"Jongin, yeter artık! Mahvettin saçımı."
Baekhyun dolu dolu gözlerini karşısındaki aynadan bana dikmiş, dudakları sızım sızım sızlarken gülmemek için zor duruyordum.
"Dur, böyle bırakamayız. Şurayı da keseyim." Dedim. Elimdeki makası açıp kapadım. Titremeyeyim, yanlış hareket etmeyeyim diye birkaç saniye durdum, nefeslendim. Baekhyun ise pes etmiş bir şekilde son hamlemi bekledi.
Sol elimle Baekhyun'un saçını kavradım. Tutamlar iki parmağımın arasında, sağ elimle onlara doğru yaklaştım. Kesinlikle özenmedim, doğru mu yanlış mı düşünmedim, kestim saçları. Yere düştüler, Baekhyun bir damla göz yaşı akıttı, ben kahkahamı tuttum. Deney farem önümde, koltukta oturmuş, mahvolan saçlarına bakıyordu aynadan.
"İzin vermemeliydim." Dedi Baekhyun, sızlandı. "Neden kabul ettim ki?"
"Kazıyım mı?" Diye sordum. Tüm hiddetiyle bana yansıdı gözleri. Sinirle üzerindeki önlüğü çıkarıp yere fırlatıp ayağa kalktı.
"Saçı kazınacak biri varsa o da sensin." Dedi. Elleri saçlarını çekip çekiştirdi ve hızla arkasını döndü. "Bay Kim?" Diye bağırdı sonra. O zaman anlamıştım neden saçlarımdan vazgeçmem gerektiğini.
"Ne yaptın sen Jongin?" Diye bir sinirle geldi babam. İçeri odadan kucağında havlularla çıkmış, karşımda duruyor, koca ve öfkeli bakışlarıyla yiyip bitiriyordu beni.
"Çalışıyordum." Dedim. Tüm gülesim kaçmış, makas arkama saklanmış, tek ayağım yerdeki saçları bir o yana bir bu yana süpürüyordu.
"Şuna bak, yamuk yumuk yaptın." Diye ayaklarını yere vurdu Baekhyun. Küçücük çocuk gibi babamın önünde ağlıyor, beni öldürmesi için eline malzeme veriyordu resmen.
"Sana, adam akıllı özen, elini alıştır demedim mi Jongin?" Dedi babam. Elindeki havluları Baekhyun'a tutuşturdu. Bana doğru yürüdü. Geri geri kaçtım korkudan.
"Otur şu koltuğa!" Diye emretti.
"Yo, hayır."
"JONGIN!"
"Ya, baba!" Ağlayan o küçük çocuk ben olacaktım şimdi.
"Derslerine düzgün çalışmadın. Sınava da girmedin. Kuaföre, yanıma gel dedim, onu da beceremiyorsun." Diye söylene söylene geldi babam yanıma. Kaçtığım köşeden kulağımdan tutarak çıkardı. Az önce Baekhyun'un kalktığı koltuğa oturttu.
"Yetti artık." Dedi. Bir fiske indi kafama. Aynanın altındaki çekmeceden tıraş makinesini çıkarttı.
"Ya, ciddi misin?" Diye sızlanarak kalkmaya çalıştım ancak babam öyle sert bastırmıştı ki omzumdan, mümkün değildi.
"Akıllanacağın yok." Dedi. Makinenin korkunç sesi kulaklarıma dolduğunda gözlerim de ona eşlik etti.
"Ya tamam, vallahi bak, daha çok özeneceğim." Diye başımı kaçırmaya çalıştım. Babam, Baekhyun'a kaş göz işareti yapıp yanımıza çağırdı onu. Baekhyun geldiği gibi boynumdan kavradı. Babam hiç acımadı, sağ kulağımın arkasından itibaren kazıdı saçımı. Öylece, gelişigüzel, onca yıllık kuaförlüğünü bir kenara atıp kıydı bana. Ve bıraktı, öylece, yamuk yumuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Lips || KaiSoo
FanfictionYalnızca dudakları görünüyordu. Yalnızca o kırmızı, kıpkırmızı dudakları... Ruju dağılmış kırmızı dudakları...