Evlerine geldiklerinde Seok Jin dolu gözlerle hızla eve giren Joohyun'u izledi. Onu bu kadar çok severken ayrılmak o kadar zor geliyordu ki...
Terapiste göre aralarındaki sorun hallolabilirdi fakat Seok Jin kendini o kadar çok aldatıldığına inandırmıştı ki bir daha barışacaklarını zannetmiyordu.
Oysa o hiç bir şey bilmiyordu.
Seok Jin eve girdiğinde gözüyle salonda ve mutfakta Joohyun'u aradı fakat bulamadı. Son durumuna bakmak istiyordu. Hâlâ ağlıyor mu merak ediyordu.
Joohyun'un odasının önüne geldiğinde sesler duydu.
"Seungwan ne yapacağımı cidden bilmiyorum."
Biraz bekledi Jin. Herhalde şu an Seungwan konuştuğu için ses duymuyorum diye düşündü. Doğruydu.
"Seungwan, Seok Jin eskisi gibi değil..Yani beni sevdiğini söylüyor fakat bir kere olsun beni dinlemedi. Benim neler yaşadığımı en iyi sen biliyorsun. Hiç kimseye değil sadece sana söyledim ve en kötü zamanımda se yanımda oldun. Yıllardır arkadaşız dostuz ama sen asla bana beni dinlememezlik yapmadın. Bunu bana yapan kocam, eşim."
Seok Jin neler döndüğünü anlamıyordu. Joohyun'un artık ondan nefret ettiğini düşünüyordu. Biraz daha yaklaşıp dinledi.
"Ben bebeğimi kaybettiğimde sen hariç yanımda kimse yoktu!"
"Seungwan-ah kalbini kırmak istemiyorum seni çok seviyorum görüşürüz."
Seok Jin bebek kelimesini duyduğu gibi yerinde çakılı kalmıştı. Hem başkasından hamile kalıyor hem de yanında kimsesi olmadığı için şikayet ediyor diye düşünüp sinir küpüne dönmüştü.
Öyle ki o sinirden önünde ona şaşkınca bakan Joohyun'u bile fark etmemişti.
Joohyun'u ağzından minik bir hıçkırık çıkınca Seok Jin kendine gelip önünde küçük boyuyla onu izleyen Joohyun'a baktı. Ona kızmayı istemiyordu. Bir yanı onu dinlemek isterken diğer yanı boşan git diyordu.
Joohyun Seok Jin'in gözündeki öfkeyi fark ettiğinde uzaklaşmak için bir adım atacaktı ki Seok Jin tarafından geri çekildiği için bu hareketini gerçekleştiremedi.
Seok Jin sinirle konuştu.
"Bebek de neyin nesi? Bana anlatmadığın ne var Joohyun!"
Joohyun Seok Jin'in ona bağırmasıyla sinirlenmişti. Bir anlık cesaretle Seok Jin'in gözlerinin içine bakıp konuştu.
"O kadar aptalsın ki asla ne dediğimi anlamaya çalışmıyorsun. Sen mi beni seviyorsun? Güleyim de boşuna gitmesin bari. Çık önümden."
Seok Jin bir yandan Joohyun'un sözleriyle sinirlenirken bir yandan o bakışmanın etkisinde kalmıştı.
Ne demişti ona Joohyun? Aptal.
Seok Jin Joohyun'un arkasından bağırdı.
"Evet, ben koca bir aptalım! Senin şu ana kadar yaptığın bütün kötülükleri falan hiç bir şeyi anlamamışım! Senin eski zamanlardan beri bir sürü erkekle ilgilendiğini fark edememişim! Bence de çok aptalım!"
Seok Jin bir anda ağzından kelimeler sinirle dökülünce önüne dönüp odasına doğru gitmeye başladı. Tabii düşünceleri yüzünden sinirle koşan Joohyun'un sesini duymamıştı. Joohyun Seok Jin'in önüne geçip durdu. Seok Jin de onu görüp durunca bir süre Joohyun'un yüzüne baktı. Joohyun o sırada Seok Jin'in gözlerine bakmıyordu. Gözleri kapalıydı. Sanki cesaret alıyormuş gibi gözlerini sıkıyordu.
Seok Jin yanağında bir acı hissettiğinde Joohyun'un kızarık ve ateş saçan gözleri ona bakıyordu. Uzun zaman sonra ilk defa onu böyle görmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
marry me -ksj✅
Fiksi Penggemar-TAMAMLANDI- "Beni dinlemeliydin, ne olursa olsun bir şeylerin farkına varmalıydın." "Yapamadım. Özür dilerim." -kim seok jin mini fic (with bae joohyun)