- yanlış anlaşılma - 0 | 6

244 31 32
                                    

"Yeni Okul yılı gösterisini sunmak amacıyla iki tane kişi arıyoruz. Bu gruptan katılmak isteyen var mı?" dedi Bayan Democles.

Kimse elini havaya kaldırmadı. Sonrasında hoca buna sinir olmuş olacak ki, kafasına göre seçeceğini söyledi ve bizim gruptan ayrılarak diğer gruba gitti.

Daha sonrasında öğle arasında telefonuma mesaj geldi. Meğersem, rastgele okul numaralarına bakarak yapılmış seçimler.

Aynı şekilde Nino'ya da mesaj gitmişti. O da seslerin açılışından sorumluydu. Onunla beraber gittik fakat ben gittiğime Nino'nun aksine pişman olmuştum. Adrien ile Kagami ve Lila seçilmişti.

Ona baktığımda o da şaşırmış gibi gözüküyordu ve ardından oradaki sorumlu kişi bizi çağırdı ve elimize bir kaç kağıtlar tutuşturdular. Nino müzik işi için yukarıya çıktı, ben ise perdelerin arkasında onlara yardım etmemizi ve kıyafet işleri ile uğraşmamı söyleyen personeli dinleyip onların yanına gittim.

Kagami ile başladım, onun kolunun ölçülerini aldım ve ona birkaç kıyafet sundum. Bazılarını beğenmedi, en sonunda sıkıldığım için kıyafetine ben karar verdim ve ona seçtiğimi giymesini söyledim.

Daha sonrasında Lila'ya geçtim ve onun kolunun ölçülerini almak için metreyi çıkarttığımda ona hafif değmesine rağmen bile direkt gereksiz yere bağırdı.

"Ahhy! Dikkat edebilir misin!? Kollarım önemlidir!" dedi ve onun dediğini takmadan ölçüme devam ettim. Daha sonrasında tekrardan gereksiz yere bağırdı çünkü sözde metre belini fazla sıkmış.

"Yine ne var!? Nedir bir camdan yapılma şey misin sen!? Eğer belin kalınsa bu benim suçum değil!"dedim ve dememle beraber dahada sesli çığlık attı.

"Ah! Beni şu anda kıskandığın ne kadar ortada! Eğer sen bu sunuculukta seçilemediysen bu benim sorunum değil! Ah, ne kadar acımasızsın!" dedi.

Daha fazla bunun kaprislerini çekemezdim. Aynı zamanda yan taraftanda Adrien'ın bize güldüğünü görebiliyordum. Lila'ya karşı çıktım ve söyledim.

"Ahh! Biliyor musun yeter. Madem camdan yapılma bir bebeksin, o zaman kırılmamaya devam et! Seninle daha fazla uğraşamayacağım." dedim ve yerdeki eşyaları toplayıp diğer kişiye geçtim.

Adrien hala az önceki duruma sırıtıyordu, ona kolunu kaldırmasını söyledim ve elimdeki metre ile ölçümleri alıp not defterine yazdım. Tanrım, cidden bana daha güzel bir iş bulamaz mıydın? Diye içimden geçiriyordum boşu boşuna.

— 3. Kişi Anlatımı —

Marinette notlarını alırken Adrien ona bakıyordu. Sonrasında Marinette sahne için birkaç kıyafet getirdi ve aralarından seçmeye başladılar.

İlk başta Adrien'da diğerleri gibi gösterilen çoğu şeyi beğenemedi ve ardından Marinette ona son kalan bir kaç şey daha gösterdi ve sonunda birisine karar verdiler. Daha sonrasında yanlarına Lila geldi.

Ağlıyordu ve Marinette'nin elindeki ölçüyü aldı, "Sen gerçekten tanıdığım en kötü insansın! Hem ölçümü almak istemiyorsun hemde benim yerime seçiliyor ve buna hiç karşı çıkmıyorsun!" dedi.

