(Ecmel'in anlatımıyla)
Hafif bir rüzgar, batan güneş sonu olmayan bir kumsal. İşte orda tüm heybeti ile bana yaklaşan cüsse. Üşüyorum. Saçlarım esen rüzgardan dolayı yüzüme çarpıyor ve beni ürpertiyor. Karşımdaki adamın yüzü bulanık ama ben onun yürüyüşünden bile anlayabiliyorum kim olduğunu.
"Hazal, kızım gel yanıma!" Ağlamaklı sesi beni çağırıyor. Onun kokusuna okadar muhtaçtım ki soğuğu umursamadan koşmaya başladım. Nefesim kesilene kadar koştum, ama o benden ben ona yakınlaştıkca uzaklaştı. Hem koşuyor hem ağlıyordum, nefesim daha çok kesilmeye başlıyordu. Bir umut bütün kuvvetim ile bağırdım "Babaaa, burdayım baba kurtar beni!"
Ona ulaşamıyordum. Sonra bir el beni arkamdan tutup kendine çekti tanıdık sigara kokusu burnuma ulaştı, ağlamam şiddetlendi ve o iğrenç sesi işitti kulaklarım "Senin baban benim Ecmel, o artık yok."
"Ecmeeel, uyan abla bozuntusu. Kim bilir rüyanda kimi öpüyorsun sen şimdiii!"
-"Bağırma be kulağımın dibinde gerizekalı!" Gözümü aralayınca Ali'nin bakışları ile karşılaştım. Bitkin ve yorgun bir halde yatakta oturdum. Yatağımın yanında dünden kalma suyu bir yudumda bitirirken Ali'nin gözleri hâlâ beni süzüyordu.
"Kızım sayende neredeyse ben görcem babanı rüyalarımda. Bu ne abi, bir insan her gece kâbus görür mü? Senin yaşında kızlar neler neler görüyor rüyasında biliyor musun?"
Ali yine rutinini yapıp susmuyordu. Zaten ne zaman susmuştu ki?
"Sabah senin şu araba motoruna sıkışmış kuş sesini duymak zorunda mıyım ben ya, yeter!"
Tam yine cevap vermek için dudaklarını araladı fakat kapıya biri vurunca ikimizde oraya odaklandık. "Babanız sizi kahvaltıya bekliyor çocuklar."
Ali yatağımın kenarından fırlayıp Fadik ablanın yanına zıpladı "Yaa Fadik abla şu hemcinsine bir şey söyle herşeye kızıyor. Yani regl falanda değil şuan, anlamıyorum." Cümlesini tamamlamasıyla kafasına yastığımı fırlattım. "Al işte bunu bir pikoloğa ihtiyacı var diyorum size dinleyen yok."
Sesini tüm eve duyura duyura merdivenlerden indi. Ardından Fadik abla ile göz göze geldik "Hadi Ecmel kızım yüzünü yıka kahvaltıya in. Baban beklemeyi sevmiyor biliyorsun."
Kafamı sallamak ile yetindim. Babam mı? Alayla güldüm.
Fadik abla odadan çıkar çıkmaz banyoya gittim, yine bir kâbus ile uyandım. Nekadar devam edecekti bu?
Merdivenlerden aşağıya inerken gözümün ani kararmasıyla dengemi kaybettim ve iki üç basamak ayağım kaydı. Tam kendimi toplarken gelen ayak seslerini işittim.
"Ecmel, kızım noldu? Bir yerine bir şey oldu mu?" Beni çok umursuyormuş gibi davranmaktan nezaman vazgeçecekti?
İstemeyerek olsada cevap verdim "İyiyim yok birşey" tekdüze sesimden dolayı affaladı ve birkaç saniye yüzüme baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Çığlıklar
Roman pour AdolescentsHepimizin korkuları vardır değil mi? Girayın da tek bir korkusu vardı. Sevdiklerini kaybetmek. Bu korku onun yakasına yapıştı, onu çok yordu ama Giray bir şekilde ayakta kaldı. Peki ya onu ayakta tutan sevdikleri de yok olursa? Babasının ölümünden...