14. Bölüm

769 56 34
                                    

124 gün kala

“Sevgilim, ben geldim,” dedi Sehun neşeyle eve girerken. Jongin'in elektrikli mikserinin vızıltısının ve takırtısının Dropkick Murphys’in The Spicy McHaggis Jig adlı parçasının gürültülü gaydalarına karıştığını duyunca megafonla bağırsa bile kendisini duymayacağını düşündü.

Spor çantasını kapının yanına atıp vanilya ve şekerin cennetten çıkma kokusunu ciğerlerine çekti. Bir mamut boyutunca iradesi olduğu için acayip şanslıydı, yoksa gelecek ay ancak Göbek Dövüşleri’nde yarışabilirdi.

Genellikle eve Jongin'den önce gelip günün pis kokusunu üzerinden atmak için duşa girerdi. Jongin'i bir spor salonu sıçanı gibi kokarak karşılamak istemiyordu. Neyse ki Jongin'in mutfakta yarattığı o curcuna sayesinde o daha geldiğini bile anlamadan Sehun yatak odasına geçebilirdi.

Antreden çıkıp oturma odasını geçti. Sehun'un ona bir an olsun dönüp bakmamak gibi bir niyeti vardı ama bu pek işe yaramadı. Jongin ile aynı odada olup da ona bakamamanın imkânı yoktu. Her geçen gün daha da güçlenen bir görsel bağımlılık gibiydi bu.

Sehun, planlarını hemen değiştirip soğuk bir duş alması gerekeceğini bilerek yatak odasına giden eşikte döndü. Daire insanlarla tıklım tıklım dolu olsa bile Sehun, bir volkana yönelen güdümlü bir füze gibi ona rahatlıkla kilitlenirdi. Kapı kasasına yaslanarak kollarını göğsünde kavuşturdu ve çalışırken yerinde dans eden esmeri izledi.

Jongin'in yüzü ona dönük değildi, sağ eliyle tezgâhtaki kaseyi döndürürken sol eliyle de el mikserini kâsenin içinde gezdiriyordu. İrlanda bar müziğinin gürültülü davul ritimlerine eşlik ederek zıplayan Jongin, zümrüt yeşili minik atkuyruğunu sallıyordu; saçları, Jongin'in en sevdiği minicik askılı bir üst sayesinde ensesinde geziniyordu. Jongin'in bu üste olan meylini Sehun'un bozmaya hiç niyeti yoktu. Altındaysa poposunu zar zor kaplayan dar, siyah bir pamuklu şort vardı ve sanki biri o muhteşem popoyu kavramış gibi, her bir yarısında kırmızı bir el izi taşıyordu. Sehun'un izleri.

Esmeri arzuyla süzen Sehun mikserin durduğunu bile fark etmedi ve müziği bastıran heyecanlı bir ses duydu: “Gelmişsin!”

Jongin alışkın olduğu gibi önlüğünü çekip çıkarırken kahvaltı masasının etrafından dolanarak yalınayak ona doğru koştu. Eyvah. Sehun onu durdurmayı umarak ellerini havaya kaldırdı ama artık çok geçti. “Bebeğim, dur. Bunu yapmayı hiç istemezsin...”

Ama belli ki istiyordu çünkü bir ciyaklamayla kollarına atladı. Jongin bacaklarını onun beline dolarken Sehun da onu yakalayıp kendine bastırdı. Bu pozisyonda, penisi onun penisine denk geldiği için adam inledi. Jongin, Sehun'a hayatının en iyi öpücüklerinden birini daha yaşatırken o da inleyerek adama eşlik etti. En üst sırada yer alan “en iyi öpücüklerin” hepsinin son iki ayda Jongin ile olması tesadüf değildi. Bu çocuğun yaramaz dudakları, daha da yaramaz bir dili vardı.

Sonunda nefes almak için öpüşmeyi bıraktıklarında Sehun onu o günkü makyajını temizlediğini fark etti. Sahte kirpikler takılı kalın kalemli gözler ya da imzası gibi olan kıpkırmızı rujlu dudaklar yoktu. Sehun esmerin her iki görünümünü de -seksi pin-up ve makyajsız afacan- seviyordu ama onun bu makyajsız halini dünyadan sakladığını, sadece kendisine gösterdiğini bilmek açıklayamadığı bir şekilde içini ısıtıyordu. Bu hissi pek yakından incelemek istemese de onu penisinden çok daha yukarıdaki bir bölgeden etkilediğini biliyordu.

“Bu,” diyerek vurguladı adam, “bir insanın yaşayabileceği en iyi karşılama. Beni fark etmeden banyoya gitmediğim için memnunum.”

Jongin numaradan dudak bükünce o dolgun, pembe altdudağı adeta kıpkırmızı oluncaya dek onu ısırması ve yalaması için yalvarıyordu. “Benden kaçmaya mı çalışıyordun?”

beni buldun çünkü sana aidimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin