forty

8.8K 636 215
                                    

Bilmiyordum.

Ne yaptığımı, ne yapıyor olduğumu, ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum.

Taehyung evden ayrılalı bir saat kadar olmuştu, o gittiğinden beri koltuğa eğreti bir pozisyonda oturmuş ve derin düşüncelere dalmıştım. İçimden onu aramak geçiyordu ama telefonunu söylediği gibi evde bıraktığı için yapamıyordum bunu. Yanı sıra nereye gittiğine dair hiçbir fikrim yoktu.

Bir yanım büyük bir hata yaptığımı söylerken diğer bir yanım da Taehyung'a bu kadar kısa bir süre içinde güvenmeye başlamamın zaten mümkün olmadığını fısıldıyordu. Gerçi bir yıldan fazladır birlikte yaşıyorduk biz, kısalığı tartışılır bir süreydi bu...

Ona kendini berbat hissettirdiğimi biliyordum, ne olursa olsun sessiz kalmamalıydım karşısında. O anda içimden geçenleri açık açık dile getirmeliydim, muhtemelen şimdiki haline nazaran çok daha sağlıklı olurdu her şey. Taehyung'u çıldırtan benim suskunluğum olmuştu.

Tartışmamızın sonrasında büyük bir korku kaplamıştı içimi, Taehyung'un sütünün kesilebileceği ihtimali gelmişti aklıma. Seong'u emziriyordu, böyle bir şeyin olması planladığımızdan çok daha erken mamaya başlamamız anlamına gelirdi ki şu aşamada ikimiz de hiç istemiyorduk bunu. Ayrıca Taehyung şu anda doğum yapalı kısa bir süre olduğu için hormonal olarak çalkantılı bir dönemdeydi; yeni düzenimize ayak uydurmaya çalışırken o da en az benim kadar, hatta benden daha fazla bocalamıştı. Bir de hamileliğinden önce bileklerini kestiği dönem aklıma geldiği için ekstra olarak endişeleniyordum, kendine zarar vermeye yeltenir mi diye içim içimi yemeye başlamıştı.

Gerçi Taehyung doğumundan iki ay önce tamamlamıştı Bayan Suzuki ile olan tedavisini ama şu an içinde bulunduğu muhtemel ruh hali beni korkutuyordu. Görünüşte o karamsar düşüncelerinden geriye bileklerinde iz bırakan bazı derin kesiklerden başka bir şey kalmamıştı ama dakikalar önce yaşananların ardından psikolojik olarak ne durumda olduğunu kestiremiyordum.

Geldiği zaman Taehyung'un gönlünü alacak ve kendimi düzgün bir şekilde ifade etmeye çalışacaktım. Yanıma, Tokyo'ya geldiği ilk günden bugüne ondan hiçbir konuda kuşkulanmamıştım fakat Maria'nın mesajlarını görünce istemsizce bir kurt düşmüştü içime. Açıkçası neyden korktuğumu, neyin gerçekleşmesinden çekindiğimi de bilmiyordum ki... Taehyung'un dediği gibi bu saatten sonra Maria'ya döneceğini falan düşündüğüm de yoktu aslında. Ben sanırım eski eşinin onun aklını çelebileceğinden, kafasını karıştırabileceğinden çekinmiştim bir anlığına.

Gerçi bu da Taehyung'a güvenmemem demek oluyordu zaten; aksi durumda Maria'nın ona binlerce mesaj atması, onu bin defa araması bile beni zerre kadar endişelendirmezdi değil mi?

İçimde böyle şüphelerin olduğunu da bilmiyordum ki, ben Taehyung'a tam anlamıyla güvendiğimi zannediyordum o mesajları görmeden önce. Zaten tam da bu sebeple onunla yeniden denemeye karar vermiş, ona ikinci kez evet demiştim. Anlaşılan geçmişte yaşananlar bende hiç farkında olmasam da travmatik bir etki yaratmış, bilinçaltıma işlemişti. Her ne kadar ben öyle sansam da bir yıl yeterli gelmemişti ona tam olarak güven duymaya, inanmaya başlamama.

Taehyung gittiğinden beri uyanmamıştı Seong, ara ara birkaç defa kontrol etmiştim onu. Babası gittiğinden beri sanki ortamın gerginliğini hissetmiş de bu sebeple uyanmak istemiyormuş gibi küçük elleriyle üzerindeki örtüye tutunmuş bir pozisyonda uyukluyordu.

Dakikalardır düşünüp durmaktan başım ağrımaya başlamıştı, bu sebeple az sonra biraz dinlenmek için koltuğa uzanmaya yeltendiğimde kapıdan gelen tıkırtılarla hızla oraya döndüm. Saniyeler içinde Taehyung ifadesiz bir suratla içeriye girdi, gözlerinin akının kızarıklığını aramızdaki mesafeye rağmen bile hemen fark etmiştim. Göz göze geldiğimizde ayağa kalktım, dudaklarımı araladığım anda Taehyung benden önce davranarak oldukça kısık bir sesle "Başım çatlıyor, lütfen sonra konuşalım Jungkook." dedi ve ayakkabılarıyla ceketini çıkarıp Seong'un odasına doğru ilerledi.

from the rough × taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin