19. Bölüm

526 58 26
                                    

86 gün kaldı

Sehun kafasından temiz bir tişört geçirip spor dolabından eşyalarını alırken kanında hâlâ fazlasıyla adrenalin vardı. Jongin'i görmek için Tatlı Köşesi’ne gitmeye can atarak hayatının en kısa duşunu almıştı. Zaten onu her gün görüyordu ama bugün onunla paylaşmaya sabırsızlandığı iyi haberleri vardı.

Resepsiyondan geçerken kendisi erken çıkabilsin diye salonu kilitleyecek olan Dawl'e  başıyla selam verdi. “Ofisinde bir adam var patron.”

“Müşteri adaylarıyla konuşmak için şu an kalamam,” dedi yanından geçerken.

Ön kapıya varmıştı ki Dawl ekledi: “Takım elbiseli, yaşlı bir adam.” Sehun bir anda durdu. “Önemli bir konuda seninle konuşması gerektiğini söyledi.” Bay Kim. Öyle olmalıydı. Sehun ve Jongin için işler fazlasıyla yolunda gitmişti. Bir şey olması ve bunun hayatlarını bozmaya çalışması gerekirdi, görünüşe bakılırsa da bu şey Jongin'in amcasıydı.

Sehun, mesajı ilettiği için Dawl'e teşekkür edip tekrar ofisine gitti. Elbette ki Bay Kim duran evrak çantasıyla odanın ortasında dikiliyordu.

“Bay Kiö,” diye karşılayarak kapıyı arkasından kapattı. “Bu zevki neye borçluyum?”

“Samimi bir konuşma yapabiliriz diye düşündüm.” Sehun masasının arkasına geçip oturdu. “Ben zaten sadece samimi sohbetler yaparım ama çabuk olman gerek. Eşimi görmeye gidiyordum.”

Adam gözle görülür bir şekilde gerildi. Sehun bunun sebebinin Jongin'den bahsetmesi mi yoksa adamın Sehun'un eşi olduğunu hatırlaması mı olduğunu bilmiyordu. Açıkçası ikisi de umurunda değildi.

Yaşlı adam, konuk sandalyelerinden birine tünedikten sonra evrak çantasını açıp geniş, sarı bir zarf çıkardı ve bunu Sehun'a uzattı. “Nedir bu?” Sehun, kâğıt yığınını çekip çıkarınca anında öfkeden kudurdu. “Boşanma evrakları,” dedi.

“Senin için hazırlattım,” diye tasdikledi adam. “Ben aptal değilim Bay Oh. Benim anlaşmamı bozmak için yeğenimle evlendiğini biliyorum.”

Sehun gözlerini kısarak sert sert baktı. “Öyle mi?” “Öyle,” dedi adam. “Ona iyilik ettiğini düşündüğünü biliyorum ama pastaneyi taşımak kötü bir şey değil. Hatta onun için yeni bir mekân bile buldum. İnsan trafiği çok daha fazla, civarda bir rakip yok ve üstünde iki odalı bir dairesi olan, çok daha yeni bir yer. Bu anlaşmadan alacağı parayla annemin eski yerinde kalmak yerine son teknoloji mutfak ekipmanı almaya ve modern tatlılarına uyumlu bir tasarım yaptırmaya gücü yetecek.”

“Jongin büyükannesinin yerini seviyor. Senin anlamadığın şey bu dostum. O saçmalıkların hiçbiri onun umurunda değil. Sadece elindekini korumayı istiyor, sense bunu ondan almaya çalışıyorsun. Tabii bloktaki diğer herkesin mekânını da.”

“Buna sen de dâhil misin?”

“Ben spor salonum için endişelenmiyorum. Burayı seviyorum, yaşadığım yere yakın ve burada iyi bir müşteri kitlesi oluşturdum. Ama taşınmak zorunda kalsam benim için küçük bir sıkıntıdan fazlası olmazdı. Benim tek önemsediğim şey Jongin'in mutlu olması.”

“Bu kadar mı? Buna emin misin?”

Sehun adamın ses tonundan ya da dudağını alaycı bir şekilde bükmesinden hoşlanmamıştı. “Eşim,” dedi kasıtlı bir biçimde, “benim tek önceliğim.”

“Peki ya kariyeriniz Bay Oh? Hani geri kazanmak için çok çalıştığın, kelimenin tam anlamıyla kan, ter ve gözyaşı döktüğün şu kariyerin? Karşına çıkan son fırsatı biliyorum.”

Sehun'un ensesindeki tüyler diken diken oldu ve yaşlı adamı gömleğinin yakasından kavrayıp masaya yapıştırmamak için tüm gücünü kullanmak zorunda kaldı. “Bunu sen nereden biliyorsun?” Sehun menajerinden bu haberi daha sabah almıştı ve resmi açıklamaya daha en az bir hafta vardı.

Yaşlı adam, Sehun hakkında her şeyi bilmediğine dair bu imaya gücenmiş gibi kaşlarını çattı. “İyi bir işadamının bir kulağı yerdedir. Anlaşmalarda sana avantaj sağlayacak bir bilgiyi ne zaman duyacağın belli olmaz.” “Yani işleri kendi istediğin şekilde manipüle etmene yarayacak bilgileri.”

Bay Kim ince omzunu silkerek şöyle dedi: “Her neyse, hayalinin peşinden gitmek için sponsora ihtiyacın olduğunu biliyorum. Bunu sana ben sağlayabilirim. Pek çok bağlantım var.”

Sehun kıs kıs güldü. “ Alınma ama dostum, emlak ofislerinde şortumla gezintiye çıkmak pek aradığım şey değil.” “Emlak işinde olabilirim ama bu, senin istediğin gibi bağlantılarım olmadığı anlamına gelmez. Right Hook Wraps, Warrior Weights ve benzeri firmalara mülkler sattım. Sadece bir telefon açsam sponsor problemin çözülmüş olur.”

“Sponsor problemim falan yok ama olsaydı bile bunu çözmek için sana hayatta gelmezdim.”

Bu tam olarak doğru değildi. Yani, ikinci kısmı doğruydu ama sorunu olmadığı uydurmaydı. Gerçekten de sponsorlara ihtiyacı vardı ve ciddi bir rahatsızlıktan dönen yaşlı bir dövüşçüye şans vermeleri için büyük şirketleri ikna etmek zordu. Kris birkaç telefon açmayı teklif etmiş ama Sehun arkadaşının nüfuzunu ve bağlantılarını kullanmak istememişti. Gururu sebebiyle tıpkı başladıklarında olduğu gibi kendi başına sponsor bulmak istiyordu. Bu yüzden onun yardımlarını reddetmiş ve menajerine çalışmalarına devam etmesini söylemişti. Sehun bunu aşacağına güveniyordu.

Yaşlı adam gözlerini kısarak Sehun'u inceledi, beş hamle ötesini görmeye çalışarak bir satranç tahtasına bakıyor gibiydi. Sehun kollarını göğsünde kavuşturup bekledi, yüz ifadesinden hiçbir şey okunmuyordu. Sonunda yaşlı adam kontrollü bir şekilde iç geçirip çantasından çek defterini çıkardı,. “Pekâlâ Sehun, bu kağıtları imzalaman ve yeğenime de imzalatman için ne gerekiyor? Fiyatı sen belirle.”

Adam dalga mı geçiyordu? Sehun'u öylece satın alabileceğini sanıyordu. Sehun ayağa fırlayıp boşanma evraklarını zarfa geri tıktı ve masasının çekmecesine attı. Son isteyeceği şey yaşlı bunağın bunları Jongin'de de götürmesiydi.

“Benim geldiğim yerde senin gibi insanlar için bir lafımız vardır Bay Kim.”

“Neymiş o laf?”

Sehun, yaşlı adamı tehditkâr bir bakışla yerine çivileyerek anahtarlarını aldı ve spor çantasının askısını omzuna taktı. “Siktir git.” Sonra da eşyalarını toplayıp çekip gitmesi için adamı bırakarak ofisinden ayrıldı.

beni buldun çünkü sana aidimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin