağız.

Ha tabi bunu söyledi ya için rahatladı gerçekten!
Saol Jimin.

_ Zaten yapamazsın.

_ Yapmam.

Etrafı göz gezdirince duvar boyundaki camın önünde duran masaya yerleştim. Manzarası harika görünüyordu.

_ Burası benim.

O da önemsemeyerek köşe duvarın önündeki masaya oturdu.

Masada kağıt kalem, dosya ve bilgisayardan başka birşey yoktu.

Jimin'e baktığımda dosyaları inceliyordu.

Beyefendi Rusça biliyor tabi!

_ Sanırım alfabetik sıraya göre dizeceğiz. Baksana herşey imzalı.

_ Neyi?

_ Finansal işleri, muhasebe işleri, yıllık gelir giderler, yıllık sözleşmeleri gibi dosyaları.

Alfabetik sıraya dizmek kolaydı ama sorun benim alfabeyi bilememdi. Onu da bilgisayardan bakarak halledebilirdim.

_ Hepsi ayrı dosyaları mı?
_ Bu kadar çok olduğuna göre.

Çok bilmiş.

_ Eğer hazırsanız toplantı- oooo Bong Soo hanım iyi yeri kapmışız?

_ Hızlı olan kazanır.

_ Ben hazırım.
_ Ben de.

Taehyung'u takip ederek toplantı odasına geçtik.
Taehyung en başa,biz de yanındaki koltuğa oturduk yan yana olacak şekilde.

Gelmeye başlayanları Taehyung bize tanıştırıyordu.

_ Bakın bu Mark Bey.  Benden sonra Mark Bey'e herşeyi sorabilirsiniz. Güvenilir birisi.
_ Yeni çalışan mı Taehyung Bey?
_ Evet. Jimin benin asistanım. Bong Soo da onun yardımcısı.

Mark Bey Jimin'in elini sıkıp bana yaklaştı.

_Memnun oldum bayan.

Elimi tutup öpecekken Jimin elimi çekti sertçe.
Mark Bey eli boş kalınca şaşırarak Jimin'e baktı.

_ Şey toplantı başlıyor yerimize geçsek?

Sesinde sitem vardı.
Ne vardı bu kadar sinirlenecek?

Herkes yerine geçti ancak masanın öbür başı boştu. Sanırım oraya yeni gelecek olan ortak gelecek.

_ Toplantıyı başlatıyorum.

Sözü ilk yaşlı ama bakımlı bir kadın  aldı.

Önündeki kağıda kısa bir göz gezdirdi.
Herkesin önünde bir liste vardı bizim de dahil.
Ben bakmadığım için bir anlamı yoktu benim için. İsimleri okuyamıyorum bile!

_ Şirketimiz yaklaşık 5 aydır diğer ortağın  gitmesiyle zor dönemler yaşadı. Demeye çalıştığım hepimizi birden toparlayacak biri ve deneyimli biri olması gerekiyor. Deneyim süresini 3 yıl değil de 5 yıl yapalım. Ne kadar deneyimli o kadar iyi olur.

Birkaç kişi ona katılmıştı.
Nereden mi anlıyorum?
Yanımdakini çevirmen olarak kullanıyorum da ondan.

Sessizce herşeyi anlatıyordu.

_ Ben katılmıyorum.
Adını öğrendiğim Mark denilen adam elini kaldırmıştı.

_ Deneyim süresini uzatırsak eğer ortak bulmamız zor olabilir.
5 yıl çalışanla 3 yıl çalışanı aynı kefeye koyamayız tabiki ama kişi 5 yıl çalışmıştır ama işini askıya almıştır.3 yıl çalışan ise işini dikkate almıştır ve çok şey öğrenmiştir. Yani deneyim süresi değişmemeli.

Mark'ın böyle demesi üzerine beklemediğim bir anda Jimin elini kaldırdı.

_ Açıkçası size katılmıyorum.

Mark Jimin'e öfkeli bakıyordu.
Kapışma oyunuydu sanki.

_ Siz kişilerin nasıl biri olduğunu anlatmıyor musunuz? 5 yıl çalışan askıya alan insanın hali ile,3 yıl çalışan insanın hali elbet yüzünden belli olur. Ve "düşünebilen"insan bunu kolayca anlayabilir.

Mark jimin'in demesi üzerine hiçbirşey diyemedi. Sadece ona kötü bakarak yetiniyordu. Jimin'in de ondan farkı yoktu.

_ Adama ne dedin de sana böyle bakıyor?
_ Boş konuşmamasını söyledim.

Tabiki inanmadım Jimin'i tam tanımasam da insanları  aşağılacak şeyler söylemezdi.

_ Şaka tabiki. Ona katılmadığını söyledim.

Akıcı konuşamasa da kendini ifade edebilmesi güzeldi.

_ Sinirli niye söylüyorsun? Kibarca söylesene?

_ Sen de elini öptürme o zaman.

Ne alakası var bununla?
Kıskandı mı yani?
Çok saçma.

Mark Bey kafasını sallayıp Jimin'e bakarak birşeyler söyledi.

_ O zaman gelecek olan kişinin deneyimli olup olmadığını siz karar verin Jimin Bey. Madem çok iyi biliyorsunuz. Bunda da bir sorun yoktur umarım.

Jimin masanın altından yumruklarını sıkıyordu.
Tırnaklarnalarını avukatının içine batırıyordu.

_ Sanırım kendinize güvenmiyorsunuz bu görevi bana verdiğiniz için. Ama merak etmeyin sizden daha iyi anlayabilirim.

Sesinde tehtidkar ifade vardı sanki.

Ellerine böyle yapması canını acıtıyor olmalı.

Masanın alından elini tutup yumruk yaptığı elini açtım.

Tırnak izlerinin olduğu yer kızarmıştı.

_ Yapma.

Derken Mark Bey sesini yükselterek çıkış kapısına döndüğünde birşeyler söyledi.

_ Jungkook Bey. Lütfen gelin.

Yanlış mı anladım yoksa Jungkook mu dedi?
Bildiğimiz Jungkook'tan bahsediyorum.

Gözlerimi açarak açılan kapıdan gelen kişiye baktım.

Takım elbisesiyle oldukça ciddi görünüyordu.

Alışverişte de gördüğüm oydu o zaman. Bana çarpıp özür dileyen de oydu.
Biliyordum işte!
Yavaş yavaş masaya yaklaşırken
Herkese başıyla selam veriyordu.
Gözlerimi ondan ayırmazken gözleri beni buldu.

Hafif bir tebessüm ve gözlerinin parlaklığını benden ayırmayarak konuştu.

_ Merhaba. Ben Jungkook. Jeon Jungkook.







Sizce Jungkook'un şirkete gelmesiyle ve Bong Soo'yu girmesiyle neler olabilir?

Jimin Jungkook'u görünce Bong Soo'yu kıskanacak mi dersiniz?


SWAMPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin