yedi : sessiz bir hafta

9K 766 557
                                    

Oy vermeyi unutmayın ve çok çok yorum yapın, hepsini okuyorum. Çok seviyorum yorumlarınızı

İyi okumalar dilerimm

-----

"Sana!" diye bağırmıştı Seokjin hyung, "Koşturma tatlım, hasta olacaksın!"

Sana Seokjin hyung'u dinlemeden yerde yatan Hoseok'un üstüne atlamış, karnına oturunca evde bir çığlığın yankılanmasına neden olmuştu. Onlar kahkahalar içinde oynarken Daniel kucağıma oturmuş, yanağını göğsüme yaslayıp gözlerini kapatmıştı. Uyumuyordu ama Taehyung'u bir haftadır görmüyor oluşumuz onu da üzüyor olmalıydı, geceleri fazlaca huysuzlanıyordu ve tüm ev halkı olarak onu uyutmaya çalışıyorduk.

Jimin'in yoğun ısrarı üzerine bir haftadır onlarda kalıyorduk ve sırf bana destek olabilmek için Hoseok, Namjoon ve Seokjin hyung gitme planını iptal etmişlerdi. Asla beni yalnız bırakmıyor, yalnızlığımı bir saniye bile hissettirmiyorlardı ama kırılmıştım, tamamen yalnız hissediyordum ve Taehyung'un şu bir hafta içinde benimle hiçbir şekilde iletişime geçmemesi hissettiğim duyguların pozitife dönmesini engelliyordu. Beni görmek istememesini anlıyordum ama Daniel'ın hiçbir suçu yoktu ve onu özlemişti. Taehyung ona çok düşkündü ama şu süreç içinde bir kez bile oğlunu görmek istememişti. Kafamdan bir sürü şey geçiyordu, mesela benden boşanmak isterse ne yapacaktım? Kendi ayaklarımın üstünde durabilirdim ama Daniel'ı benden alırlar mıydı? Daniel olmadan yapamazdım ki.

"Jeongguk." dedi Jimin, omzumu dürtüklediğinde irkilmiş, kaşlarımı çatmıştım. "Ha, ne oldu?" dedim sessizce. Dalmıştım yine.

"Kendine gel diye dürtükledim." dedi Jimin, bir yandan kucağındaki Minsung'u tutmaya çalışıyordu. "Bugün Yoongi Taehyung'un yanındaymış."

Omuz silktim sadece. Umurumda değilmiş gibi yapmam gerekiyordu.

"Kötü gözüktüğünü söyledi." dedi Jimin. Hoseok yattığı yerden kafasını kaldırmış, dirseğinin üzerinde dururken bana bakmıştı. Sinirli gözüküyordu. "Bir zahmet kötü gözüksün."

"Daha ne kadar inat etmeyi düşünüyor acaba?" dedi Seokjin hyung arkasına yaslanırken. Daniel'ın ona gözlerini kırpıştırarak baktığını görünce ona doğru eğilmiş, tombiş yanaklarına birkaç öpücük bırakmıştı. "Bırakın sürünsün."

Daniel yanağına bırakılan koca ve sulu öpücüklere karşılık olarak kahkaha atmış, ellerini Seokjin hyung'un yanaklarına yerleştirmişti. Uzun süre sonra ilk defa bu kadar çok güldüğünü görüyordum.

Seokjin hyung onu kucağına aldığında Daniel onun bacaklarına bacaklarına oturmuş, kendinden uzaklaştırmaya çalışıyordu ama bu iş için fazlasıyla küçüktü.

Onları gülümseyerek izlerken koltukta duran telefonum çalmış, aceleyle kalkmıştım oturduğum yerden. Odadan çıkarken kimin aradığını öğrenmek için ekrana baktım ama telefonumda kayıtlı olan bir numara değildi, kaşlarımı çattım. Normalde kayıtlı olmayan numaraları açmazdım ama bununa kim olduğunu merak etmiştim. Telefonu açtım ve kulağıma götürdüm.

"Jeongguk!" diye bir ses duydum karşı taraftan. Kim olduğunu çıkaramamıştım ama sesi çok tanıdıktı. "Çok özledim seni!"

"Ja-Jackson?" dedim titreyen sesimle. Numaramı nasıl bulmuştu? Yıllardır onu görmemiştim ve böyle bir anda geri dönmesi şaşırtmıştı beni. "Evet, benim Jeongguk. Amerika'dan Kore'ye döndüm!"

"Gerçekten mi?" dedim şaşkınlıkla. Onu çok özlemiştim. "Evet." dedi neşeli bir sesle. "Aklıma ilk sen geldin. Bugün dışarı çıkalım seninle. Çok özledim!"

Two married man | taekook✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin