dört : Tatlı sürprizler

9.7K 805 324
                                    

"Taehyung." diye mırıldandım kucağımdaki Daniel'la yanına gelirken. Tek gözü açılmış, alnını kapatan dağınık saçlarının arasından bakmıştı gözlerime. "Ne?" dedi kafasını tekrardan yastığa gömerken. Biliyordum, çok uykusuzdu ve yorgundu ama ben de gerçekten çok yorulmuştum.

"Daniel." diye mırıldandığımda bir gözü açılmış, birkaç saniye bizi izledikten sonra diğer gözünü de aynı yavaşlıkla açmıştı. "Ne oluyor?"

"Daniel'ı uyutamıyorum, saatlerdir uğraşıyorum ama uyumadı. Ağlıyor saatlerdir." dedim Daniel'ı yatağa bırakırken. Ağlamaktan gözleri kızarmış, göz altlarında ufak halkalar belirmeye başlamıştı ve çok yorgun gözüküyordu.

Kim bilir ben ne haldeydim.

"Bağırdığını duydum, yanına gittiğimde kusmak üzereydi ama geçti. Ben de anlamadım." dedim bakışlarım Taehyung'u bulurken. Gözlerini tekrardan kapatmış, bir elini yanında uzanan bebeğimizin karnına koymuştu. "Hastaneye mi götürsek? Ne dersin ha?"

Taehyung yatakta oturmuş, bir süre etrafına bakındıktan sonra Daniel'ı kucağına almıştı. "Saat gecenin üçü ve bu saate kadar beni uyandırmadın mı?"

"Yorgundun." dedim. "Rahatsız etmek istemedim."

Daniel Taehyung'un omzuna yanağını yaslamış, gözlerini kapatmıştı anında. Hiç bu kadar ağır bir hastalık geçirmemişti bu zamana dek ve bu yüzden ben de ne yapacağımı bilmiyordum. Ben onları incelerken Taehyung bir elini bebeğimizin sırtına koymuş, yumuşak bir şekilde vurmaya başlamıştı. Bir yandan da onu hafifçe sallıyor, bakışlarını gözlerimden çekmiyordu. Biliyordum, Taehyung uykusuna çok düşkün bir adamdı. Onu almayı kabul etmesini bile beklemiyordum. "Uyu, Jeongguk." diye mırıldandı sessizce. "Onunla ben ilgilenirim."

"Biz onunla sabah uyuruz ama sen işe gideceksin, sadece hastaneye götürmemize gerek var mı diye soracaktım ben." dedim mahcup bir ifadeyle. Pekala, yorulmuştum. Saat gecenin üçüydü ve Daniel'ın bu hali insanı psikolojik olarak yormaya yeter de artardı bile. "Uyusana sen." diye mırıldandı sessizce. Bir yandan Daniel'ı sallıyor, bir yandan da sırtını patpatlıyordu. "Onu ben uyuturum, Jeongguk."

Başımla onayladım çünkü ona karşı gelmek çok da mümkün olan bir şey değildi. Taehyung yataktan kalkmış, kucağında duran Daniel omzundan beni izlemeye başlamıştı. Üstündeki tişörtünü düzeltirken elimi Daniel'a doğru uzatmış, ardından gülümsemiştim. Daniel uzattığım elimi tutup parmaklarımı emmeye çalışırken güldüm sessizce. "Teşekkür ederim." diye mırıldandım Tarhyung odadan çıkarken.

Kapı kapandığında derin bir nefes alıp vermiş, yatağa uzanıp yorganı çekmiştim kafama kadar. Birkaç dakika öncesinin aksine Daniel'ın kahkahalar attığını duyabiliyordum ve Taehyung da gülüyordu. Onu gıdıklıyor olmalıydı, ki zaten normalde Daniel bu kadar gülmezdi. Pekala, babasına gerçekten çokça düşkün bir bir bebekti ama huzursuzlandığında onu ne Taehyung sakinleştirebiliyordu, ne de ben.

Aradan geçen birkaç dakikanın ardından ortam sessizleşmiş, sessizliği bozan şey ise açılan kapı olmuştu. Gözlerimi yavaşça araladım, loş ışıkta beliren Taehyung'u ayırt edebilmiştim. "Daniel hemen uyudu, yanımızda yatması sorun olur mu?"

"Hayır, neden sorun olsun ki?"

Taehyung başıyla onaylamış, ardından dolapta duran birkaç yastığı kucaklamıştı. Yatağımızın bir kenarı duvara bitişikti, ne yapacağını anladığımda oturur bir pozisyona geçerek yastıklara doğru uzandım. "Ben yaparım, sen Daniel'ı getirebilirsin."

Yastıkları kucağıma bırakmış, ardından hızlı adımlarla odadan çıkmıştı. Üç yastıktan en küçük olanını Daniel'ın başını yaslaması için yatağa bırakmış, diğerlerini de duvara yaslamıştım. Uyurken duvara kendini yaslarsa üşütürdü ve daha çok hastalanırdı, bundan emindim.

Two married man | taekook✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin