6. Bölüm: Sihirbaz.

4.1K 324 111
                                    

Olduğum yerden birkaç adım atıp Toprak'ın tam karşısına geçtim.

"Sen," dedim titreyen sesimle. "Biliyordun..." Toprak yüzüme şok içinde bakarken ayaklarım da titremeye başlamıştı.

"Eylül sana yemin ederim senin içeride olduğunu bilmiyordum. Ben sa-" Elimi susması için havaya kaldırdım. Güvenip yaslandığım duvar üstüme çökmüş gibi hissediyordum, bu duygunun altında eziliyordum. Toprak kin dolu bakışlarla Berk'e baktı.

"Yanında kız mı getirdin, bu kadar mı korkuyorsun benden?" Toprak'ı ilk defa böyle sinirli görüyordum, beni kaybetmek üzereydi. Ve bunu istemiyordu.

"Şerefsizliğini izlemek ister diye düşündüm." dedi Berk gözlerini gözlerimden ayırmadan. Onlara doğru yürüdüm kararlı adımlarımla. Gözlerimde biriken yaşları görmesinler diye gözlerimi kapattım ve yutkundum.

"Hemen," dedim zar zor. "Tam burada, bu ormanın içinde bana aranızda ne varsa anlatacaksınız. Ne sırrınız varsa." Rüzgar saçlarımı birbirine karıştırırken deli gibi titriyordum.

"Eylül," Toprak'ın korku dolu sesi kulaklarımı doldururken derin bir nefes aldım. "Gerçekten her şeyi sana anlatacağım, burada daha fazla kalmanı istemiyorum. Hava çok soğuk, daha fazla hasta olmadan okula gidelim. İçeri adımımızı attığımız anda anlatacağım." Yumruk yaptığım elimi sıktım.

"Bir adım bile atmayacağım bu noktadan," dedim ve işaret parmağımla yeri gösterdim. "Şimdi beş saniye içinde anlatmaya başlamazsan anlatacak biri asla olmayacak karşında." Gözlerimi açmamla gözümden bir damla yaş aktı. Toprak'ın bembeyaz olmuş yüzüne, sonra da Berk'e baktım. Berk bana, tam gözlerimin içine çatık kaşlarla bakıyordu.

"Beş."

"Eylül yapma bunu kendine," dedi Toprak yalvarır gibi.

"Dört." dedim.

"Eylül..." dedi.

"Üç."

Toprak beni kolumdan tutup kenara çekti. Birkaç saniye yüzüme baktıktan sonra dudaklarını araladı. "Babalarımız iş adamları, biz doğmadan önce tanışıyorlarmış. Beraber bir şirket kurmuşlar, yedikleri içtikleri ayrı gitmezmiş. Sana anlattığım kaza onun hikayesiydi, annesi hayatını kaybettikten sonra babası hayata küsmüş. Bütün hisselerini satıp ülkeyi terk etmiş. Ben onun babasının yaptırdığı okula gönderildiğimde henüz küçüktüm, Berk'le bu okulda tanıştık. Bir zamanlar en yakın arkadaştık." dedi.

Duyduklarım beni şoka sokarken Berk'e baktım. Dik duruyordu, sert yüz hatları vardı. Doğruca Toprak'a bakıyordu. O an küçük Berk'i hayal ettim, kim bilir daha neler yaşamıştı, kim bilir minicik bedeni daha neler kaldırmıştı ...

"Ona acıyorsun." dedi Toprak yüzüme acı içinde bakarken. "Bu yüzden o bebeğin Berk olduğunu söylemedim sana, hikayesi acımasızlığının önüne geçer diye. Sana yalvarıyorum okula geri dönelim." Bir kez daha yutkunduktan sonra dikkatimi Toprak'a verdim.

"Ben giderim." dedim sert bir şekilde. Yanından geçtim ve ormanın çıkışına doğru ilerlemeye başladım. Arkamdan ne yaşayacaklarını çok merak ediyordum ama yine de 'gideceğim' dediysem gidecektim. Yol boyunca minik Berk'i düşündüm, canının ne kadar yandığını benden başka kimse anlayamazdı. Okula vardığımda müdürün kapıda olduğunu görünce gözlerimi devirip içeri girdim.

"Dur bakalım küçük hanım." dedi. Harika. Yaşadıklarım yetmezmiş gibi bir de bununla uğraşacaktım. Omuzlarımı düşürüp müdüre döndüm.

KARANLIĞIN BİNBİR TONUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin