***
***
Bir fırtınadayım.
Bir fırtınada tasvir edilen o kaybolmuşlardan biriyim.
Bir değil, benim gördüklerim bambaşka.
Bir değil, benim gönlüm bambaşka.Surları yıkılmış yüreğimin ortasında kırmızı bir bayrak var. Tozu dumana katan rüzgarda heybetle dalgalanıyor. Ele geçirilmişim. Geri dönüşü yok. El mahkum, sadece izliyorum. İki dizimin üstündeyim, bitik haldeyim. Dizlerim parçalanmış, gömleğim yırtık, saçım başım toz, yüzümde yara izleri... Gözlerim teslim, dudaklarım teslim, eller yukarı, tez vurun kellemi.
Kim Jongin teslim oluyor.
Tozun dumanın içinde beliren karaltı görüşümde netleşirken önümde duruveriyor. Ayaklarında O'nu sıcak tuttuğuna emin olduğum çizmeleri var. Zırhını kuşanmış. Belindeki kılıcını kendinden emin bir şekilde sarmış parmaklarıyla. Miğferinden kaçan siyah mı siyah saçları uçuşuyor rüzgarda. Kaşlarını çatmış, nasıl da hiddetle bakıyor. Sonra bir ayağı, yara bere içindeki dizime iniyor sertçe. Kılıcını da çekiyor, gökyüzüne kaldırıyor. Kılıç parlıyor, o parlıyor, gözlerim kamaşıyor. Her şeye rağmen öylesine naif ki, heybetli sesiyle soruyor, asla unutmuyor:
"Son sözün ne ola ki?"
Son sözüm yok. Bende yasaklı bazı kelimeler. Düşüncelerime varmıyor, dilimde dönmüyorlar. Var bir şeyler belli; içim biliyor, aklım biliyor, yüreğim zaten yılanın başı, ancak mühürlü bende bazı kelimeler.
Havayı sıyıran keskin kılıç iniyor boynuma, düşüyor başım çizmelerin önüne. Yüreğimi işgal etmiş dudaklar, kanımla kırmızılanıyor şimdi.
Kim Jongin ölüyor. Son gördükleri bu oluyor.
Saatler geçmiş olabilirdi. Ben bir kırmızı rujun önünde beklerken ömrümü tüketmiş olabilirdim. Bir ruj, hem de kırmızı olanından, nasıl beni böyle önünde eğer de hislerimin ipini eline alıp köle ederdi beni, nasıl? Bir rujun önünde, hem de kırmızı olanından, nasıl anlardım bir şeyler? Bir ruj, hem de kırmızı olanından, nasıl kendime getirirdi beni?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Lips || KaiSoo
FanfictionYalnızca dudakları görünüyordu. Yalnızca o kırmızı, kıpkırmızı dudakları... Ruju dağılmış kırmızı dudakları...