Evden koşarak çıktım. Annem arkamdan bağırırken onu duymayı gürültüyle kapattığım kapıyla birlikte bıraktığımda son sürat merdiveleri inmeye başlamıştım bile. Apartmanın ilk dairesinde oturan Baekhyun'ların kapısına ulaştığımda birkaç dakikam nefesimi düzene koymakla geçmişti.
"Hadi, Baek! Hadi. Aç şu kapıyı!" Diyerek gürültüyle vuruyordum. Tüm binayı ayağa kaldırmaya parmağımın ucu kadar kalmışken vurduğum kapının açılması neden bu kadar uzun sürmüştü.
"Kim o ya!" Diye açıldı kapı nihayetinde. Son kez nefesimi içime çekip Baekhyun'u, omzundan tuttuğum gibi dışarı çıkardım.
"Ne yapıyorsun?" Diye bağırdı. "Ne bu gürültü?"
"Ne yapayım işte, sen?" Dedim sakince, az önce yeri göğü inleten kişi ben değildim sanki. Baekhyun bu tavrım karşısında köpürmeye başlamıştı ki çok geçmeden elimi omzundan attı.
"Annem gelip hesap sormaya başlamadan saçmalamayı kessen iyi olacak." Dedi.
"Şey diyecektim, ne yapıyorsun?"
Dişlerini sıktı Baekhyun. Kazağımın yakasından tutup bulduğu ilk çöp kovasına fırlatacak gibi hali vardı. Neyse ki kedisi Sırnaşık imdadıma yetişircesine aralık kapıdan miyavlayarak çıktı ve Baekhyun'un bacakları arasına sırnaşarak sahibinin dikkatini üzerine çekti.
"Oy, kimin kedisiymiş bu!"
Baekhyun'un tüm siniri uçup gitti. Kucağına aldığı kedisini öpücüklere boğmaya başladı. Fırsat bu fırsat diyerek yeniden söz aldım.
"Bitirdi mi mamasını? Yedi mi hepsini? Aman ne tatlı, aman ne tatlı!" Diyerek kabarık tüyleri sevmeye başladım. Baekhyun anında öpücüklerine son verip bir adım geriledi. Kediyi uzaklaştırdı benden ve o sinirli haline döndü.
"Ne yapıyorsun sen?"
"Kediyi seviyordum!"
"Sen?"
Evet, tamam, çok kedicil bir insan değildim.
"Of, Jongin! Doğru düzgün geldiğin gittiğin yok. Bir geliyorsun, onda da bizi kapımızdan edeceksin! Ne oluyor yine? Bir şey mi yaptın? Annenden mi kaçıyorsun?"
"Ya ne alaka?"
Bir şey yapmamıştım. Baekhyun da şaşırmakta oldukça haklıydı çünkü ne kadar aynı apartmanda oturuyor olsak da birbirimizi görme oranımız, dışarıda rastgele karşılaşma oranımızın oldukça altında kalıyordu. Hem öyle kapılarına gelip gürültüyle çalacak biri de değildim. Ancak her şey farklıydı artık, yavaş yavaş değişmeye başlayacağım dönemin cicim aylarını yaşıyordum. Baekhyun alışmalıydı çünkü bu zamanlarda arkamda duracak yegâne kişi olacaktı.
"Hadi söyle, babaannem geldi. Birazdan sızlanıp beni, arkadaşlarımı ona tercih etmekle suçlamaya başlayacak."
"Babaannen mi geldi? Nasıl ya? Nasıl gelir? Ayağınıza mı çağırdınız kadını?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Lips || KaiSoo
FanficYalnızca dudakları görünüyordu. Yalnızca o kırmızı, kıpkırmızı dudakları... Ruju dağılmış kırmızı dudakları...