Eskiden tanıdığım birisi bana "Dünya değişir. Önemli olan dünya değişirken senin aynı kalman, benliğini kaybetmemen..." demişti.
Yeni tanıdığım birisi ise bana "Dünya değişir. Eğer sen de dünya ile değişmezsen, kendini kaybedersin." demişti.
Düşünüyorum da, artık önemli olanın dünya değişirken değişmemem değil de benim de değişime ayak uydurmam gerektiğine inanırsam, yine benliğimi kaybeder miyim?
Etrafımda sürekli bir şeylerin değişmesi beni rahatsız etmiyordu. Hava değişiyordu, insanlar değişiyordu, bulunduğum ortamlar, düşüncelerim, okulun bahçesinde beslediğim kediler...Sürekli bir şeyler değişiyordu ama dünya zaten sürekli değişirdi.
Dönem başlayalı henüz bir ay olmasına rağmen dilbilimi dersini veren hocanın üçüncüye değişmesi bile beni rahatsız etmiyordu.
Ancak sınıfın geri kalanı için durum benim düşündüğüm gibi değildi. Sınıfta herkes, biraz sonra gelecek olan yeni hocaya söyleyecekleri şeyleri tartışıyor, bir kez daha öğretmen değişmesi halinde bu dersi almayacaklarını belirtiyor ve sinirle söyleniyorlardı.
Ama yeni öğretmen sınıfa girdiğinde hiç kimse tek kelime edemedi.
Kapıyı kapatırken elinde tuttuğu kitapları kenarlarından biraz daha sıkı kavramış, düşmesine engel olmuştu. Sınıfa gelişigüzel bir bakış atarken platforma çıktı ve kendisi için ayrılan kürsü kadar küçük masaya, kalçasının hizasında taşıdığı kitapları bıraktı.
En arka sıraya kadar herkese tek tek bakıyor, hiç kimseyi atlamıyordu. Arka sıramda oturan kızların fısıldaşmalarını duydum. Ne kadar yakışıklı olduğundan ve bu hocadan ders almaya devam etmek için dersten bilerek kalabileceklerinden bahsediyorlardı.
Genç görünüyordu ama eğer üniversitede öğretmenlik yapıyorsa kızların sandığı kadar da genç olamazdı.
Ancak haklı oldukları bir konu vardı; gerçekten yakışıklıydı ve sınıfa girdiği andan itibaren herkesin bakışlarını üzerine çekmiş, sınıfının aurasını komple değiştirmişti.
Elimde kalemi hala tutuyor ama yazı yazmıyordum. Gözlerim kitap ve defter arasında değil, cebine soktuğu elinde, kollarını saran beyaz gömleğinde, yeni çıkmaya başlayan sakallarında ve metal çerçeveli gözlüklerinde geziniyordu.
Bir an göz göze geldiğimizde utandığımı hissettim ve kendime gelip tekrar yazdığım notlara çevirdim bakışlarımı. Ona bir sapık gibi bakarken yakalanmak hiç hoş olmamıştı. Üstelik sınıfa geleli daha birkaç dakika olmuştu, beni sınıftan bile atabilirdi.
"Herkese merhaba." derken bir elini cebinden çıkarmış parmak uçlarını amfinin en alt basamağındaki masaya koymuştu.
"Hepinizin ismini tek tek aklımda tutmak zor, oldukça kalabalıksınız. O yüzden isimlerinizi sormayacağım sırayla."
Ritmik bir melodi tutmuştu parmakları sırada. Tekrar sınıfa bir göz attı ve "İsmim Zayn Malik." dedi. Parmakları ahşaba vurmaya bir son verdiğinde ben de parmaklarını izlemeye bir son verdim.
"Derse gelen kaçıncı öğretmenim bilmiyorum ama..."
Elini cebine tekrar sokarken arkasını dönüp kürsüye doğru ilerledi. Arkamdaki kızların adamın poposunu kestiğine emindim.
"Umarım ben son olurum. Dilbilimi gibi önemli bir dersi sürekli değişen öğretmenler yüzünden kaçırmanızı istemem."
Önündeki kitabın sayfalarını karıştırıyor ve bize bakmadan konuşıyordu.
