~BÖLÜM 3~

125 73 6
                                    

KAYIP PLAK

Bu ses dedi ali. Bu ses sudeye ait. Ali merdivenleri tamamen çıktıktan sonra Efe denilen çocuğun arkasında duran kıza baktı. O sırada Efe denilen çocuk kapının arkasında duran t-shirtü alıp üstüne geçirdi. Ali hiçbir şey demeden kapıda duran çocuğu ve arkasında duran o kızı dışarı çıkardı daha doğrusu itti. O kadar sert itmiştiki onları resmen üstüme düşüceklerdi. Alinin evine girip kapıyı kırarcasına kapatmasından ne kadar sinirli olduğunu anladık hepimiz.

-ne yapıcağız şimdi? Ali her şeyi gördü. Allah kahretsin

-o senin sorunun ben kaçar.

-Efe nereye gidiyorsun beni bu halde mi bırakıcakmısın? Efeee

Kız çocuğun arkasından ne kadar seslensede çocuk duymamazlıktan geldi. O sırada kapının açılma sesini duyduk ama kapıyı açan ali değil ablam nehirdi.

-mehir neler oluyor?

-bir şey yok ablacım hadi içeri girelim.

O sırada arkamdan sude bağırdı;

-hepsi senin yüzünden. Sen gelmeseydin beni bu halde görmiyecekti. Sen beni bu hale getirdin!

Ablam bana bakıyor ben ablama bakıyordum. Ablamın beni sorgulayan gözlerle izlemesi bu gerçekten kötü birşeydi. Ablama bilmiyorum bakışı attım sudeye hiçbirşey söylemeden içeri girdim. Çünkü onunla dalaşmak istemiyorum. Sude arkamdan seslendi ama duymamazlıktan geldim. Aynı o Efe denilen çocuğun yaptığı gibi.

Bir kaç dakika sonra ablam biriyle konuşmaya başladı. Acaba kafayı yedide kendi kendine mi konuşuyor diye düşündüm. Çok merak ettiğim için aşağıya indim. İçeri girdiğimde sude ile göz göze geldik beni öldürücekmiş gibi bakıyordu. Sanki onun bir suçu yokmuş gibiydi. Ablama neden onu içeri aldın dercesine baktım. Ablam bana bakarak sadece gülümsedi daha sonrasında ise;

-mehircim sudeye kıyafet verebilirmisin onu bu şekilde bırakman hoş değil. Dedi. 

Ablama anlamsız bir bakış attıktan sonra ablamı tekrar ettirmeden sudeye çağırdım.

-gel benimle

Sudeyle odama çıktım. Dolabımdan ona uygun kıyafetleri verdim. Birde bornozu koyması için ona bir karton çanta verdim. Odadan çıktım ve onun giyinmesini bekledim.

-mehirrr 5 dakika gelirmisin?

Ablamın çağrısına aşağıya indim. Ablamın karşısına geçtim. Benden bir cevap beklediği açıkça belliydi. Ama benim ablama verebilecek bir cevabım yoktu ne diyebilirdim ki.

-olayın benimle hiçbir ilgisi yok sadece kırılan plakı vermeye gittim. Ama böyle bir durum olduğunu bilmiyordum.

Ablam hiç bir şey demeden kendi odasına gitti. O sırada sude aşağıya inmişti. Bana bakmadan dış  kapıyı açtı. Bende tek bir kelime etmeden onun çıkmasını bekledim. Ne de olsa onu bu eve ben almamıştım. Sude gittikten sonra kendime ve ablama  güzel bir kahve yaptım. Ablamla oturup sohbet etmeyi planlıyordum. Ama ablam çok meşguldü planladığım gibi olmadı. Her zamanki gibi ablam odasında proje için gün harcıyor, ben ise boş boş balkonda  sokaklara bakıp kahve yudumluyorum. Kahveden son yumdum aldığımda telefonum çaldı arayan muratı;

-efendim

-yine balkondasın neye dertlendin dedi.

Ufak bir şaşkınlık yaşadım sonra ani bir dönüşle kafamı çevirdim aşağıya baktım. Murat gelmişti.

-yukarı çık hadi

-geliyorum (telefonu kapatıp binaya girer)

Zil çaldı kapıyı açmaya gittim ama kapıyı açtığımda murat yok sadece kapının önününde bir kaç poşet vardı. Poşetleri alıp mutfağa taşıdım.

Galiba murat üstünü değiştirmeye falan gitti. Yine kendi kendime düşünürken  çalan zil düşüncemi böldü. Kapıya doğru ilerledim ama o sırada proje bağımlısı ablamın odasından çıkmış ve kapıyı açmış olduğunu gördüm. Bu beni çok duygulandırdı açıkçası. Annemin eve giriş yaptığını gördüm. Onun ardından Alinin bizim eve girdiğini gördüm. İyiyide alinin bizim evde olma nedeni neydi? Annem sanki sorumu duymuşcasına cevap verdi;

-yeni komşumuzu yemeğe davet etmiştim size haber vermeyi unuttum kızlar affedin beni.

Ablamın aliye sıcak ve içtenlikle hoşgeldin demesini duydum. Üstümdeki şaşkınlığı atıp bende aliye hoşgeldin demeliydim. Alinin yanına doğru ilerledim ;

-hoşgeldin ali dedim.

-hoşbuldum mehir

Kısa bir bakışma ardından Aralık kapıdan içeri giren murat

-bu kapı neden açık? Ya ben değilde başka biri gelse bu eve.

Bu cümleyi söylerken aliyi görmemiş olmalıydıki aliyi görünce büyük bir tepki verdi.

-bu kim be? sen kimsin? Napıyorsun burda ?

Alinin yanında duran beni bir anda çekip yanına aldı murat.

-Murattt! Napıyorsun?

- neden onun yanındasın

-sakin ol. O bizim karşı komşumuz hiç görmedin mi?

- hayır

-tamam şimdi beni bırak

murat beni bırakıp aliye hoşgeldin dedi.
Muratın bu haline hepimiz kahkahaya boğulduk. Annem bu günde çok güzel yemekler yapmıştı. Galiba bu seferki yeni komşumuz ali içindi. Sofra hazırlanana kadar ali ve murat içerde bir şeylerden konuşuyorlardı. Ama onları çok fazla duyamıyordum.
Yemek yenince içeri geçip annemin işi hakkında konuşmaya başladık annem hastalarını anlatmaya başladı bize, bunları dinlerken bir anda aklıma  unuttuğum plak geldi. Odama çıkmak için hemen masadan kalktım.

-Ben hemen geliyorum

Odama çıkıp plakı aramaya başladım. Ama bir türlü bulamıyordum.Nereye baktıysam yok. Ama odama koyduğumda emindim. İçeri geçtim. Düşmüş suratımı ilk  fark eden murat oldu. Ve sorusunu sordu;

-noldu mehir ?

Tek cevabım şu oldu;

-plak yok!


**Bu plak neden bu kadar önemliki ayrıca o odada herşey kaybolur mehircim biraz toplu ol mxöxşeög**
**umarım o plak odandan çıkar uğraştırma bizi msöcşfö**

MUCİZE PLAK (TAMAMLANDI) (DÜZENLECEK) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin