3. Bölüm: Yabancı.

5.2K 396 148
                                    

Beklediğimden daha kısa bir bölüm oldu ama söz veriyorum bir sonraki bölüm daha uzun olacak, medyadaki şarkıyı açmayı unutmayın! İyi okumalar^^

Fotoğrafı kaldırıp tekrar okudum, gerçek olup olmadığından emin olmak için gözlerimi kapattım, tekrar açtığımda hiçbir şey değişmemişti. Kim, nasıl duyabilmişti beni? O lanet levhanın önünde tek başımaydım, önce spor salonunda kilitli kaldık, daha sonra da bu... çok fazlaydı. Berk' e baktım, tribünde oturmuş kararmak üzere olan gökyüzünü seyrediyordu. Fotoğrafı cebime koyduktan sonra kutunun kapağını kapattım. Biri benimle uğraşıyordu, birinin benimle bir derdi vardı... Oturduğum soğuk zeminde kıvrılıp gözlerimi kapattım, içimden bütün bunların sadece bir kabustan ibaret olması için dua ediyordum. Zaten öyle gibiydi, daha bu sabah bir sinir küpü olan çocuk birden bire sakinleşmişti, bana olan öfkesi dinmişti, sanki bütün bu olanlar bir rüyaydı...

02.37

Hıçkırıklarımın arasında ağzımdan birkaç şey çıktığını hatırlıyorum, yanağımda birinin eli. Sahi neredeydim ben, bu el kimin eliydi? Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda etrafın karanlık olduğunu gördüm, sadece bir elin bana dokunduğunu hissedebiliyordum.

"Anne?" dedim öksürerek. Karşımdaki kişi tepki vermeden duruyordu, hiç ışık yoktu beni aydınlatan, hiç ışık yoktu bizi aydınlatan. Bakışlarım yukarı doğru kaydığında bir yıldızın kaydığını gördüm. "Dilek tut anne." dedim sessizce, kafamı kaldıracak halim yoktu ama bir o kadar da güçlü hissediyordum kendimi. "Ben sana tekrar sarılmayı diledim." dedim fısıltıyla. "Hani bir keresinde sahile gitmiştik ya senin yaptığın kumdan kale benimkinden güzeldi diye onu yıkmıştım ama sen sorduğunda dalga bozdu demiştim, özür dilerim..." dedim ve gözümden sırayla iki damla yaş aktı.

"Ateşin var." dedi karşımdaki kişi. Bu annem değildi, bu babam değildi, bu ses tanıdığım birine ait değildi. Bu soğuk ellerin sahibi bir yabancıydı.

08.19

Gözlerimi açtığımda Berk'i gördüm, gözlerimi biraz sağa kaydırınca da teyzemi gördüm. Gözlerimi anlam veremeyerek kırpıştırdığımda üstümde bir ağırlık hissettim. Üstümde Berk'in hırkası vardı, uykumdan iyice ayıldığımda sesler anlamlaşmaya başladı.

"Ben deliler gibi aradım her yeri, gözüme bir gram bile uyku girmedi. Bu böyle olmaz, ben okulun müdürüyle konuşmak istiyorum!" Teyzemin öfke kusan sözcüklerini dinledikten sonra doğruldum ve burnumu çektim.

"Tamam teyze, abartma." dedim sessizce, kolumu dahi kıpırdatacak halim yoktu.

"Kuzum!" dedi ve yanıma koşarak geldi, eğilip bana sarıldı. "Çok korktum, bölge polisleri senin için arama çalışması bile başlattı." dedi ve kocaman açılmış gözlerimle ona inanamaz gibi baktım. Ona kızamıyordum, kızarmış gözlerine baktıkça içimdeki şaşkınlık yerini duygusallığa bırakıyordu yavaş yavaş.

"Teyze..." dedim ve derin bir nefes aldım, "Anlıyorum çok korktun ama polise gerek yoktu. Beni biliyorsun her an ortadan kaybolabilirim." Ayağa zar zor kalktığımda teyzem eliyle bana destek veriyordu.

"Ay ne hale gelmiş benim yavrum! Ateşin de var Eylül'üm..." dedi elleriyle saçlarımı severken.

