- haksızlık - 0 | 3

287 40 41
                                    

Sabah Okulda tasarım bölümünde dersim vardı ardındanda Adrien ile girdiğimiz idda yüzünden Alya'larla sinemaya gitmek yerine basket sahasına gidip çalışacaktım. Kendi özgüvenime güvenmemem gerektiğini böylece yine tekrardan anlamıştım.

Tasarım dersine girdim ve öğretmen gelmedi, ardındanda bizi serbest bıraktılar. Alya ile Nino çekim derslerine girdikleri için ben onlardan o derslerde ayrılmak zorunda kalıyordum.

Basketbol sahasına doğru gittim ve üstümdeki ince siyah montu çıkartıp, topu elime aldım ve başladım.

Diğer potaya Luka'nın geldiği düşünmüştüm çünkü onun sesine benziyordu ve birisiyle konuşuyordu.

"Evet, antrenmana gitmeden önce biraz kendimce antrenman yapmak istedim. Bir hafta daha koçtan azar işitemem." ardından gülmeye başladı. Daha sonrasında bana baktı ve telefondakine veda edip telefonunu kapattı. Ve o da çalışmaya başladı.

Bir süre kendi kendimize sessizce çalışıyorduk ardından o sessizliği bozdu. "Sence kazanacak mısın? Yani kazanacağını düşünüyor musun?"

Açıkçası hiç emin değildim. Hemde hiç.

"Bilemiyorum, kazanamayadabilirim. O basket takımında sonuçta, her gün antrenman yapıyor."

"Evet ama sen ikimizde yendin. Çok zor olmayacak olsa senin için. Çalışırsan başarabilirsin." dedi ve önüne döndü. Haklıydı, çalışırsam hallelerdim.

Ardından ben çalışmamı bitirdikten sonra oradan ayrılırken Luka bana son bir şey daha dedi.

"Ama dikkat et. Adrien çok hilecidir. Kazanmak için her şeyi yapabilir." dedi. Bunu bildiğim iyi oldu.

"O hileciyse, bende dedektifim." dedim ve ona elveda edip oradan ayrılarak evime doğru gittim.
...
"Marinette, dün bari bizimle gelmemene rağmen iyi çalışabildin mi?" dedi Nino.

Bana kesin dün ki filmin harika olduğunu söyleyerek pişmanlık çektirecekti. Bundan biraz bile şüphe dahi duymuyordum. Hep böyle yapardı, yaptı da.

"Biliyor musun? Dün gittiğimiz film harikaydı! Hatta..." o anlatmaya devam ederken bende ona gülümseyerek kafamı sıradaki kollarımın içine soktum ve duymamaya çalıştım.

Ardından kapının oradan birisi benim adımı seslendi."Marinette! Birisi seni çağırıyor. Diğer gruptan olsa gerek." dedi ve kafamı kaldırıp oraya doğru gitmeye başladım. Adrien'dı.

"Maçı bu gün yapalım."

"Daha çalışmadım bile."

"Benim yarın gerçek maçlarım başlıyor."

"Bu gün akşama hava yağmurlu olacak."

"Okulda yaparız."

"Bugün okul erken bitiyor?"

"Okulun dışında yaparız."

Pes etmiyordu ve onu kabul ettim ardından oradan ayrıldı. Sırama geçip geri uyumaya çalıştım ama beceremedim çünkü şu ana kadar sadece bir kere antreman yapabilme şansım olmuştu.

Kaybedecektim. Bu kadar basitti.
...
Akşam olmuştu, bu gün normalde çıktığımızdan daha erken çıkıyorduk çünkü hava yağmurluydu.

Ardından okulun çıkış kapısına gittim ve Adrien'ın beni beklediğini gördüm, onun yanına gittikten sonra okulun dışındaki basket sahasına gittik.

Oraya varana kadar konuşmamıştık, daha sonrasında ben saçımı topladım ve sonrasında o
da yakınındaki banka çantasını koymuştu.

Ah Marinette, ne gerek vardı bunu yapmana. Hem hava yağmurluyken hemde akşamken evde olup film izliyor olabilirdin. Ardından Adrien topu eline aldı ve sektirerek sahanın ortasına doğru geldi.

Bende başlamak için sahanın ortasına gittik. İkimizde birbirimize baktık. "Başlayalım mı?" dedim. Çünkü bu yağmurda hasta olmak isteyeceğim son şey olabilirdi. Ardından beni onayladı.

"Sen hazırsan." ve dediği gibi anında oyunu başlattı. İlk ona yetişemedim çünkü hiç beklemediğim bir anda oyunu başlatmıştı.

Topu ondan almaya çalıştım ve aldım da. Bir süre bendeydi top ve ilk puanı ben almıştım. Ardından ikinci defa oyuna tekrar başladık. Hızlı oynamaya çalışıyordu ama hava yağmurlu olduğundan o da zorlanmış olmalıydı. Bir süre oynadıktan sonra ikimizinde puanları eşitlenmişti. Son atışlardaydık.

Onun postasına çok yaklaşmıştım fakat Adrien sonrasında bir anda durdu ve durmamı söyledi. Ne olduğunu anlamamıştım. Sonrasında bana biraz yaklaştı bir kolunun arkasına topunu sıkıştırarak.

Daha sonrasında bana baktı ve saçımda bir şey olduğunu söyledi. "Saçında bir şey var."  iyide ben hiç bir şey hissetmemiştim bile.

Daha sonrasında elini saçıma götürüyordu ve bana biraz daha yaklaştı o sırada. Donmuştum, manipüle olmuştum ki bir anda aklıma bir şey gelmişti.

"Ama dikkat et. Adrien çok hilecidir.
Kazanmak için her şeyi yapabilir."

Tabii ya. Şu anda Luka'nın dediği şeyi yapıyordu herhalde. Birkaç saniyeliğine yüzümde sırıtma oluştu. Ardından bende ona yaklaştım ve ona bir kaç şey söyledim. Karşılık vermiştim.

"Ben bir dedektifim Adrien. Ve dedektiftiler oyun bozanın kim olduğunu hızlı bir şekilde bulabilir." dedim, bunları duyduktan sonra şaşırdı.

Şaşırmış olacak ki, onun potasına doğru topu benim atmama rağmen, atamamam için engellemeye çalışmadı bile. Ben kazanmıştım, yine. Hemde hiç beklemediğim bir şekilde olmuştu bu defa.

"Tamam, Pazartesi okulda görüşürüz." dedim ve saçlarımı terlediğim için geri açtıktan sonra oradan çantamıda alıp ayrıldım. Hileler bende işe yaramaz.

Arkamdan "Bu haksızlık! Hile kullandın! Beni manipüle ettin!" diye bağırıyordu sadece. Onun bu dediklerinden sonra sadece ona şunları diyebildim,

"Demek taktiğin işe yarıyormuş Adrien." daha sonrasında ona döndüm ve son kez konuştum.

"Bunu öğrendiğiniz iyi oldu, ne dersin?" dedim ve kahkaha atarak sahandan çıktım, onun ise hala orada durduğunu düşünüyordum. Ağaç olabilirsin Adrien. Güzel skor, güzel gün, günüm güzel geçti.
...
— evet, hep genelde klasik olarak Marinette kaybeder ama ben bunu değiştireyim dedim,
her neyse umarım hoşunuza gitmiştir! düşünce ve fikirlerinizi bekliyorum, yakın zamanda tekrar görüşmek üzere!

— kendinize iyi bakın honeybees <3

THE LITTLE GUARDIANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin