Öğlene kadar uyumuştuk.
Gözlerimi, burnuma dolan tanıdık kokuyla açmıştım ve görüş açıma giren ilk şey siyah dağınık saçlar olmuştu. Sebepsizce gülümsediğimde, boynuma değen sakin nefeslerden Sasuke'nin hala uyuyor olduğunu anlamıştım. Okula fazlasıyla geç kalmış olmamız bir yana, yurttan gizlice çıkmıştım dün. Ama okul çıkışında yurda dönersem kimse kaçtığımdan şüphelenmeyecekti nasılsa. Bu yüzden bunları düşünmeyi bırakıp burnuma dolan kokunun tadını çıkardım.
Sasuke uyanacak gibi olmadığından, bende yatmaktan sıkılmış ve kalkmıştım. Nazikçe göğsümdeki kafasını kaldırıp yastığa bıraktım. Biraz kıpırdansa da uyanmadı. Sabah onunla uyanmayı ne kadar özlediğimi fark ettim bir daha.
Ayağa kalktığımda kasıklarımda hissettiğim ağrı yüzümü buruşturmama sebep oldu. Dün geceyi tekrar anımsarken sırıtmama engel olamayıp yere attığım iç çamaşırlarımı giydim. Altıma tekrar dünkü taytımı geçirirken, üzerime Sasuke'nin dolabından seçtiğim bir kazak giydim. Yurtta kalıyor olsa da burada bıraktığı birkaç parça kıyafeti vardı. Yüzümü yıkamak için banyoya girdiğimde boynumda ve göğüslerimde birtakım izler olduğunu gördüm. Bu ilzer dün gece Sasuke'nin marifetiydi.
Mutfağa yürüdüğümde kasıklarımdaki ağrı tekrar baş göstermişti. Kahvaltı hazırlamak için dolaptan gerekli yiyecekleri çıkardım. O sırada telefonumun çalmasıyla panikledim, çünkü telefon Sasuk'nin odasındaydı. Onu uyandırmak istemezdim. Hızla odaya dönüp çalan telefonum Sasuke'yi uyandırmadan onu alarak içeri geçtim. Arayan İno'ydu,
"Efendim İno?"
"Dökül Sakura,"
"Ne?"
"Dökül diyorum işte! Dün gece Sasuke seni götürmedi mi? Neler oldu söyle çabuk." Arkadan Hinata'nın fısıltılı sesini işittim, "Sorsana Sasuke de mi kalmış." diye fısıldadı İno'ya ama ben duymuştum.
"Yani pek bir şey olduğu söylenemez. Sadece yattık."
"Ya bende hevesleniştim!" Diye homurdandıktan sonra dediğimin yeni farkına vararak bağırdı, "Hassiktir! Yattınız mı?" Sonra Tenten'in sesini işittim, "Kıskanç Sakura! Beni kıskandın değil mi?"
Görmeyeceklerini bilsem bile yine de gözlerimi devirdim, "Hadi ama, Sasuke eski sevgilimdi. Bu ilk defa yaptığımız bir şey değil." Sonra ekleme yaparak, "Ama öncekilerden farklı olduğu bir gerçek."
İno'nun, "Bıraksana ya!" Diye bağırmasının ardından konuşa kişinin Tenten olmasıyla, telefonu İno'dan onun almış olduğunu anladım.
"Sakura, neler diyorsun sen? Bu çocuk seni aldatmadı mı, seni bir oyuncak yerine koymadı mı? Ayrıca okulda sürekli sana sataşıp laf atmıyor mu, sen bu çocuktan nefret etmiyor musun? Nasıl yatmış olabilirsiniz!?" Sitemli, aynı zamanda kızgındı sesi. Onlara hiçbir şeyi anlatmadığımı hatırlayarak kendime kızdım bir süre.
"Ah, şey... Bilmediğiniz çok şey oldu." Sasuke'nin aslında beni aldatmamış olduğunu bilmiyorlardı mesela.
"Ayrıca sen kendine bak Tenten, Neji'den kazık yedin diye-" İno'nun sesi bir patırtı duymamla kesilmişti. Acıyla inlemesi kalmıştı geriye, "Kes sesini," Demişti ona Tenten.
Tenten ve Neji'nin meselesini kızlar bana anlatmıştı. İkisinin birlikte olmasının ardından Neji, bunun bir hata olduğunu söyleyerek Tenten'i çok kırmıştı. Gerçi Neji, dün Tenten'le konuşmak için yurda gelmişti. Bahçede oldukları için bizde merak edip onları camdan izlemiştik. Tenten, Neji pişman pişman konuşurken onun yüzüne bile bakmamıştı. Oysa ki ben uzaktan görmeme rağmen Neji'nin yüzündeki pişmanlığı okuyabilmiştim. Neler söylediğini duyamamıştım ama oldukça içten olduğuna emindim. Bu konuşmanın ardından Tenten de bir şeyler söylemiş, ardından Neji'nin bacak arasına bir tekme atıp içeri girmişti. Zavallı Neji, orasını tutup acıyla inleyerek yere yığılmıştı. Bir süre orada can çekiştikten sonraysa sürünerek yurttan çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
deceive the pink flower ¦ sasusaku
Fiksi PenggemarBiliyorum güzelliğin bir çiçeğe benzer, biliyorum bir sır gibi güzelsin. Hani anlatılmaz duygular vardır, sevip söyleyemediğimiz. Şiirler vardır unuttuğumuz. Aşina çehreler vardır hani, zaman zaman hatırlayamadığımız. İşte sen o kadar güzelsin...