Bu şarkıyı bu aralar çok dinlediğim ve bana bu hikayeyi hatırlattığı için seçtim. Dinlerseniz, sözlerine de bakın mutlaka 💜
Ayrıca bu bölüm geçmiş zaman, kafanız karışmasın. Aralığa değil ama ona yakın bir zamana döndük ksksksk
***
***
***
Mavi kapının karşısında, yeşil kapının önündeydim. Ellerim montumun ceplerinde, üşüyen burnumu nefesimle ısıtmaya çalışırken aptala benzediğimi biliyordum. Yeşil kapıyı çalabilir ve sıcaklığa kavuşabilirdim ama karşımdaki mavi kapıda, gözümü dikip ona bakmamı sağlayan ve beni ömrümün sonuna kadar karşısında bekletecek bir şeyler vardı. Ne olduklarını çözemedim.
"Ne yapıyorsun orada öyle?" dedi birisi. Yerimde sıçrayarak açılan yeşil kapıya döndüğümde Baekhyun'u, bakışlarındaki garipsemeyle baştan aşağı beni süzerken buldum.
"Gir içeri, hadi. Seni bekliyorduk." dedi ve girdi içeri. Soğuk havadan son bir kez ciğerlerime doldurup onu takip ettim.
Baekhyun'un babaannesinin evindeydik. Kendine has, eski dönem düzenlenmiş bu evde, içeri girer girmez beni karşılayan ilk şey bir yer sofrası ve başındaki kalabalık oldu.
"Hoş geldin, oğlum." dedi Babaanne. Ona bir gülümseme bile veremedim çünkü ortamın garipliği yüzümdeki şaşkınlığı silip atmama izin vermiyordu.
Üzeri çeşit çeşit yemek dolu yer sofrasının başında, saat yönünde Kyungsoo, O'nun babası, tanımadığım bir oğlan, Kyungsoo'nun annesi, Baekhyun ve Babaanne yan yana dizilmişlerdi. Nasıl şaşkınlığımı atıp iki kelam laf edebilirdim ki?
"Otursana be evladım." diye seslendi Babaanne. Bana kalan tek yeri, Kyungsoo'nun yanını gösterdi. Üzerime yönelmiş tüm bakışlarda gezindim. Herkes, bir TV şovundaki o heyecanlı anı bekliyormuş da araya girmiş ani reklammışım gibi sıkılmışçasına bana bakıyordu. Onlardan kurtulmak için arkamı dönüp montumu çıkardım ve bulduğum ilk boş yere bıraktıktan sonra masaya, Kyungsoo'nun yanına geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Lips || KaiSoo
FanficYalnızca dudakları görünüyordu. Yalnızca o kırmızı, kıpkırmızı dudakları... Ruju dağılmış kırmızı dudakları...