"Gerçi, derse ne kadar ilgilisiniz bilmiyorum ama..." Başını kitaptan kaldırıp kaşlarını çatarak sınıfta gezdirdi bakışlarını. "Bana nerede kaldığınızı söylecek birisi vardır diye umuyorum."
Omzumun üstünden arkaya baktım ama kimseden ses çıkmıyordu. Önüme dönüp çekinerek elimi kaldırırdım yarım yamalak. Hatta o kadar az kaldırmıştım ki omzumun hizasında duran elimi görmeyecek sandım.
Bakışları bana döndüğünde kürsünün arkasından çıkıp en alt basamağa doğru biraz yaklaştı. Ellerini cebine tekrar sorarken ise "Dersle ilgili birisi varmış." dedi. Konuşmamı mı istemişti anlayamamıştım bu yüzden ağzımı açıp açmamakta kararsız kalmıştım ama "Evet?" diyerek söyleyeceklerimi beklediğini belli ettiğinde sorusuna cevap verdim.
"Şey...biz aslında pek ders işleyemedik ama,"
"Adın nedir?" diye lafımı böldüğünde "Betty." diye alelacele adımı söyledim.
Kaşlarını kaldırıp "Betty?" diye sordu bu kez.
"Betty Miles."
Yutkundum ve "Biz...geçen hafta dilin tarihi hakkında biraz konuşmuştuk." diye devam ettim cümleme. Yavaşça başını salladı aşağı yukarı ve "Teşekkürler Betty." dedi kürsüsüne ilerlerken.
"Bir aylık bir eskiği kapatmak zor olacak gibi görünüyor. Yıllık plana göre bu hafta fonoloji işliyor olmalıydınız." dedi ama sınıfta hiç kimsenin bunu umursamadığına emindim. Sınıfa attığı bakışlardan onun da bunu fark ettiğini anlamak zor olmamıştı.
Sınıfın derse olan ilgisizliği onu hayal kırıklığına uğratmış değildi belli ki ama bu kadar bilgisiz olmalarından kaynaklandığını düşündüğüm bir memnuniyetsizlik vardı yüzünde. Kaşları havalandı ve önündeki kitapta bir eliyle ritim tutarken diğer eliyle de gözlüklerini çıkardı.
"Tek bir kez soracağım. Ders işlemek istemeyen var mı?"
Sorusundaki tuzağı hiç kimsenin fark etmediğine o kadar emindim ki sorusuna cevap olarak el kaldırıp kaldırmadıklarına bakmama bile gerek yoktu. Sınıfın yarısından çoğu elini kaldırmıştı eminimki.
Omzumun üstünden arkama baktım yine de ve sonra onun tepkisini görmek için ona baktım. Elini kaldıran herkeste tek tek gezdirdi bakışlarını ve "O halde," diye söze başladıktan sonra sınıfın kapısını gösterdi.
"Ders işlemek istemeyenler dışarı çıkabilir. Kimseyi derste zorla tutacak değiliz. Hepiniz yetişkin bireylersiniz."
Önce kimseden ses çıkmadı fakat sonra benim oturduğum sırada oturan iki kız çantasını alıp amfinin basamaklarını inmeye başladılar. Onların ardından yedi kişi daha çantasını alıp kapıya yöneldiğinde ise onlara "İlk kısa sınavınız sıfır olarak girilecek. Şimdiden bilgilendireyim. " dedi ve başını kitabından kaldırıp kapıdakilere baktı.
"Sonra bana dersi terk ederek aldığınız sıfırın hesabını sormayın."
İtiraz etmelerine bile izin vermeden üstüne bir de "Kapıyı kapatın. Derse geçeceğiz." dediğinde hepsi hayretler içinde ona bakıyordu. Daha fazla beklemeden sınıftan çıktıklarında ise ellerini yine ceplerine sokup sınıfın ortasında hepimizi görecek şekilde dikildi ve "Eğer derse ilginiz yoksa siz de çıkabilirsiniz." dedi. Sonra ise bakışları bana döndü.
"Ben tek kişiyle de ders işlerim."
Hiç kimse tek kelime etmediğinde ise kürsüden gözlüklerini alıp taktı ve kitabında birkaç sayfa çevirip aradığı yeri buldu.
"O zaman derse geçelim mi?"
*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Betty
Fanfiction"Her şeyi bir kenara bırak, sen benim öğretmenimsin Zayn." "Bu sana aşık olmama engel değil."