Bilinenin aksine her yıl yalnızca bir kere yıldız kayması yaşanırdı. Tanrı, masum bir bebeğe o yıldızı armağan ederdi. O gün, o yıl onun için kaydı, sahibine ulaşmak için...
•hikayenin bölümleri teknik bir sorun nedeniyle silinip karıştığı için okuy...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
22 Eylül 2011
Koskoca bir yıl geçmiş, Seungmin altıncı sınıfa geçmişti. Jinnie kaybolmamış, aksine güzel haberler almıştı ve bugün, yani doğum gününde ona aldığı güzel haberi söyleyecekti. Hoş, söylese bile artık Seungmin büyüdüğünden ona inanır mıydı bilmiyordu. Yıllardır inanan çocuk şimdi neden inanmasındı ki?
Okuldan gelmesini heyecanla beklerken yüzüne en geniş gülümsemesini kondurdu, karşısında asla üzgün gözükmek istemezdi, o varken üzgün de olmuyordu zaten. Sonra terlemiş ellerini sildi, camdan onun sesini duyduğunda ona baktı fakat yanında dört kişi daha vardı, yeni arkadaşlar mı edinmişti?
Birisi Jisung'du, diğeriyse Jisung'un arkadaşı Jeongin'di. Diğerlerini henüz tanımasa da ondan biraz daha büyük oldukları kesindi. Jinnie ona görünmeyeceği bir forma bürünerek izledi, ona zarar gelmesini istemiyordu.
"Ya Minho Hyung! O oyunu oynamamış olabilirim ama istesem gayet de güzel oynarım."
"Evet Minho, Seungmin'i rahat bırak. Hem Changbin Hyung'u onu korur." demişti saçlarını karıştırarak. Bunu uzun zamandır sadece Jinnie yaptığından onu aramıştı gözleriyle ama bulamamıştı. "Siz oturun, ben odama kadar gidip geliyorum."
Ayağa kalkıp odasına kadar biraz daha bakındı, Jisung hariç kimseye görünmeyen bir arkadaşı olup onunla konuştuğunu söylememişti, söylemezdi de.
"Jinnie, nerelerdesin? Seni özledim..."
"..."
Uzun bir sessizlik oluşmuştu ortalama boyutlardaki odada, Seungmin gitmiş olacağını düşünürken dolu gözlerini sildi. "Jinnie! Şakanın sırası değil tamam mı?"
"Tamam." diyerek görünür formuna büründü. "Ağlama şapşal, seni henüz bırakmam için çok erken."
Seungmin kollarını hızlıca ona doladı, korkmuştu yıllardır yanında olan kişinin yok olmasından. "Hiç gitme, hem nerdeydin kaç gündür hm?"
"Ben sana iyi bir haber getirdim, doğum günü hediyesi yerine geçer umarım." dedi derin bir nefes alarak, şu an arkadaşlarının yan odada olması umrunda bile değildi. Karşısındaki çocuğa bakıp ellerini tutarak gülümsemesini tekrardan yüzüne yerleştirdi.
"Bana yukarıdan dediler ki, eğer onu gerçekten mutlu edebilmişsen ve sensiz yapamıyorsa : Bugün, yarın veya yıllar sonra olsa da insan olarak geri dönersin. Bir şekilde karşılaşırsınız ve herkese görünür olursun."
Seungmin'in tepkisine bakmak için hafifçe eğildi, çocuk sıçrayarak onun kucağına atlamış ve bir bebek gibi sarılmıştı.
"Gerçekten insan olabilecek misin? Bu aldığım en güzel hediye!" dedi. Arkadaşı onun kapısının önünde onu izlerken başını iki yana salladı, onu çok sevse bile sadece ne zaman düzeleceğini düşünüyordu. Büyüyünce onunla bu yüzden dalga geçerlerdi, aşağılamalarından da korkuyordu. Yalandan öksürerek Seungmin'in yanına girdi.
"Salonda seni bekliyoruz, hadi Seungmin."
"Tamam, geldim Jisung!"
İkisi birlikte içeri giderken Hyunjin de gökyüzüne yol aldı, onu kesinlikle mutlu ediyordu ama başkaları aynı mutluluğu sağlarsa onun için gitme vakti gelecekti.
Şerefsizlik yapmakla yapmamak arasında kalıyordum ama karar verdim- Medyaları da dinlerseniz sevinirim <3 Oy ve yorum unutmayın lütfen~ 🧸 Sizi seviyorum, kendinizs iyi bakın!❣