Giray yine yorucu bir iş gününden sonra eve geldi. Bu yaşta nekadar da zorlanıyordu. Küçüklüğünden beri babası yüzünden çalışmak zorundaydı, yoksa o iğrenç borçlarını kim ödeyecekti? Şimdi ise annesine sağlıklı bir hayat sunmak için çalışıyor ve her ne kadar yorulsa da annesine belli ettirmemeye özen gösteriyordu.
Eve girdi yine annesi üzülmesin diye, yorgunluğunu belli etmeden gülümseyerek içeri seslendi "Annem hanııım, oğlun geldi!"
Ses yoktu. Mutfaktan 'hoşgeldin paşam' diyen bir ses yoktu. Tabakların tıkırtısı yoktu. Ayak sesleri yoktu. Sanki evde yaşam yoktu.
Giray adım adım mutfağa yaklaştı. Göremedi annesini. Belki de lavabodadır diye düşündü ve seslendi "Annem hanım lavaboda mısın?" bekledi... bekledi. Ses yok. Banyoya doğru ellerini yıkamak için yürüdü ve kapıyı açtı...
Sessizlik. Şimdi Giray'ın nefes alışı bile duyulmuyordu, okadar sessizdi. Büyük sessizliğin yerini Giray'ın bağırışları aldı. "ANNEEE!!"
"Anne aç gözünü!"
"Anne konuş benimle!"
"ANNEE bırakma beni anne...!"
-----
Karanlık odanın sessizliği telefon sesi ile bozuldu. Giray aynı rüyaları görmekten okadar yıpranmış ve bıkmıştı ki dayanamıyordu, ama öfkesi onu hayatta tutuyordu. Saate baktı, yine adam gibi uyuyamamış uykusuz ve yorgundu. Kalktı ve pes etmeden arayan kişinin kim olduğunu öğrenmek için telefonun ekranına baktı. Ekranda ki ismi görünce gözlerini devirdi.
Yiğit malı kişisi sizi arıyor...
"Alooooww"
-"Olum bela mısın sen ya?"
"Kardeşim ben senin tatlı belanım, kaç kere konuştuk bunu."
Giray yine Yiğitin saçmalıklarına maruz kaldığı için derin bir iç çekti.
-"Bari bırak uyuyalım be!"
"Kiminle! Benden başkasını koynuna alırsan ayrılırım senden Giray malı!"
Giray, Yiğit'in saçma sapan konuşmalarına kafa sallayıp gülerken zil çaldı. Aynı anda Yiğit telefondan bağırdı.
"Lan olum eve kız mı davet ettin bensi..." Yiğit lafını bitiremeden Giray telefonu yüzüne kapattı. Acele ile dolaba kaldırdığı silahı eline alıp kapıya yürüdü. Silahı havaya doğrultup kapıyı hızla açtı.
"Oha! Salak mısın olum napıyon?" Utku'yu görünce burnundan soluyarak silahı indirdi ve dolaba koymak üzere odasına yürüdü. Utku'nun arkadan söylendiğini duyuyordu ama kulak asmıyordu.
"Adama bak kardeş katili olcak başımıza..."
"Hayır yani ruh hastası falan mısın? Kapıya silah doğrultarak açmak nerden icap etti?"
"Neyseki Yiğit malı burda değil, yoksa biz şimdi ohooo ne uğraşırdık varya..."
-"Tamam olum ya... seni Sedatın adamlarından sandım napim..."
---
Selam! Proloğu nasıl buldunuz?
Ilerleyen bölümlerde hepimiz Giray'ın yorucu geçen geçmişini küçük küçük adımlar ile öğreneceğiz.
Bölümü beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın lütfen😉.
Bölüm sonlarında birkaç sorular soracağım...sormaya çalışacağım.Sizce Sedat kim?
Sizce Giray ona karşı neden kendini korumaya çalıştı?
Okurken hayalgücünüz zahir olsun, düşünceleriniz yorumlara dolsun.🌙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Çığlıklar
Teen FictionHepimizin korkuları vardır değil mi? Girayın da tek bir korkusu vardı. Sevdiklerini kaybetmek. Bu korku onun yakasına yapıştı, onu çok yordu ama Giray bir şekilde ayakta kaldı. Peki ya onu ayakta tutan sevdikleri de yok olursa? Babasının ölümünden...