Sadece hiçbir şey anlamadan ona bakıyordum ve elindeki metreyi elinden alarak konuştum, "Neyden bahsettiğin hakkında hiçbir fikrim yok ama-" derken yanıma Luka geldi ve sunuculuk için yer değiştirildiğini, benim seçildiğimi söyledi.

İlk başta inkar ettim çünkü hem ben bunu daha yeni öğrenmiştim hemde elimde hiçbir bilgi bile yoktu. Bir süre sonra elime kağıt verildi ve yarım saatlik bir bekleme süresi içinde onu ezberlemeye çalıştım.

İkimizde uzakta ayrı köşelere karşı karşıya bekleyip diyeceklerimize bakıyorduk. Evet, daha bunlardan yeni haberimiz olmuştu ama sunuculuk Alya'dan gördüğüm kadarıyla eğlenceli bir şeydi, sanırım.

Ara sıra ona bakıyordum ve o da bana bakıyordu. Bir süre sonra, ışıklardan sorumlu olan Luka, seslerden sorumlu olan Nino beş dakikaya hazırlanmamızı söyledi ve ikimizde olduğumuz yerden kalktık.

Ve sahnenin ortasına gelip perdelerin açılmasını bekledik. Daha sonrasında Adrien bir şeyler dedi.

"Ezberleyebildiğini mi düşünüyorsun?" dedi. Evet, bu sözüne içimden gülmüştüm. Dışımdan ise sadece sırıttım.

"Evet, şahsen bir ultra hileciye göre bunu doğal yollardan kolayca hallettiğimi düşünüyorum. Yoksa yine mi hile kullandın?" dedim. O da güldü.

"Biliyor musun? Elimde olsa hile kullanırdım. Ama henüz öyle bir teknoloji gelişmiş değil." dedi.

"Ah, Adrien için ne kadar üzücü bir durum." dedim. Seyircilerin artık yavaş yavaş geldiğini ve salonun dolduğunu duyabiliyorduk. Bana döndü.

"İnsanları sinir etmek senin için bir numaralı hayat felsefesi gibi bir şey değil mi?" dedi gülümseyerek. Daha sonrasında bende ona döndüm.

"Kendini hileler kullanarak bir şey sanmak, senin için bir numaralı hayat felsefesi değil mi?" dedi. Daha sonrasında bana yaklaştı ve gülerek konuştu.

"İstersen sende hile kullanabilirsin. Mesela benim gibi. Şu anda bile hile kullanıyorum. Bunu biliyor muydun dedektif?" dedi. İşte bunu düşünmemiştim.

Sonrasında bana biraz daha yaklaştı ve tekrar konuştu. "Bende istersem bir dedektif olabilirdim, ama sencede bu fazla sıkıcı olmaz mıydı?" dedi. Ve bana biraz daha yaklaştı. Çok yakındık denilebilirdi.

"Bence hala dedektif olmak için yeteri kadar iyi değilsin acemi dedektif." dedi ve bir anda Nino ve Luka'nın bağırdığı gibi perdeler düştü. Kahretsin.

Seyircilerden birisinin çığlık attığını duymuştum. Bir anda kafamı döndürdüğümde ise, bu Alessia'ydı. Adrien'ın başı derde girmişti anlaşılan. Sonrasında o da bir anda seyircilere döndü ve ona baktı.

Tabii, müdür de oradaydı. Bize sinirli bir şekilde bakıyordu. Ve sanırım benimde başım derde girmişti. Sonrasında birbirimize baktık ve geri onlara baktık.

İkimizde sessiz bir şekilde küfür ettik. Müdürün bakışları ile oradan ayrılmamız gerektiğini anladık.
Tekrardan kendi içimden tekrardım, ben bir okul yılı yaşıyordum! Bu kadar olaylı bir yıl değil!
...

THE LITTLE GUARDIANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin