"Bak, sende vazgeç kurtul bende. Olmayacak bir şeyin peşinden koşmanın bir manası yok. Hem güzel bir hayatın var, keyfini çıkar ve yalnızca önüne bak. Beni de unut, zaten unutman pek zor olmayacaktır ne de olsa sadece bir kez görüştük."
Sasuke, telefonda konuşurken sürekli sıkıntıyla oflayıp pufluyordu. Telefonda konuştuğu kızın Çin de ki kız olduğunu biliyordum. Sasuke babasının ısrarlarına rağmen onu aramayınca kızın kendisi aramıştı.
"Alo? Sesin gelmiyor, alo orada mısın? Alo?" Ardından telefonu kapattı. Ona şaşkınca bakmayı sürdürdüğümde açıklama ihtiyacı hissederek, "Ne yapayım, öyle yapmasam asla kapatmayacaktı."
Naruto dediğine gülerken bende güldüm ama bir yandan kız için üzülmüştüm. Sasuke telefonu cebine atıp yanıma çöktü ve oturdu, kolunu omzuma attı ve başımı kendine yasladı. Şu anda okulun çatısındaydık, eskiden olduğu gibi teneffüsde buraya çıkmış oturuyorduk. Sasuke ve ben, sırtımızı duvara yaslamış otururken Naruto sırtını parmaklıklara yaslamıştı.
"Dersiniz ne dattebayo?"
Yüzümü buruşturarak, "Müzik, Killer Bee Sensei'yle." Onun çok değişik bir adam olduğunu kabul ediyordum, ayrıca dersleri eğlenceli geçiyordu. Tek sorunum, ders boyunca çok gürültü yapması ve başımı ağrıtmasıydı.
"O herif kaçığın teki," Demişti Sasuke. Naruto, "Hayır dattebayo! Aksine eğlenceli."
Güldüm, "Senin gibi çok gürültücü." Bana dil çıkardı.
"Bu teneffüs kızlarla takılacağıma söz vermiştim," Yerim çok rahat olsa da Sasuke'nin kolundan çıktım ve ayağa kalktım, "Çıkışta beraber gideriz." Beni onayladıklarında çatıdan çıkıp koridorda yürümeye başladım. Öğrenciler tek tük etraftaydılar. Kızları beklettiğim için acele etmeye çalışıyordum. O sırada koridorun sonundaki panonun önünde kızıl kafalı arkadaşımı gördüm, yanına gitmeye karar vererek merdivenleri es geçip yanına vardım. Panodaki duyuruları düzenlemeye o kadar dalmıştı ki beni fark etmemişti. Bu durumuna gülümserken kulağına doğru üfledim. İrkilerek şaşkın gözlerle bana döndü.
"Neye daldın böyle?" Bu kişinin ben olduğunu gördüğünde şaşkın ifadesi yerini gülümsemeye bıraktı,
"Ah, sen miydin? Kaç kere dedim sana kulağıma üfleme diye!" Yapmacık bir kızgınlıkla omzuma hafifçe vurdu, "Panoları düzenlemek gibi saçma bir görev aldım, onunla uğraşıyordum. Senden n'aber?"
"Kantine gidiyordum," Dedim omuz silkerek. Bir süredir kafam birtakım düşüncelerle dolu olduğundan, her ne kadar sınıf arkadaşım olsa da Gaara'yla pek konuşamamıştım. Kafa sallayarak beni onayladı.
"Geliyor musun?"
Kafasını iki yana salladı, "Hayır, henüz işim bitmedi."
"Yardım ister misin?"
Güldü, "Hayır, az kaldı zaten."
"Pekala, sınıfta görüşürüz."
El sallayıp yanından ayrıldığımda merdivenlerden inerek kantine indim. Gözlerim her zaman oturduğumuz masayla buluştuğunda bizim kızların orada olduklarını gördüm. Yanlarına gidip bir sandalyeyi çekip oturduğumda hararetli sohbetlerini bölüp bana döndüler.
"Vay Sakura Hanım, aramıza teşvik edebildiğinize çok sevindik," Dedi İno alayla, "Sasuke ve Naruto ile miydin?" Kafamı sallayıp onu onayladım. Onlarla tüm olup biteni, Sasuke'nin aldatma oyununu, sonra barışmamızı... Her şeyi anlatmıştım, yani artık haberdarlardı.
"Bu bize posta koyduğun anlamına mı geliyor?" Tenten'in sorusuna kaşlarımı çattım,
"Hayır tabii ki de! Hem asıl posta koyan kişi İno." Deyip gözlerimle yanımda oturan İno'yu işaret ettim. Hemen sitem etti, "Ben mi? Huh. Sai ile takılmak sizinle takılmaktan daha eğlenceli olduğu için sizi yüzü sarkmış moruklar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
deceive the pink flower ¦ sasusaku
FanfictionBiliyorum güzelliğin bir çiçeğe benzer, biliyorum bir sır gibi güzelsin. Hani anlatılmaz duygular vardır, sevip söyleyemediğimiz. Şiirler vardır unuttuğumuz. Aşina çehreler vardır hani, zaman zaman hatırlayamadığımız. İşte sen o kadar güzelsin...