Aradan yaklaşık bir hafta geçti. Duygun'un dolambaçlı yollardan bana ulaşmak çabaları işe yaramayınca sonunda pes etmek zorunda kalmıştı.
Bense nihayet kendi kıymetimi anladım ,tek gözyaşı dahi dökmedim. Resmen yeni bir hayata başlamış gibiydim. Daha önce fark edemediğim ne çok güzellik varmış meğer her şey o değilmiş .Hatta ne de güzelmiş onsuzluk. İşe bak ben onunla sonsuzluk hayalleri kurup "onu onsuz yaşamak" la mücadele ederken onsuzluğun bu kadar güzel olabileceğini hayal bile etmemiştim .Fakat arada bir de aklıma gelmiyor değildi bu gayet normaldi zaten küçüklüğümden beri her şeyin illaki bir yerine sıkıştırmıştım onu. Artık içimde ona karşı sevgi yoktu fakat "unuttum onu" tabirini de kullanamam zaten kullanılmasına da karşıyım . Bir insan tanıdığı , bildiği , gördüğü , sevdiği insanı nasıl unutur ki? Bunun için hafıza kaybı falan gerçekleşmesi gerekir herhalde . Ben de onu unutmadım ne anılarımı ne de hislerimi yalnızca artık yok oldu tüm bunlar.
Artık kalbimle değil aklıma düşünecektim , gerçi zaten insan kalbi ile düşünemez her ikisi de akıldan bu yüzden ben onu şöyle düzelteyim o zaman "Artık hislerimle değil mantığımla hareket edecektim."
Başarabiliyordum da ,kendime daha çok zaman ayırıyordum boş zamanlarımda onu düşünmek yerine kitap okuyordum ; kitap okuduğumdaysa kitaba kendimle Duygun'u yerleştirip hayallere dalmak yerine yerine objektif bir şekilde düşünüp yorumluyordum olayları. Ve tüm bunlar çok zevkliydi ,bunca zaman onca vakit kaybetmişim.
Bir daha birini bu denli seveceğimi hiç zannetmiyorum. Sevmek çok zor işmiş ,fazla emek istiyormuş, ağır bir yükmüş adeta yüreğimde .Bazen acıyorum kendime bu kadar zaman bu yükü tek başıma taşıdığım için ;bazen de çok kızıyorum küçücük yaşta bunu kendime yaptığım için , bu denli ağır bir yükün altına girdiğim için ... Bu kadar çabuk büyümek zorunda değildim ben ,ben dışında kimse de bu durumdan sorumlu değildi. Çok nadir düşünüyordum ama bunları daha fazla vakit kaybedemezdim zaten "geç olsun güç olmasın" .
Çok şanslı da biriymişim ben meğer ne çok şeyim varmış benim ; her anımda yanımda olan ailem, iyi kötü bir okulum , bana bambaşka bir gelecek vaat eden derslerim , her biri ayrı dünyalara götüren kitaplarım ,beni nelerin beklediğini bilmediğim tertemiz bir geleceğim, her şey bir yana benim kardeşten de öte olan arkadaşlarım benim başlı başına en büyük şansımmış.
Tüm bu beni ben yapan güzellikler iyi varlar ne kadar geç fark etsem de onlar çok değerliler. Onları bu kadar boşlayarak kendim başta olmak üzere hepsine haksızlık etmişim . Bundan sonraki hayatım da yine başta kendime yaptıklarım olmak üzere her şeye, herkese yaptığım haksızlıkları telafi etme üzerine kurulu olacak... Yeni bir sayfa açabilir miyim bilmem ama Duygun defterini artık kapattım. Zamanın ne getireceğini bilemem faka ne çok şey götürdüğünü gördüm,bunu yapmak zorundayım. Şimdi yine duymayacağını bile bile ona elveda diyorum onsuzluğuğa merhaba derken...