"Teyze iyiyim gerçekten, yerde uyuyakalmışım o kadar. Ölmek üzereymişim gibi davranmana gerek yok." dedim. Berk'in bizi izlediğini görünce yere eğilip hırkayı elime aldım ve yanına gittim.

"Teşekkür ederim..." dedim çekinerek, geceyi burada geçirdiği için çok sinirliydi. Başını sallayıp elimden hırkayı aldı. Müdür içeri girdiğinde teyzemin öfkeli bakışları adama çevrildi.

"Siz nasıl sorumsuz bir okul müdürüsünüz? İki tane çocuk bodrum katında kilitli kalıyor ve kimse fark etmiyor... Rezilliğin daniskası!"

"Teyze, lütfen." dedim ve kolunu tuttum.

"Ne lütfen Eylül? Ya başına bir şey gelseydi!"

"Bitti gitti, sakin ol. Hem güzel oldu benim için, kafa dinlemek istiyordum zaten." Müdür teyzemi dışarı çıkarırken arkalarında kalmıştım.

"İyi misin?" dedi Berk gözlerini dağılmış saçlarımda dolaştırırken. Sesi çok sert ve hoştu, sanırım yeni uyandığı içindi.

"İyiyim." dedim ve gözlerimi kısarak ona doğru bir adım attım. "Dün gece yanıma gelen sen miydin?" sorduğum soruyla tek kaşını havaya kaldırdı.

"Ben senin yanına hiç gelmedim." dedi, ses tonundaki şüphe ortaya çıkınca ürperdiğimi hissettim.

"Kapı ne zaman, kim tarafından açıldı?" diye sordum içimdeki korkuyu bastırarak.

"Sen uyanmadan birkaç dakika önce amcam açtı, teyzen aramış ve seni bulamadığını söylediğinde okula gelmiş." dedi okul müdürüne ve teyzeme bakarak.

"Amcan mı?" dedim ve yutkundum, vereceği cevabın o olmaması için gözlerimi kapattım.

"Evet, teyzenle konuşuyor şu an." dedi ve eliyle onları işaret etti.

Gözlerimi açmadan sormaya devam ettim, "Sen... sen, senin soyadın ne?"

"Soylu." dedi oldukça durgun ve sert bir sesle. Dolmuş gözlerimi açtığımda ilk yüzüne baktım, daha sonra gözlerim okulun formasındaki armaya takıldı. "Soylu Koleji"

Soylu Koleji

Soylu...

SOYLU KOLEJİ

"Bu okulun sahipleri evli bir çift ve trafik bir kazasında hayatlarını kaybetmişler. Kaza olduğunda kadın hamileymiş, hastanede onu kurtaramadılar."

Bu cümleler beynimde yankılanırken başımın döndüğünü hissettim, yerimde yalpaladım, bir el kolumu tutunca dengemi zar zor toparladım. Sanki bir uçurumdan düşüyordum ve bir dal parçası elbiseme takılmıştı, sanki o dal parçası beni korumaya çalışıyordu. Gözlerimi gözlerine çevirdim, kocaman ve öfkeyle yanıp tutuşan gözlerine...Biz aynı yerden yara almıştık, ikimizin yarası aynıydı ve kanıyordu. Hani demiştim ya size 'o benim yansımam' diye, haklıymışım...

"Eylül iyi değilsen hastaneye gidebiliriz." dedi Berk, sesindeki yaşanmışlık çok tanıdık geliyordu, ses tonundan hissetmiştim çektiği acıları, yalnızlığı ve hatta size yemin ederim korkuyu bile hissetmiştim.

"Sorun yok, geçti. Başım döndü, iyiyim şu an." dedim ve onu arkamda bırakıp spor salonunun tuvaletine hızlı adımlarla girdim. Soğuk suyla yüzümü yıkayınca bir nebze de olsa kendime geldim. Gözlerim aynadaki yansımamla karşılaşınca dağılmış saçlarıma, kızarmış yanaklarıma, dolmuş gözlerime baktım. 

Bitmiştim ben, acılarım tüketmişti beni. Bir darbeye bakardı savaşı kaybetmem, bir kurşuna, bakardı savaşın sona ermesi... Ama ermeyecekti, benim kazanmadığım hiçbir savaş son bulmayacaktı. Başrol bendim ve finalin kötü olması imkansızdı.

KARANLIĞIN BİNBİR TONUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin